Nevi şahsına münhasır bir milletiz vesselam.
Hem yönetenleriyle, hem de yönetilenleriyle böyleyiz.
Benim güzel Ülkemin güzel insanları!
Sahi yorulmadınız mı?
Nefes alış verişleriniz sıklaşmadı mı?
Kalbiniz daralmıyor mu?
Ümüğünüze bir şeyler düğümlenmiyor mu?
Terlemiyor musunuz?
Kaşlarınız çatılıp, alın çizgileriniz belirginleşmiyor mu?
Üzülmüyor musunuz?
Sinirlenmiyor musunuz?
Mide krampları geçirmiyor musunuz?
İşinize kendinizi verebiliyor musunuz?
Akşam eve gelince çocuklarınızla hasbıhal edebiliyor musunuz rahatlıkla?
Başınız yastığa koyduğunuzda hemen uyuyabiliyor musunuz?
Çocuklarınızın geleceği hakkında endişelenmiyor musunuz?
?Ne kadar sağlam bir sinir sisteminiz olduğu? konusunda dönüp kendinizle övünmüyor musunuz?
Üzerinde yaşadığımız toprakları bize armağan edenler, aklınıza geldikçe burun direkleriniz sızlamıyor mu?
Aklınıza öbür dünyanın geldiği olmuyor mu hiç?
Daracık bir mezarda, öylece bir başınıza kalacağınız, yazın da, kışın da, artık yanınızda kimselerin bulunmayacağı, en sevdiklerinizin bile sizi orada bırakıp gidecekleri gerçeğiyle, bu dünyada iken hiç yüzleştiğiniz oluyor mu?
Korkmuyor musunuz?
Kul hakkı ne demektir bilir misiniz?
İnsan hakkından haberdar mısınız?
Hayatınızı biraz da bu gerçekler yönlendirmiyor mu?
İftira ve hakaret ne kadar kötü değil mi?
Bu soruları neden mi soruyorum?
Şimdi sıra bu sorulara cevap vermeye geldi.
Ama yine sorularla?
Üzerinde yaşadığımız toprakları bize zehir eden politika ve politikacılar ile hesaplaşmayacak mısınız?
Takım tutar gibi parti tutmaya devam mı edeceksiniz?
Hangi lider sizi peşinden sürükleyebilme kapasitesine sahip? Var mı mevcutların içinde böyle birisi?
Hangi lideri kendinizden daha akıllı buluyorsunuz?
Hangi liderin sizi yönetme kabiliyetinin bulunduğunu düşünüyorsunuz?
Hangi liderin; çok daha doğru, dürüst, sözünün eri, kendi menfaatinden önce sizin menfaatini düşündüğüne inanıyorsunuz?
Hangi liderin kafa yapınıza daha fazla uyduğunu düşünüyorsunuz?
Hangi parti bizi yaşanılan bu kısır döngülerden kurtarabilir?
Şu anki siyasi ortamdan memnun musunuz?
Bütün ideolojilerinizden, yaşadığınız bütün olumlu ve olumsuz anılardan sıyrılıp, bir karar veriniz.
Sabah kavga, öğlen kavga, ikindi kavga, akşam kavga, yatsı kavga, gecenin bir yarısı kavga, tan yeri ağarırken kavga, kuşluk vakti yine kavga?
Pazar kavga, Pazartesi kavga, Salı kavga, Çarşamba kavga, Perşembe kavga, Cuma kavga, Cumartesi yine kavga?
Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık hep kavga.
İlkbahar kavga, Yaz kavga, Sonbahar kavga, Kış kavga?
1960 muhalefet başka, iktidar başka ama kavga, 1970 muhalefet başka, iktidar başka ama kavga, 1980 muhalefet başka, iktidar başka ama kavga, 1990 muhalefet başka, iktidar başka ama kavga, 2000 muhalefet aynı, iktidar aynı ama kavga, 2010 muhalefet aynı iktidar aynı yine kavga.
Divanda kavga, dergâhta kavga, bargâhta kavga, mecliste kavga, meydanda kavga?
Gak denin kavga, guk dedin kavga, selam verdin kavga, sağa baktın kavga, sola baktın yine kavga?
Yağmur yağdı kavga, şimşek çaktı kavga, kaza oldu kavga, kaza olmadı yine kavga.
Grizu patladı kavga, deprem oldu kavga?
İMF geldi kavga, İMF gitti yine kavga?
İsrail Anlaşması oldu kavga, Anadolu Kartal?ı Tatbikatı kavga, ?Van Minüt? yine kavga
ABD Ermeni Yasası?nı kabul etti kavga, etmedi yine kavga?
Açılım açıldı kavga, açılım kapandı kavga?
Ermenistan ile sıfır sorun açılımı kavga, ?defol git be Ermeni? yine kavga
Bıktık biz bu kavgalardan?
Dünyada bizden başka böylesi görülmüş müdür, duyulmuş mudur?
Her an her saat kavga.
Biz şamar oğlanı mıyız?
Bizimle dalga mı geçiliyor?
Ahmak yerine mi konuluyoruz?
Sahi bizi en güzel kim yönetebilir?
Var mı gönlünüzden geçen?
?Yeterin be!? diyecek cesareti yok mu sayıyorsunuz kendinizde?
Bir taraf; ?ben ne yaparsam doğrudur.?
Diğer taraf; ?sen ne yaparsan yanlıştır.?
Ben yoruldum, ben usandım, ben daraldım, ben zindana kapatılmış gibi hissediyorum kendimi. Karabasanlar basıyor beni.
Öcüler, çıyanlar peşimde.
Televizyonu açmaya korkuyorum.
Kendimle oyun oynanıyor gibi hissediyorum. Kendimi kale almıyorlar diye düşünüyorum.
Benim dediklerimin; sinek vızıltısı kadar hükmünün olmadığının düşünüldüğünü, düşünüyorum.
Ben kimim?
Ben milletim, onun bir parçasıyım.
Öyleyse?
Hımmmm!
Gelin bir şey yapalım.
Tertemiz bir iş yapalım.
İlk seçimde ?varlığımızı Türk varlığına armağan edelim.?
Sandığın gücünü dört yılda bir de olsa göstermiş olalım.
Herkes alacağı dersi bir kez daha alsın.
Milleti yok sayıp, televizyonlardan, şah damarları patlayıncaya kadar bağıranlara, millete sadece ve sadece gerginlik, sıkıntı, karamsarlık, olumsuzluk pompalayanlara bilaistisna selam gönderelim.
Hayatımızın her saniyesinde kavga seyredeceğimize; çiçeklerden, böceklerden, bahardan, mis kokulardan, huzurdan, mutluluklardan da payımıza düşen ne varsa, kim verirse, kim vaat ederse isteyelim, alalım.
Milletimi sevince boğacak bir tek bile sözü bulunmayanlara da gereken cevabı vermiş olalım.
Anlatamamış olsam bile; izan, vicdan ve feraset sahibi milletimin ne demek istediğimi anlamış olduğundan adım kadar eminim.
Eyvallah!
