banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

    Bu yazım, geçen yılın haziranında okulumuz Enis Şanlıoğlu lisesi?nin çıkardığı ?Şelale? adlı dergide yayımlanmıştı. Geçen yıl bir düşünce olarak beni çok duygulandıran emeklilik nasip olursa bu eğitim- öğretim dönemi biterken gerçekleşecek. Vedalaşma niyetiyle tüm öğrencilerime ömür boyu sağlık, başarı ve mutluluk dileklerimle?

 

         Çocuklarım

Sizi yoklama defterinden öğrenmedim
Haylaz çocuklarım
Sınıfın en devamsızını
Bir sinema dönüşü tanıdım
Koltuğunda satılmamış gazeteler
Dumanlı bir salonda
Kendime göre karşılarken akşamı
Nane şekeri uzattı en tembeliniz
Götürmek istedi küfesinde
Elimdeki ıspanak demetini
En dalgını sınıfın
Çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun
Palto ayakkabı yüzünden
Kiminiz limon satar Balıkpazarı'nda
Kiminiz Tahtakale'de çaycılık eder
Biz inceleyeduralım aç tavuk hesabı
Tereyağındaki vitamini
Kalorisini taze yumurtanın
Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta
Çevresini ölçtük dünyanın
Hesapladık yıldızların uzaklığını
?..
Birlikte neler düşünmedik
Burnumuzun dibindekini görmeden
Bulutlara mı karışmadık
Güz rüzgarlarında dökülmüş
Hasta yapraklara mı üzülmedik
Serçelere mi acımadık kış günlerinde
Kendimizi unutarak            R. Ilgaz

 

 

     İlk defa bir kompozisyon kitabında rastlamıştım bu dizelere de çok duygulanmıştım.

     Öğretmenlikte ilk yıllarımdı. O günlerin heyecanı ve duygusallığı ile bazı sınıflarda okumuşumdur her hal bu şiiri birçok kez.

     Bir öğretmenin dilinden yokluk kıtlık yıllarında bir yandan okumaya çalışırken bir yandan evine, ailesine üç beş kuruş destek sağlamak amacıyla çalışmak zorunda kalan öğrencilerle ilgili gözlemlere,sınıflarda konuşulup tartışılan konular yahut yaşananlarla ilgili duygulara yer veriliyor şiirde.

     Öğretmenlik mesleğinin cilveleridir: Sabahtan akşama koridorları dolduran sesler, bazan sinir bozucu gürültüler, kimi sınıflarda görülen uyumsuzluklar, kimi öğrencilerin sırf dersi kaynatmak için başvurdukları densizlikler, şakalar şamatalar?Okul çıkışı bekli de bazı yaramazlıklarıyla sinir bozucu bulduğunuz birinin ?iyi günler öğretmenim!? sözü, günün yorgunluğu, stresi ne varsa siliverir hepsini bir anda. Bir serinlik yayılır adeta vücudunuza, değiştiriverir sizi  bu söz, bir tatlı gülümseyiş yahut sıcak bir baş selamı.

    Ertesi gün yeni bir koşuşturma başlar ve yeniden tekrarlanır her şey. Böylece bir gün, bir hafta, bir dönem , bir yıl nasıl biter çarçabuk, şaşırırsınız.

     Okula başladığı ilk yıl size biraz çelimsiz gibi gelen, çekingen ürkek tavırlarıyla pek dikkat çekmeyen bir öğrenciyi, yaz tatilinden sonra yeni sınıfında sizi şaşırtacak kadar değişmiş bulursunuz: Fark edilecek kadar boy atmış, omuzları genişlemiş, yüzünde sivilceler belirmiş, sesi de artık ?bu sınıfta ben de varım? demektedir.

     Yıllar yılları kovalar.

     Öğretmenler kurulu tutanaklarına alışılmış cümleler geçer:

     Bu yıl başarı düzeyimiz oldukça iyi; ancak bunu kafi göremeyiz.

     Geçen senenin aynı dönemine göre ?sınıflarda başarı düşmüştür.

     Daha çok çalışmamız lazım.

     Arkadaşlar, bu yıl teftiş yılımız.

     O yıl başarımız müthişti. ?..kadar öğrenci göndermiştik fakülte ve yüksekokullara.

   

    Her şey değişir; ancak sınıflarda, okul bahçelerinde, koridorlarda gündelik koşuşturma,telaş, sesler hiç değişmez. Sınıfların tozu, öğrencilerin o hayat dolu sesleri, kimi candan, kimi ölçüyü aşan tavırları velhasıl artıları, eksileri, okulun her şeyi kanına girmiştir artık bir öğretmenin. Bir hafta sonu tatili bile fazla gelir, okul her şeyiyle çeker.       

    ?Sizi yoklama defterinden öğrenmedim
     Haylaz çocuklarım?

     Rıfat Ilgaz?ın bu dizeleri bugünlerde daha çok aklıma geliyor.

     Vedalaşma zamanı yaklaştı mı ne?

     Sizi çok seviyorum, benim haylaz çocuklarım.

      Zaman zaman beni üzseniz de tertemiz yüreklerinizdeki yansımasını görebiliyorum sizin de beni sevdiğinizin.

      Başka türlüsünü düşünemem ki

      Ben sevgiden başka bir şey ekmedim ki.

      Bu yıl emekliye ayrılmayı düşünüyorum. Öğrencilerimden çoğu bilmiyor bunu.

      Bazıları: ? Ne olur öğretmenim, gelecek sene siz gelin bizim dersimize! Sizi çok arıyoruz öğretmenim?

   

      Bilmiyorum.

      Sizden ayrılmayı becerebilecek miyim? Bilmiyorum.

      Sudan çıkmış bir balığa döner miyim? Bilmiyorum.

      Bildiğim bir şey var:

      Bu haylazları çook ama çok özleyeceğim.

      Ve her yıl okullar açılırken veya her öğretmenler günü Zeki Ömer Defne?nin:

      ? Ziller çalacak? şiiri daha bir dokunaklı olacak benim için.

       Yalnız teselli bulacağım çok şey var: Hiç beklemediğim bir anda, bir yerde bir ?öğretmenim? sesi uyandıracak beni dalıp gittiğim alemden.

       Ve hayata daha bir sıkı bağlayacak bu sesler bir eğitim emeklisini.      

1 HAZİRAN 2008

                                                                                                          

 Hacı Halim Kartal  11 Haziran 2009

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.