banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

S.O.S?S.O.S? S.O.S?S.O.S? S.O.S?S.O.S? S.O.S?S.O.S? .S.O.S?S.O.S

 

Son zamanlarda medyamızı ve Anadolu insanını oldukça meşgule eden bir konu var. 

 

Tatlı su göletlerimizin, hem ekonomik bakımdan hem de besin değeri ve lezzeti bakımından hiçbir değeri bulunmayan bir balık çeşidi tarafından istila edilmiş olması? İstila edilmiş olması biraz anlamsız bir cümle gibi oldu. ?İstila ettirilmiş olması? desek belki de daha isabetli bir söz etmiş oluruz.

 

Çünkü zavallı bir balık, bulunduğu ortamında, daha doğrusu anavatanı neresi ise orada; ?şöyle dalgasız dümensiz kuytu bir yere çekileyim, düşüneyim, taşınayım  ve Türkiye diye bir Ülkenin, Konya İli, Seydişehir İlçesi?nde; Suğla Gölü diye bir göl varmış, Beyşehir Gölü diye bir göl varmış, Eğridir Gölü diye de bir başka göl varmış,  gidip oraları bir işgal edeyim? demiş olamaz. Öyleyse o balığı birileri bir yerlerden getirip göllerimize serpiştirmiş olmalılar.

 

Bu serpiştirme işlemini de bir art niyete dayalı olarak yapmış olamazlar bence. Yani o göllere ve ülkemizdeki sayısız gölede böyle ne idüğü belirsiz bir balığı, o yörenin ekonomisini, balıkçılığını, turizmini el hâsılı o bölgeye ne kadar olumlu katkı varsa hepsini yok etmek amaçlı yapılmış olamaz bu hareket. Hatta iyi bir netice vermesi düşünülerek bu harekete girişilmiş de olunabilir. Masum düşüncem budur.

 

Ancak; Seydişsehirhaber sitemizde de yayınlanan ve Ege Üniversitesinden Prof Dr. Süleyman Balıklı?nın araştırma yazısına göre; bu balıkların Balkanlar üzerinden Meriç Nehri yoluyla ve oradan da Anadolu?ya DSİ eliyle taşınmış olduğu? söylenmektedir. Verilen bu bilgiye göre ise durum oldukça vahim demektir.

 

Madem devlet eliyle göletlerimiz; bu ne idüğü belirsiz ve ?akvaryum balık cinsi olduğu?, ?farklı iki tür balığın larvalarının birleştirilmesi  neticesinde üretildiği? , ?bulunduğu ortamda kendisinden başka hiçbir türün yaşamasına imkân tanımadığı? şeklindeki bilimsel verilerle tanımlanan bu balığın istilasına uğratılmıştır, tedbirini almak da, yapılan hatadan geri dönülmesinin sağlanması görevi de yine devletimize düşmektedir. Eğer tedbir alınmaz ise bundan sonra ülkemiz sathı mailinde özellikle de bölgemiz ile özdeşleşmiş olan kızılkanat, göğüce, Beyşehir Sazanı, yağ balığı gibi balıklar ortadan kalkacak ve ithal edilen yıllanmış, dondurulmuş çözülmüş, yeniden dondurulmuş balıklara talim edeceğiz demektir.

 

Neticede hangi maksatla yapılmış olursa olsun şu anda insanları tedirgin eden, yöre ekonomisini baltalayan bir durum söz konusudur.

 

Seydişehir sınırlarımız  içinde bulunan Suğla Gölünden geçimini sağlayan ve hafta sonlarını göl kenarında piknik yaparak, olta balıkçılığı yaparak stres atmak amaçlı olarak göl  geçiren insanlar, son zamanlarda; ihtiyaçlarından fazla da balık yakalamış olsalar yüzleri gülmemekte, lezzetsiz, ekonomik olmayan, kılçık yüklü ve balık adı verilen bir yaratık yüzünden daha da fazla stres yüklenmektedirler.

 

Suğla Gölü ve bölgemizde bulunan diğer göl ve göletler; Ülkemizde bulunan diğer göl ve göletlerde olduğu gibi SOS vermektedirler. Devletin acilen bu konu üzerine eğilip, hem yöre halkımızın yüzünü güldürmesi hem de komplo teorilerine bir son verilmesinin sağlanması için çalışma başlatması gerekmektedir.

 

Halk arasında ?İsrail Sazanı? diye adlandırılan bilimsel adı ise Carassius olan ve yayılmacı bir özelliğe sahip olduğu bilim çevreleri tarafından da söylenen bir balık türüdür. Hatta larvalarının diğer balık türlerini aşılayarak kendisine benzettiği yine bilimsel bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

Konu ile ilgili olarak medyada çıkan haberler ile ilgili bazı başlıklar şöyledir.

 

?İstilacı balığa ırkçı isim kondu: İsrail Sazanı.?

 

?Balıkçıların korkulu rüyası: İsrail Sazanı?

 

?Manyas Gölü?nü İsrail Sazanları işgal etti.?

 

?Amatör oltacının baş belası: İsrail Sazanı

 

?İsrail Sazan?ı Uşak?ı istila etti.?

 

?İsrail Sazanı sorunu??

 

?İsrail Sazan?ı Yuvacık Barajı?ndaki hayatı alt üst etti.?

 

?Sakarya?da İsrail Sazan?ı istilası var.?

 

?İsrail Sazan?ı olarak bilinen balık, balık çeşitlerini yok ediyor.?

 

?İsrail Sazan?ı, binlerce balıkçının ekmeğiyle oynuyor? ve daha yüzlerce manşete ulaşmak mümkün.

 

?Suğla Gölü, İsrail Sazanı işgali altında.?

 

?Eğridir Gölünde ağlar dolu çıkıyor ama balıkçılar yine de ağlıyor.?

 

Bu gerçeklerin dışında, konunun politik bir asimilasyonun parçası olduğunu iddia eden ciddi ciddi yazılara ve araştırmalara rastlamak da mümkün olabilmektedir.

 

Aslında; bu durum da; başaramadığımız her işimizde, güçsüz kaldığımız her konuda, kendi tembelliğimizin suçunu başka kaynaklarda arama özelliğimizden kaynaklanan ve ?komplo teorilerine? yönelişimiz özelliğimizin bir parçasıdır diye düşünülebilir. Ama neticede Ülke ve bölge ekonomimize setler çeken gerçek bir durum vardır ortada.

 

Tezgâhlarımızda artık göremediğimiz yerel ve yöresel su ürünü çeşitlerimizin yok olması; halk arasında; İsrail Devleti?nin Yayılmacı politikalarının bir parçası olarak, yayılmacı Carassius balığını tatlı sularımıza bırakılmış olduğu ve bu yolla ekonomik güçsüzleştirme neticelerinin elde edilmiş olunduğu kuşkularına da yol açmaktadır?

 

Yoksa bu balığa İsrail Sazan?ı yerine; çok rahatlıkla Filistin Tatlısı şeklinde bir isim de konulabilirdi?

 

Tayyar YILDIRIM

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.