Geçtiğimiz hafta ziraat?la uğraşan yetkili bir arkadaş konuşma sırasında görevi icabı yağışları mecburen izlemek zorunda olduğundan ?bölgede son on beş yılın en kurak yılı 2008 olarak istatistiklere geçti? demişti.
Kendi kendimize hesaplar yapıp güya kış bu şekilde geçerse geçen yıldan daha kurak bir yıl olacak endişesini sizlerle paylaşmıştık?
2008 yaz dönemini hepimiz hatırlıyoruz, pancarların karpuzların susuzluktan nasıl kuruduğunu bu sütundan sizlere duyurmuştum. ?Kanalizasyon suyunun hiç bu kadar kıymetli olduğunu hatırlamıyorum? şeklinde başlık atmıştım.
Gelin görün ki..! Yetkililerden alınan bilgiye göre, Seydişehir, 2008 yılı Ekim ayında 37.1, Kasım ayında 65.3, Aralık ayında 88.4 Ocak 2009 ayında 227 kilogram, Şubat ayının ilk 9 günü ise 51 kliogram yağış aldı, böylece son dört ayda ilçeye düşen yağış miktarı 522 kilogram oldu.
İstatiklere göre Ocak ayında düşen yağış miktarın 25 yılın rekoru? Seydişehir?e son dört ayda düşen nasip ise 522 kilogram bereket Rabb?ime şükürler olsun.
Bu rekor beni eskilere doğru şöyle bir gezinti yapmama vesile oldu. Eline seleyi alan pınarlara, ırmaklara gider küçüklü büyüklü Ak Balık, Yağ Balığı, Kaya Balığı, sıraz, ne bulursa tutar ve en yakında bulunan söğüt ağacından kopardığımız şıvgına dizer keyifle evlerin yolu tutulurdu.
Nisan ayı geldi ve her taraf yemyeşil olunca da kavak dalından yaptığımız tek kancalı oltalarla fazlada uzağa gitmeden en yakınımızdan akan ırmaklardan sepetler dolusu balıklar tutardık.
Sugla gölüne yakın yerlerden her gün at arabası , merkeplerle balık satmaya gelenlerin haddi hesabı yok biri gider biri gelirdi..
Memlekette balık alacak para nerde o zamanlar evden doldurduğumuz gibi bir kile buğdayı arpayı alır doğruca satıcının yanına.
Tabiî ki o zamanlar tüp, elektrik her yerde yok sadece zenginlerde isli ocaklarda iyice siyahlaşmış dığanların içine bir kepçe en hakiki tereyağından dökülür yayladan getirdiğimiz ardıç odunları ile hakık gibi pişirilen yağ balığı bir efsane oldu şimdilerde.
Bana sorsanız Seydişehir in meşhur yemeği ne diye benim adayım balık çokratması? Şimdilerde Beyşehir gölünden gelen sazanlarla yetiniyoruz. Bundan yıllar önce sugla gölümüz vardı orası anılarda yaşayan bir efsane olarak kaldı da böyle giderse yıllar sonra Beyşehir sazanı da aynı akıbetle karşılaşacak endişesi var bende.
Son yağan bu yağmurlar dereleri coşturdu adeta gökten yağan yağmur yerden bereket olarak fışkırıyor?
Uzun yıllardan sonra Gürlevik aynı mevsim içinde ikinci kez patladı. Pınarlar coştu adeta?
Ve dedim ki kendi kendime bir daha kuraklık üzerine ince hesaplar yapıp süslü cümleler kurmayacağım.
Çünkü hesap yapanların üstünde alemlerin rabbi olan Allahın bir hesabı var öyle değil mi?
Gerçek Hesap: Allah´in Hesabi´dir?