banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Bunlardan ilki bir önceki yazımı kaleme alırken hatırladığım bir anekdot. İçeriğini yazının başlığıyla uyumlu bulduğum bu anekdot aynı zamanda bu yazının da temelini oluşturdu.

   Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir.
        Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:
        - Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir? der.
         Nazım'i odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:
         -Demek Nazım sizsiniz, der. Nazım'a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, gidebilirsiniz, der.
         Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:
         -Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar. Müfettiş hemen atılır:
         -Kim duymaz Hayyam'i.
         Nazım:
         -Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi? diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür, görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı'nı ve sizi kimse anımsamayacak, der çıkar.
         Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.

        ***

        Türk şiirinde ?Üstad? kelimesi söylenince hemen hatırlanan şairimizle ilgili pek çok anekdot var. Üstadın kişiliğini bunlardan ikisi öyle güzel anlatır ki..

      Bir tanıdığı, Necip Fazıl Kısakürek'e,
      -Fransa'da yayımlanan bir ansiklopediye, Türkiye'den yalnızca iki şair almışlar, der.
       Necip Fazıl hemen sorar:
      -Diğer şair kim?  

      ***

       Necip Fazıl Kısakürek'e,
       -Üstad, özel arabanız yok mu? diye sorarlar.
       Şair yanıtlar;
       Ona en son bineceğim!

    ?Uzun, ince bir yol?un yolcusu olup ?Benim sadık yarim? diye nitelediği sevgilisine kavuşalı yıllar olmasına rağmen yaşayamaya davam edenlerden Aşık Veysel?le ilgili bir anekdot da şöyle:

     Yaşar Kemal ile, Aşık Veysel, Beşiktaş'ta yürürken, aşırı bir yağmura yakalanırlar. Sığınacak yer ararken hemen karşıdaki Yaşar Kemal'in kadim dostu Şemsi Yastıman'ın saz dükkânına giderler.

    Sırılsıklam olmuş iki dostunu gören Şemsi Yastıman, espriyi patlatır:

     "Hey Yarabbim! İki insan yaratmışsın, bir tek göz vermişsin.

    Yaşar Kemal her zamanki dobralığıyla:

    "Çok konuşma Allah'ın Türkmeni. Senden halı minder istemiyoz. Ver şurdan iki tahta sandalye de oturalım."

 

     Okuyucuya şiir tadında birbirinden güzel hikâyeler armağan edip gitmiş ünlü hikâye yazarımız Sait Faik Abasıyanık?la ilgili bir anekdotu, bir mendebur grip çeşidinin sabahtan akşama gündemden düşmediği bugünlerde bu vesileyle zikretmeden geçmek haksızlık olur diye düşündüm. 

Sait Faik, bir kış günü, hastalıktan yakınan arkadaşlarıyla söyleşirken:
-Ben eskiden soğuk aldığımda hemen çaresine bakardım, der.
Bir arkadaşı merakla sorar:
-Ne yapardın Sait?
-Hemen bir meyhaneye gider, yarım kiloluk rakı söylerdim. Yarım saat sonra bir şey kalmazdı.
-Hastalığından mı?
-Yok be rakıdan!..

 ***

   Şair Yahya Kamal ile ilgili pek çok anekdot anlatılır; ancak bunlardan biri var ki  özellikle anılmaya değer buldum bu yazıda:

    Yahya Kemal bir yokuşu çıkıncaya kadar nefes nefese kalır. Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir:

-Buyrun beyim ne alırsınız?

-Yahya Kemal tebessümle:

-Evlat,müsaade edersen bir nefes alacağım.

  ***

      Son anekdot da bir filozoftan.

      Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates`e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış.

    Sokrat, gayet sakin: - `Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum` demiş
.

    Bugünlerde gündeme iyice yerleşen ve milleti canından bezdiren ?domuz gribi?ydi, hukuk kavgalarıydı, ?açılım?dı derken vatandaş olarak ?biraz nefes alalım yahu?, deyip can sıkıntısına iyi geleceğini düşündüm.

   Efendim, sürç-i lisan ettikse affola.

    Selam ve dua ile.     

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.