Tarih 1 Aralık 1955. Amerika'nın Montgomery şehri. O yıllarda Amerikan yasalarına göre zenciler otobüste beyazlara yer vermek zorunda.
Zenciler bu durumdan hayli şikâyetçidir ama yapabilecekleri de bir şey yok; çünkü toplumdan tecrit edilmiş bir hayat sürmeye mahkûm edilmişlerdir.
İnsanlık dışı uygulamalar gün gelir kendi halinde bir kadın olan Rosa Parks'ın (1913-2005) canına tak eder.
Birgün karanlığı delen önemli bir karar alır ve "Ben artık otobüste beyazlara yer vermeyeceğim!" der.
Bu kararla sadece kendinin değil, bütün zencilerin kaderini değiştiren dönemi başlatır. Nitekim ertesi gün otobüste bir beyaz, Rosa'nm başında dikilir ve yer vermesini bekler. O buna aldırmaz. Rosa gayet kararlı tavırla yer vermemekte direnir. Durumun gerginleşmesi üzerine şoför otobüsü en yakın karakola çeker. Rosa sorgulanır, içeri atılır.
Bu davranışı ve uğradığı muamele önce bütün Montgo-mery'e, sonra Amerika'ya yayılır. Martin Luther King fırsatı iyi değerlendirir. 382 gün süren Montgomery otobüs boykotunu başlatır.
Zenciler otobüse binmez, her yere yürüyerek giderler. Bazı beyazlar da onlara destek verirler. Olaylar giderek büyür. Sonunda ABD Federal Mahkemesi ırk ayrımcılığını yasaklar.
Bu olay Amerika'da vatandaşlık haklarının başlangıcı sayılır. Çok geçmeden zencilerin beyazlara yer verme mecburiyeti kalkar, uygulamaya son verilir. Kadere bak! Yıllar sonra Amerikan yönetimi bir bakıma iade-i itibar için onu Beyaz Saray'da ağırlar.
Rosa 1996'da Başkanlık Özel Ödülü'nü alır.
1999'da da kongre tarafından altın madalyayla ödüllendirilir. Başkan Bili Clinton Rosa Parks'a Başkanlık Özel Ödülü madalyasını takarken "İyi ki o gün o koltuktan kalkmadın!" der. ilginçtir,
Rosa Parks'ı bu davranışından dolayı kutlayan Clinton, Rosa gibi siyahı olan Barak Obama'mn gün gelip eşi Hillary Clinton'm elinden Demokrat Parti'den Amerikan başkanı alacağını elbette bilemez. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da siyahidir. Rice bir toplantıda konuşurken Rosa Parks'ı anarak "O olmasaydı ben bugün bu koltukta oturamazdım!" der. Ve elbette Rosa Parks olmasaydı Barack Obama'mn Amerika'da başkan olması söz konusu olamayacaktı.
Amerika'daki çarpık uygulamalar canına tak ettiği için yerinden kalkmayan siyahı bir kadın bu oturuşuyla Amerikan tarihinin en köklü toplumsal değişikliklerinin önünü açmıştır.
Sonuç; Bir kişi ne yapabilir demeyin. Her şey hayal etmekle başlar, hayal edip düşündüklerinin arkasında dimdik durabildikten sonra ise sabretmek. Kısaca özetlersek
Savaş, Sabır ,Zafer; adı Rosa Parks. Onun yaptı gıda bu değil mi zaten.