?İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.? Kur?an
?Allah? dayan, sa?ye sarıl, hikmete ram ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol? M. Akif Ersoy
sa?y: çalışma, gayret, hikmet: yüksek bilgi, ram olmak: teslim olmak, boyun eğmek
Kişisel veya toplumsal gelişimimizle yahut gelişmememizle ilgili bir tespit olur mu bilmiyorum; ama şu söz bu konuda oldukça ilgi çekici geldi bana: Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa bugün yeterli değilsiniz demektir.
Çocukluğumuzdan beri hep bir övünme, gururlanma içinde olduk atalarımızın yaptıklarıyla. Gerçekten bugün de iftihar ettiğimiz nice zaferlere ve başarılara imza attıklarını biliyor, takdir ediyor, minnetle şükranla yad ediyoruz onları.
Ağzımızı açtık mı Fatih Sultan Mehmet şöyle dedi, böyle yaptı; Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim?şunları kazandırdı, bunları yaptı. Atatürk Kurtuluş Savaşı?nda ileri görüşlü, vatanperver bir komutan olarak imkansızı başardı? diyor,mücadelelerini övüyor, övüyor, övüyoruz.
İyi, güzel de bize düşen bir görev yok mu bugün?
Biz ne yapalım peki?
?Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa bugün yeterli değilsiniz demektir.? sözünü nasıl anlamalıyız?
Bana göre bu söz her anımızda kendimizi kontrol etmemize yarayacak çok önemli bir kıstas olmalı, çalışma masamızda, iş yerimizde, her vakit görebileceğimiz bir yerde en önemlisi de aklımızın bir köşesinde bizi güdüleyip duran.
Yani tekrara düşmememiz gerekiyor avara kasnak gibi.
Yani her an yeni bir iş ve uğraşla zamanımızı verimli kullanıp, değerli hale getirmemiz gerekiyor.
İnancımız temelinde bu sözün en mükemmel karşılığı var zaten: ?İki günü eşit olan ziyandadır.?Haz. Muhammed(AS)
Mevlana : ?Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.? diyor.
Biz, bir yerlere bir şeylere takıldık mı aylarca hatta yıllarca kalıyoruz oralarda. Bir başarının bir zaferin sarhoşluğu ve avuntusuyla ömürler tüketiyoruz. Bir olayı günlerce konuşuyor, bir sözün cılkını çıkarıncaya kadar dilimizden düşürüvermiyoruz. Oysa bu kendimiz ve çevremiz için usanç verici hale geliyor da biz farkına varamayıp tekrarlamaya devam ediyoruz çoğu kez. Çok güçlü sarsıcı tepkiler gelmesi gerek irkilip de Agop?un kırık plağı gibi aynı şeyleri tekrarladığımızı anlamamız için.
Yani kendimizi geliştirme, yenilikleri takip edip farklı bir atılım yapma, yeni bir şey söyleme adına yeterli değil çabalarımız. Varsa yoksa önceki ezberlerimizi bıktırırcasına tekrarlayıp durmak.
Dolap beygiri gibi? Dön baba dön.
Yani bir kısırdöngü.
Yani bir kendini kandırma.
Yani bir aymazlık.
Bugün dünyanın ulaştığı hız karşısında yani ?Dünya koşuyorken yol üstünde yatılmaz.? uyarısına inat bir gaflet hatta ihanet.
Bazı arkadaşlardan hala duyarım öğrenci oldukları yıllarda okutulan ders kitaplarının daha güzel olduğu şeklindeki sözlerini.
Dün yaptığımız şeyler dünde güzeldi. Bugün yeni güzelliklerin keşfine çıkmak gerekiyor.
İnsan olmanın gelişim/ değişim yasalarına uygun davranıp onurumuzu korumanın yegane yolu budur.
Müthiş bir taklitçiyiz.
Farklı şeyler yapmak bir yana farklılık düşüncesi bile huzurumuzu kaçırmaya yetiyor.
Eleştiriyi bilmiyor, sevmiyoruz yahut eleştiriyoruz da birilerini, eleştirilmekten o denli hoşlanmıyoruz.
Batı?yı bizden farklı kılan, ileri götüren en önemli en belirgin özellik eleştiri, eleştirel akla değer vermeleri.
Biz de eleştirici akılla hareket edebilsek dün yaptığımız şeyler bugün bize hala çok iyi görünebilir mi?
Hep daha iyiye
Hep daha güzele
Hep daha mükemmele ulaşma çabasında olup unutulmamak istiyorsak, kendimiz ve çevremiz için hayırlı olmamız, unutulmaz eserler koyabilmemiz lazım ortaya.
Aylardır Ergenekon?u konuşuyoruz, hukuku konuşuyoruz. Belki daha yıllarca da konuşacağız.
Niye?
Kimilerimizin yaptıkları şeyler bize hala çok iyi görünüyor da ondan.
Her şey değişiyor. Biz istemesek de.
Ezberlerimizi bir kenara bırakalım artık.
Dünya koşuyorken yol üstünde yatılmaz.
06 Şubat 2009
Hacı Halim Kartal