banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Mehmet Akif Ersoy,27 Aralık 1936′da aramızdan ayrıldı; ancak biz hala O?nun mesajını anlamaya muhtacız.

Büyük şairi vefatının 73. yıldönümünde rahmetle şükranla anarken bu yazımda biraz Asım?dan söz etmek istiyorum. Asım ismini Şairin Çanakkale Şehitlerine adlı o muhteşem destan şiirinden hatırlıyoruz çoğumuz. Bu şiirde Şu şekilde söz edilir Asım?dan:

?Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek

İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek? 

Mehmet Akif?in Safahat adlı eseri yedi bölüm olup altıncı bölümün adı Asım?dır. Çanakkale Şehitleri bu bölümde yer almaktadır. Eser dört kişini arasındaki konuşmalar şeklindedir. 1919?da yazılmıştır. Okunacak olursa ülkemizin bugün de çözülemeyen birçok sorununun konuşulup tartışıldığı görülecektir eserin bu bölümünde.Konuşan kişiler şunlardır:

Hocazade: Merhum Hoca Tahir Efendi?nin oğlu ( Mehmet Akif )

Köse İmam: Hoca Tahir Efendi?nin bir öğrencisi

Asım: Köse imamın oğlu

Emin: Mehmet Akif?in oğlu

         Akif?in asıl ideali ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak ruhen ve fizikî olarak güçlü bir nesil yetiştirmekti.

 

Mehmet Akif, idealindeki gençliği Asım?ın Nesli olarak niteliyordu. Asım, Mehmet Akif?in ana hatlarını ayrıntılı olarak çizdiği ideal bir gençlik prototipidir. Vatanını, milletini, değerlerini ve tarihini sevmektedir. Haksızlığa tahammülü yoktur. Haksızlığa karşı susmayan, haykıran ve hatta bileği ile düzeltmeye çalışan bir gençtir Asım. Güçlüdür ve bu gücünü şahsî çıkarları için değil, ülkesi, milleti, toplumun yararları ve geleceği için kullanmaktadır. Kavgacıdır; ama onun kavgası toplumun yararınadır.

 

Âsım toplumsal olayların sürekli içindedir. Kendine ait değer yargılarını en iyi ifade

etmektedir. Tarihe karşı nankörlük edenleri uyarmaktadır:

 

?Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım?

?Boğamazsın ki!

?Hiç olmazsa yanımdan kovarım!

Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle?.

Yumuşak başlı isem, kim demiş uysal koyunum?

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.

Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim.

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.

Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım;

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu?.

İrticaın şu sizin lehçede manası bu mu??

 

Vatanın karış karış işgal edildiği bir dönemde Âkif, geleceğe Âsım?la bakmakta, Âsım?la teselli bulmakta, Âsım?ın iradesi ile ülkenin kurtulacağına inanmaktadır. Çünkü ülkenin geleceği iyi yetişmiş kuşaklarla mümkündür.

?İşin hakikati: Hilkat ne kâr arar, ne zarar;

Bekâ-yı nesle bakar hep, bekâ-yı nesli sorar.

Neden mi? Çünkü hayatın yegâne gayesidir;

O gâye olmasa dünyâ bir âhiret kesilir.?

 

Âsım, bir semboldür. Müslüman Türk gençliğini temsil eder. İnancı tamdır. Ülkesini işgal etmek isteyenlere karşı aklıyla, gücüyle mücadele eder. Kazanır. Bunun en canlı örneği Çanakkale Savaşı?dır.Çanakkale?de yedi düvele karşı mücadele vermiştir, yılmamıştır ve başarmıştır.

?Âsım?ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek;

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.?

 

Âsım, bir bakıma Mehmet Âkif?in kendisidir. Vefakârdır. Sözüne sadıktır. Baytar

mektebinde okurken sınıf arkadaşları ile sözleşirler. Kim önce vefat ederse geride kalan

çocuklarına diğerleri bakacaktır. Sözleşmelerinden yirmi yıl sonra arkadaşı vefat eder geriye iki çocuğu ile hanımı kalır. Âkif?in son derece maddi sıkıntıda olduğu bir dönemde meydana gelen bu olay karşısında verdiği sözü tutar ve arkadaşının ailesine sahip çıkar.

 

Safahat?ın 6. kitabı Âsım, ideallerin zirvelerini yakalamak isteyen gençlerin ana hatları çok iyi belirlenmiş yol haritası gibidir. Âsım?ın neslini yetiştirecek geleceğin anne, baba ve kurumları bu haritayı kullandıkları sürece zirveye tırmanacaklardır.

 

Bitirirken Asım?dan bir bölüm sunmak istiyorum. Okuyacağınız bölümde bir konuşma sırasında Köse İmam gidişatın kötülüğünden söz ederken, Abdülhamit Han?ı kastederek:

?Ah o yıldızdaki Baykuş ölüvermezse eğer,

 Akıbet çok kötü?? demesi üzerine hocasının bir hikaye karşılık vermesini anlatılır:

   
    ?Oğlum, bu temenni neye benzer, bana bak:
Eşeklerin canı yükten yanar, aman derler,
Nedir bu çektiğimiz dert, çifte çifte semer!
Biriyle uğraşırken gelip çatar öbürü;
Gelir ki taş gibi hain, hem eskisinden iri.
Semerci usta geberseydi... değmeyin keyfe!
Evet, gebermelidir inkisar edin herife.
Zavallı usta göçer bir gün akibet, ancak,
Makamı öyle uzun boylu nerede boş kalacak?
Çırak mı, kalfa mı, kim varsa yaslanır köşeye;
Takım biçer durur artık gelen giden eşeğe.
Adam meğer acemiymiş, semerse hayli hüner;
Sırayla baytarı boylar zavallı merkepler.
Bütün o beller, omuzlar çürür çürür oyulur;
Sonunda her birinin sırtı yemyeşil et olur.
'Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.
Nasıl da kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş:
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!'
Nasihatım sana:'herzeyle iştigali bırak!
Adamlığın yolu neredeyse, bul da girmeye bak!
Adam mısın: ebediyyen cihanda hürsün gez;
Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum, gönüllüsün semere
Küfür savurma boyun kestiğin semercilere.?

 

Mehmet Akif?i seviyoruz.

Aziz hatırasını ve eserlerini yaşatmak boynumuzun borcu olmalı.

 

Selam ve dua ile.         H. Halim Kartal              26 Aralık 2009

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.