banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Yüce Rabbimiz, beyni öğrensin diye yaratmış. Nasıl göz görmek, kulak duymak, ayak yürümek için yaratılmışsa beyin de öğrenmek, düşünmek ve kâinat kitabını okuyarak Rabbimizi tanımak için bize verilmiş.

Beynin en temel görevlerinden biri öğrenmektir. Özellikle okul çağındaki çocukların beyinlerini daha verimli kullanmaları mümkün. Öğretmenler ve anne-baba, beynin verimli çalışma metotlarını bilirlerse çocuklara daha faydalı olurlar.

Övgü, beğenme ve takdir; öğrenmede sihirli bir etki yapar. Takdir almak, sadece çocuklarda değil, büyüklerde de kişinin kendine olan güvenini artırır, bazen de ruh için bal şerbetidir.

            Beyin araştırıcıları, öğrenme sürecinde takdirin beyinde çok önemli rol oynadığını söylüyorlar. Özellikle de kişi kendi tecrübelerine dayanarak, kendini motive edebilirse öğrenmede verimlilik artar.

            Eleştiri ve negatif sözler, özellikle öğrencilerde korku ve hatalardan dolayı utanma duygusu meydana getirir, öğrenme şevk ve heyecanını kırar.

            Eğitimde beğenme ve takdirin etkisi eskiden beri bilinir. Fakat aile içinde ve okullarda çoğu zaman ihmal edilir. Kimi zaman öğretmenler, ?azarlamamayı? yeterli görürler, hatta beğenme kabul ederler.

            Öğrenme sürecinde ve hayatta insan neden beğenilmeye ihtiyaç duyar?

            Takdir, insan beyninde doping etkisi yapar. Beğenme, beyindeki ödüllendirme sistemini harekete geçirir ve beyin endofrin denilen mutluluk hormonu salgılar. Böylece öğrenen insan kendini mutlu hisseder.

            Modern pedagojinin öncüsü, Amerikalı çocuk psikoloğu Dr. Haim Ginott, övgü penisilin gibidir, dikkatli kullanmak gerekir, diyor. Övgünün bazen yan etkileri olur, dikkatli davranmak, övgüyü rastgele kullanmamak gerekir. (Focus-Schule, 2 Mart 2009, Nr.2,s.12)

Özellikle 7 yaşından sonra çocuğu değil, beğendiğimiz davranışı övmek gerekir. Büyüklerde ise doğrudan doğruya olumlu davranış, çaba ve nitelik takdir edilmeli. Davranış yerine kişiyi övmek; yağcılık, yerine göre çıkarcılık olarak algılanabilir.

            Özellikle çocuklar, kendilerini tanıma ve yeteneklerine güvenebilme duygusuna muhtaçtır. Yaptığı iyi şeylerin onaylanması, güzel hareketlerin dolayı takdir görmesi, çocuğun kendine olan güvenini artırır.

            Övgü rast gele yapılırsa yan etkiler ortaya çıkar. Ailede sürekli övgü ve takdir gören çocuk, dışarıda eleştiriye uğrarsa kendine olan güveni sarsılır; ailesine olan güveni de azalır. Demek ki ailem, sırf bana destek olmak, beni gayrete getirmek için beğeniyor, gerçekte ben yetenekli biri değilim, düşüncesine kapılır.

            Öyleyse aile, çocuğunu övmemeli mi?

            Aksine, çocuklar kendilerini geliştirebilmek için pozitif değerlendirmelere muhtaçtırlar. Kendirlini değerli bir aile bireyi olarak görmek, ciddiye alınmak isterler. Ayrıca neyi iyi ve ne kadar iyi yaptıklarını öğrenmek isterler. Gelişim sürecinde takdirden vazgeçilemez.

            Çocuk büyüdükçe övgü ve takdire belli ölçüler koymak gerekir. Çocuk gerçekçi bir şekilde takdir edilmeli.

Prof. Beate Schuster, somut olarak çocuğun davranışı ele alınmalı ve takdir edilmeli, diyor.

Aile terapisti Johann Graf, ?Sen harikasın!? demek yerine, ?Kitapları rafa çok güzel dizmişsin, bu odayı gelince için açılıyor.? diyerek çocuğun davranışının övülmesi gerektiğini vurguluyor.

Prof. Carol Dweck, yeteneğin ve kişinin değil, davranışın ve verimliliğin beğenilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Özellikle öğrencilerde çaba, gayret ve çalışma övülmeli.

Eleştiri alan çocuk, çalışmaktan vazgeçer. Kimi zaman çocuk eleştiriyi kişiliğine yapılmış bir saldırı olarak algılar. Çalışma ve gayret gösteren çocuğa gösterilen ilgi ve yapılan övgü, çocuğun kişilik gelişimini sağlar. Bu sayede çocuk yeni denemelere girişir ve kendinde muhtemel riskleri göğüsleme cesareti elde eder, sorumluluk sahibi olur.

?3 yaşından 6 yaşına kadar eleştiri, çocukta davranış değişimi meydana getirmez. Çocuk utanır ve çekinir. Stratejik olarak yanlışını örtmeye çalışmaz. Ama davranışını beğenme, çocuk ile aile ve öğretmen arasında güven ve sevgi bağlarının kurulmasına yol açar. Çocuğa, eşyalarını toplaman hoşuma gitti, resmini beğendim, seni de beğeniyorum, denilince aradaki sevgi ve güven bağları güçlenir.

7 yaşından 10 yaşına kadar çocuk, basit şeyler için övüldüğü veya aşırı övüldüğü zaman kendine güvenilmediğini sanabilir. Çocuk, belli bir beceri ve başarı gösterdikten sonra övgüyü hak ettiğini kavrar. Mesela, derslerini çalışman, arkadaşına yardım etmen hoşuma gitti, derseniz takdir yerini bulur. Bu resmi çok iyi boyamışsın, demek; sen harikasın, demekten daha iyidir. Böylece çocuk gerçekten neyi, ne kadar iyi yaptığını öğrenir ve kendine bir değer biçer. Yanlışı eleştirmek, bu yaşta çocuğu verimliliğe yöneltmez.

9 veya 11 yaşında geldiği zaman, ki çocuktan çocuğa değişir, yanlışlarından ders almayı öğrenir. Çocuk, artık bir övgünün ne kadar gerçekçi olduğunu fark eder. Mesela, sınıf arkadaşından daha düşük not almasına rağmen öğretmenden övgü alan çocuk, beceri yeteneğinin arkadaşından daha az değerli bulunduğunu tahmin eder. Özellikle geçler, kendilerine adaletli davranılmasını isterler.? (Caroline Mascher, Focus-Schule, s.14)

Takdir ve beğenme öğrenmeyi tetikliyor; ceza ve azar şevk ve gayreti yok ediyor.

Ödül ve övgünün yerli yerinde kullanılması, öğrenmeyi ve verimliliği artırıyor. Eğitimciler, anne ve baba, çocuklara yeterince ilgi göstermeli, onlardaki olumlu davranışları takdir etmeli, onları cesaretlendirmeli, onların öğrenme şevkini artırmalı. Gereksiz eleştiri, azar ve cezalarla çocukların çalışma şevkini yok etmemeli.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.