23.666 kişinin katıldığı bir ankete göre gençler, en çok öğretmenleri model alıyormuş. Anketin bize söyledikleri şöyle:
Gençlerin % 48.4?ü öğretmenleri, % 36.5?i anne ve babalarını, % 19.3?ü arkadaşlarını, % 17?3?ü iş adamlarını, % 9.5?i siyasetçileri, % 9.7?si sanatçıları örnek alıyor.
Gençler üzerinde öğretmenden sonra en etkili eğitimci anne ve baba.
Eğitimli ailenin öğretmenden daha etkili olduğunu gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim. Çünkü çocuklarımız okulda 6-7 saat vakit geçirirken günlerinin geriye kalan 17-18 saatini evde ailesiyle geçiriyor. Tatil günlerini de hesaba katarsak çocuklar, en fazla ailesiyle beraber ve onlardan etkilenmeleri gayet tabii.
Gençlerle ilgilenir, onların problemlerine eğilir, sorularıyla ilgilenir ve makul çözümler üretebilirsek onları etkileyebileceğimizi sıklıkla görüyorum.
Karne tatilinde bir telefon aldım. Bir anne, Başarıya Götüren Yol, Başarı İnanç İşidir isimli kitaplarımı okuduğunu, çocuklarına okuttuğunu ve faydalandığını ifade etti. Beni iyi bir eğitimci olarak görüyor, bu sebeple ilköğretim üçüncü sınıfa giden oğlunun problemini konuşmak istiyordu.
?Problem nedir??diye sordum.
?Oğlum internet bağımlısı.? dedi ve anlatmaya başladı. Bayram bilgisayarın başından kalkmıyordu, her gün 5-10 saat internette oyun oynuyor, ders çalışmıyordu. Kısaca tutkularının esiri olmuştu, duygularını yönetemiyordu.
Randevulaştık, okuyucum oğlunu da alıp ziyaretime geldi.
Bayram boylu poslu, hafif şişman, hafif kıvırcık saçlı, yakışıklı bir delikanlı.
Kapıda hoş geldin, dedim ve onun yanında sitenin güvenlikçisi ile ayaküstü bir süre sohbet ettim. Bizim güvenlikçi emekli olmuş, çocukları okula gittiği için ek iş yapıyor, günde 12 saat çalışıyor, aylık 700 lira civarında para kazanıyordu.
Güvenlik Yusuf Bey?e iyi günler diledikten sonra benim çalışma ofisine çıktık. Duvar görünmüyor; her taraf kitap, dergi, ansiklopedi, gazete kupürü doluydu.
Bayram?a hal, hatır sorduktan sonra karnedeki durumu sordum. Matematik, fen bilgisi, sosyal bilgiler ve Türkçe?si zayıftı.
İleride ne olmak istediğini sordum.
-Polis olmak istiyorum, dedim.
-Hedefini büyüt, gayretin artar, dedim. ?Eğer gideceğin yol bir kilometre ise işin kolay, ama her gün10 km koşacaksan antrenman yapman, kondisyonunu artırman lazım. Öyle değil mi??
Delikanlı beni tasdik etti. Önce komiser, sonra da emniyet müdürü olmaya karar verdi.
Emniyet müdürü olabilmek için üniversite bitirmesi gerektiğini söyledim ve sordum:
-Bunu yapabilir misin?
Tereddüt etti.
Yüreklendirmek için şöyle dedim:
-Bir kişinin yapabildiğini ikinci kişi de yapar. Allah herkese bir beyin, bir yürek, iki el, iyi ayak vermiş. Herkes aynı donanımla hayata atılıyor ve hayat boyu aynı donanımı kullanıyor. Başkasının yaptığını istersen sen de yapabilirsin.
-Belki de yaparım, dedi.
-İyi o zaman. Hedef belirlemiş olduk. Şimdi hedefe nasıl ulaşabileceğini konuşalım. Hedef belirlemek önemli, hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez.
-Üniversite okuyabilmek için önce iyi bir lise kazanmalısın, sonra da ÖSS?de başarılı olmalısın. Bunu nasıl yapacaksın?
-Çalışmalıyım.
-Günde kaç saat çalışıyorsun?
-Bazen yarım saat.
-Kaç saat bilgisayar oyunu oynuyorsun?
-4-5 saati buluyor.
Anne araya girdi, ne 4-5 saati hocam, bıraksam 10-12 saat internetin başından kalkmaz, dedi.
-Bu oyunlar seni hedefine ulaştırır mı?
-Ulaştırmaz.
-Peki, oyunu bıraksan, o saatlerde ders çalışsan olmaz mı?
-Canım sıkılır.
-Canın eninde sonunda sıkılacak. Eğer okuyup iyi bir makam sahibi veya iyi bir meslek sahibi olmazsan güvenlikçi Yusuf Bey gibi kulübede çalışırsın, günde 12 saat canın sıkılır. Hangisi iyi? Öğrenci iken 3-4 saat ders çalışıp iyi bir meslek sahibi olmak mı, ömür boyu can sıkıcı bir işte çalışmak mı?
-Galiba ders çalışmak?
Bayram?la günlük üç saatlik bir ders çalışma planı yaptık, sonra bir saat kitap okuma saati planladık. Planın üstüne ?emniyet müdürü olmak istiyorum? diye yazdı. Altına ?Üşenme, erteleme, vazgeçme! Vazgeçen başarısız olur.?notunu düştü. Bu programa uyacağıma söz veriyorum, yazdı. Annesinden de programa uyma konusunda Bayram?ı desteklemesini rica ettim.
?Seve seve hocam.? dedi kadın. ?Beyim 600?liralık bir işte çalışıyor, ben temizlik işlerine gidiyorum ve Bayram?ın dersane parasını kazanıyorum. Tek isteğim onun okuyup adam olması.?
Bir kadın 40 yaşında üniversiteyi kazanmış. Arkadaşları şaşırmış ve sormuşlar:
?Nasıl başardın??
?Sınava kadar televizyonu dolaba kilitledim.?
Bayram?a bilgisayar ve televizyonu kafasındaki dolaba kilitlemesini ve ders çalışma saatinde cep telefonunu kapatmasını rica ettim ve bunu yapacağına dair söz aldım. Sonra yapamadığı ders konularını öğretmenlere sormasını, bilen arkadaşı ile çalışmasını, yardımcı kitaplardan faydalanmasını önerdim, ?Kesinlikle boş verme ve vazgeçme.? dedim. Kabul etti.
İki hafta sona Bayram telefon etti.
?Hocam programı uyguluyorum, bilgisayarı bıraktım, ders çalışıyorum.?
Çok mutlu oldum.
Öğretmenler, anne ve baba, çocuklar üzerindeki etkilerinin farkında olmalı, çocuklarımıza değer vermeli ve onlara örnek olmalıdır, yetki ve etkisini kimseye devretmemelidir.
Kendi çocuğumuzun eğitimini ve terbiyesini bizden iyi kimse veremez.
Not: Bu akşam Eğitim Bir-Sen?in düzenlediği etkinliğe katılacağım, Karabük Öğretmenevi?nde saat 19?da ?İlham Veren Öğretmen? konulu konferans vereceğim. Dostlar davetlidir.