banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

?Ardımda ihtilaller / Kapımda darbeciler / Başımda uyur gezer gafiller

                Sırtımda sülükler, keneler / sırtıma vura vura / Üstüme vara vara

                Beni muhtaç ettiler / Tek dişi kalmış canavara.?

                Emekli Kurbay Albay İsmail Hakkı Soygeniş?i dinledik Seydişehir?de. Dört Yol Öğrenci Yurdu salonunda ?Milli Şuur ve Çanakkale Ruhu? konulu bir konuşma yaptı Soygeniş. Çanakkele?de zafer kazanan ?millî şuur?a vurgu yapan Soygeniş, Çanakkale?de sırları açıklanamayan olaylara değindi, Seyyit Onbaşı?nın 215 okkalık (275 kg) mermiyi kaldırmasını, İngiliz Kraliyet askerlerinden oluşan Nordfolk Taburu?nun bulut içinde kaybolmasını, Üsteğmen Mehmet Muzaffer?in bir gecede 100 liralık para resmi yaparak Dersaadet?teki bir Yahudi?den iki kamyon ve iki kamyonet için lastik almasını, onun emsalsiz vatan sevgisi ve vazife şuurunu, sonra da Gazze?de şehit oluşunu anlattı; Çanakkale ruhuna sahip olmayanlar tarafından bu olayların nasıl küçültülmek istendiğini, Çanakkale?deki zafer anıtlarını gezmeye gidenlere jandarmanın engeller çıkarmasını, kimi rehberlerin gafilliğini ve Çanakkale ruhunun yeniden diriltilmesi gerektiğini dile getirdi.

                Kurmay Albay İsmail Hakkı Bey, geniş bilgisi, askerî tecrübesi, samimiyeti ve millî şuura sahip çıkması, manevî değerlere önem vermesi, ?asker? adına yapılan yanlışları, özellikle darbeleri eleştirmesiyle dikkat çekti, konuşması büyük bir beğeni topladı.

                Konuşmanın sonunda bu konuşmayı Kara Harp Okulu?nda yapıp yapamayacağını sordum.

                ?Yaparsam beni irticacı olarak damgalarlar.? deyiverdi.

                Gönül adamı, bilge insan İsmail Hakkı Bey, ertesi gün davetimize icabet ederek Kavak köyüne gelme ve çayımızı içme lûtfunda bulundu; kaplıca alanını gezdik, bizim erik bahçesinden erik kopardık, sohbete devam ettik. Konferansta, ?ateist? yaklaşımın temel olduğu bir eğitim aldığını, tarih şuurundan yoksun yetiştiğini, harp okullarında Selçuklu, Osmanlı tarihinin okutulmadığını dile getirmişti. Gezi sırasında bilge Albay Soygeniş?e millî şuura ve manevî değerlere sahip olmayı nereden öğrendiğini sordum.

                Cevabı hazin ve yürek burkucu idi. Derin bir iç çekti ve anlatmaya başladı.

                ?Eğitim için Amerika?ya gitmiştim. Amerikalı Yüzbaşı John Maxwel?e misafir oldum. Yemek sırasından alkol almaması, meyve suyu içmesi dikkatimi çekti. Bizde içki içmek çağdaşlık simgesi sayılır ya. Ev sahibime neden viski içmediğini sordum.

                Bana çok tuhaf gelen, beni şaşırtın ve şok eden şu cevabı verdi:

                ?Sen neden içiyorsun??

                Sohbet derinleşti. Bana, senin dini ne, diye sordu. Gururla, Müslüman?ım, dedim.

-İslamiyet?te alkol haram değil mi?

-Yok öyle bir şey.

-Peki, bu yasak hikâyesi nereden çıkıyor?

-Hz. Muhammed(sav) yoldan geçerken bir guruba rastlamış, sarhoşmuşlar, saçma sapan konuşmalar yapıyorlarmış. Bakmış, hoş bir şey değil, bundan sonra içmeyin demiş.

-Kur?an?da alkolle ilgili yasak yok mu?

-Yok.

-Hazırlan da bir gün seni İslamiyet?ten imtihan edelim.

Aradan zaman geçti. Ben hazırlık yaptım, Amerikalı arkadaşı yemeğe davet ettim. Alkolün yanına cola, gazoz gibi şeyler de aldım, çünkü Yzb. John içmiyordu. Akşam John beni bir güzel imtihan etti. İslam?ın şartından alkole, imanın şartlarından cihada kadar pek konu konuşuldu. Uzun akşam sohbeti sonunda dinimi bilmediğimi anladım. Ne Kur?an?ı okumuştum, ne İncil?i. Amerika?da West Point Harp Okulu?nda bulundum. Okuldan mezun olan teğmenlere İncil hediye ediyorlar; arkadaşım John kendisine hediye edilen İncil?i bana hediye etti, aldım ve okudum. Garnizon içinde kiliseler var, askere din eğitimi veren rütbeli subaylarla tanıştım. Orada İncil okuma derslerine katıldım.

Irak?ta tümgeneral rütbesinde din subayı gördüm.

John ile tartıştığımız akşam kafaya koydum. Bir daha içki içmeyecek, Kur?an ve İncil?i inceleyecektim. Sonraki yıllarda Uşşakî olan dayım bana bir seccade hediye etti ve ?Bunu garip bırakma!?diye sık sıkı tembihledi. Seccade ve onu garip bırakmamak? Benim dünyamda olmayan şeylerdi.

            İzmir?e döndüğümde bir akşam ezan okundu, evdeydim, namaz kılmak istedim, ama nasıl kılacağımı bilmiyordum. Utana çekine eşime ?Ben namaz kılmak istiyorum.? dedim. Ne o ne de ben namaz kılmayı biliyorduk, böyle bir eğitim almamıştık.

                ?Bu da nereden çıktı??

                ?İçimden geldi, kılmak istiyorum. Huzursuzum, belki rahatlarım.?

                ?Kıl o zaman.?

                Camiye gidip namaz kıldım. Rahatladığımı hatırlıyorum.

                Polatlı?daki Topçu Okulu?nda idim. Bir akşam bir duvarla okuldan koparılan, Topçu Okulu?nun yanındaki mahzun camiye gittim. Camide imamdan başka kimse yoktu. Diz üstü oturmuş, mahzun bir şekilde cemaat bekleyen imam, beni görünce sevindi, ayağa kalktı, hoş geldin, kâmetle de namaz kılalım, dedi. Kamet nedir bilmiyordum, bir kere daha yerin dibine geçtim. Birlikte namaz kıldık. Namazdan sonra, buraya uğra kardeşim, camiyi garip bırakmayın, dedi.

                İkinci bir ?garip bırakma? vakası? Beni uzun uzun düşündürdü.

                Genelkurmay karargâhında, Irak?ta, Nato?da yüksek görevlerde bulundum.

Irak?ta Nato subayı iken 25 Nisan 1915?te, sabahın dört buçuğunda Çanakkale?de Anzak Koyu?na çıkarma yapan atalarının hatırasını yaşatmak için, 04.30?de anma töreni düzenleyen Avusturyalı asker, subay ve o kutlama için gelen Avusturalya başbakanını gördüm. Adamlardaki tarih bilinicine hayran oldum. Tarihimizi araştırmaya ve millî değerlerimizin yaşatılması için çalışmaya bir kere daha karar verdim.

Özellikle görev yemeklerinde alkol almam içime dostlarım üzerime çok geldiler. ?Hatırım için iç.?diyen komutanları reddetmek çok zor oldu, ama içmedim. İçmediğim için sakıncalı personeldim. Ama her zaman Allah beni koruyan birini gönderdi. Kimi zaman Orgeneral Hilmi Özkök, kimi zaman Aytaç Yalman, kimi zaman başka bir arkadaş beni korudu. Çok çalıştım, mesleğimin hakkını verdim, bu yüzden zor zamanlarda hep aranan, gözde bir subaydım. Emekli olduktan sonra İzmir?deki Çanakkale Şehitleri Tanıtım ve Araştırma Derneği başkan yardımcısı oldum. Tarih araştırmaları yapıyor, milli şuuru uyandırmak için konferanslar veriyorum, Kırgızistan?da bir üniversitede ?uluslar arası ilişkiler? konusunda dersler veriyorum.?  

                Darbelere ve darbecilere karşı çıkan, millî şuur ve tarih şuuruna sahip çıkan, bilge şair İsmail Hakkı Soygeniş?e çalışmalarında başarılar diliyorum. 

                Not: İsmail Hakkı Soygeniş?in Gönülden Damlalar isimli, millî şuuru uyandırma çabası güden, bilgece mısralarla örülü şiir kitabını bütün dostlara hararetle tavsiye ederim. Kitap şahsî basımdır.(İrtibat: isoygenis@yahoo,com; 0532 621 17 32)

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.