Çinli bir filozof olan ?Konfüçyüs? böyle söylemiş. ?Devletin hazinesi adalettir.? Bu ne demektir? Bu şu demektir. Adalet olmayan bir yerde ne zenginlik, ne huzur, ne de insana ait hasletlerin değeri olur. Ben bu sözden bunu anlıyorum.
?Adalet mülkün temelidir.? M. Kemal Atatürk imzasıyla bizim mahkemelerimizin başköşelerinde de bu veciz söz yaldızlı harflerle yerini almış bulunmaktadır. Hâlbuki bazı kaynaklar ise; ?adalet mülkün temelidir? vecizesinin Atatürk?e değil, adaletin timsali ve İslam?ın ikinci büyük halifesi Hz. Ömer (r.a)?a ait olduğundan bahsetmektedir. Bu konu beni aştığı için bu kadarla yetineceğim.
Tarih 20 Kasım 2009. Sabah saat 07.00. Bir yakınım bir soruşturma nedeniyle gözetim altına alındı. Bugün çıktı yarın çıkacak derken dört günlük polis gözetiminden sonra diğer şüphelilerle birlikte gözetim altı durumu tutukluluk haline çevriliverdi. Olayın takipçisi olan bizlerin beyninden aşağı bir kaynar su dökülüvermişti. Yedi sülalesinde böyle bir durumla hiç karşılaşmamış olan bizler bir anda şok?a girmiştik. Cezaevlerinin soğuk yüzüne o tarihe kadar hiç bu denli yakından şahitlik etmemiştim.
İlk kararın etkisiyle, çaresizlikler içinde oradan oraya koşuştururken ilk anların şokunu yavaş yavaş üzerinden atmaya başlıyor insan. Hele suçsuz olduğuna inanıp da gözünün önünden kayıp giden yakının arkasından seyredivermek çok acı.
Ondan sonraki günler, duygusallıkla birlikte yerini, gerçeklerle yüz yüze bırakıveriyor insanı. Bu defa da ekonomik boyut giriveriyor devreye.. Avukat tutacaksın, içerideki ihtiyaçlarını karşılayacaksın, geride bir eşi, okula giden bir çocuğu, okul öncesi yaşta diğer bir çocuğu için onların geçimini temin edeceksin, evinin kirasını, elektriğinin, suyunun, haberleşme giderlerinin fatura tutarlarını ödeyeceksin? Haftada bir gün görüşmek üzere uzaklardan, yakınlardan gelenleri toplayacak, sabahın 08.00?inden akşamın 17.00?ına kadar geçen süre içerisinde vakit harcayacaksın, bu süre içinde çekilen çile, yenilen fırça, göğüslenen soğuk v.s.
İşinden olmuş bir insan? Zaten asgari ücretle zar zor geçinirken, mesai haricinde gece demeden gündüz demeden günlüğü on liraya rızk temin etmeye çalışan bir insan? Damlayan bu musluk da kesilince bu defa devreye akraba hısım, eş dost kurumları girmek zorunda kalıyorlar. Bir olay yüzünden onlarca aile, yüzlerce insan maddi ve manevi sıkıntılarının göbeğinde buluveriyorlar kendilerini. Bereket versin ki kültürümüz, alışkanlıklarımız, inancımız omuz omuza vermeyi gerektiren özellikler taşıyor.
Geçen akşam bir televizyon programında bir otorite; ?Ülkemizdeki hapishanelerde yatan 100 kişiden 65?inin şüpheli konumunda tutulduğunu? söyledi. Yani hâkim karşısına henüz çıkmamışlar ya da çıkmışlar da ikinci üçüncü ve diğer mahkeme sıralarını bekliyorlar. Ben 50 yaşıma gelinceye kadar, kimileri için hayatın bir parçası olan, Ülkemin bu gerçeklerinden hiç bu kadar derinlemesine bilgi sahibi değilmişim demek ki?.
Benim yakınımla ilgili olarak da; şu durumu dikkatlere sunmak istedim. Çok çarpıcı hususlar bunlar.
20 Kasım 2009 gününden, yani tam 5 aylık süre boyunca ne davasına bakacak mahkeme belli oldu, ne de mahkeme günü? O, orada yatmaya devam ediyor, geride kalan yüzlerce insan da stres, sıkıntı ve çile çekmeye devam ediyor.
Mahkeme dosyası Konya-Adana-Ankara üçgeninde gidip gelmeye devam ediyor. Olayın ne zaman sonuçlanacağı, şüphelilerin ne zaman hâkim huzuruna çıkacakları belirsiz. Sorular sorulmaya devam ediyor ama cevaplar belirsiz.
Bir yanda; anayasa değişiklikleri tartışmaları, yasama, yürütme ve yargı çekişmeleri, birbirlerine karşı yaptıkları ağır suçlamalar, ithamlar? Tartışmalar, tartışmalar, tartışmalar?
Diğer yanda ise ortada dağlar gibi duran gerçekler, sorunlar? Bir ülkenin hapishanelerinde yatan 100 kişiden 65?inin şüpheli halde, geleceğini göremeden, ?suçlu mu, değil mi?? bilemeden yatıyor olması?
Adalet mekanizması ağır işliyorsa, yazımın başlığındaki sözü tekrar okumak ve şöyle derin mi derin bir daha düşünmek gerekiyor.
?Devletin hazinesi adalettir.?
Bu acı gerçekler varken yukarıdaki çekişmeler insanımızı derinden yaralamakta, üzmekte ve sandığı bekler hale gelmektedir. Sonra da çıkan sonuçlar herkesi hayretlere düşürmektedir.
Bu defa da sandıktan çıkan tecelli, dört yıl sonraki diğer seçimlere kadar yeniden tartışılmaya başlamaktadır. ?Yasaları yeni meclis yapsın?, ?yasaları yeni meclis yapsın?, yasaları yeni,,,Yasaları?Meclis, yasa, yeni, v.s.?
Allah içerde yatanlara sabır, metanet versin. Dışarıda olanların çilelerini de çekilir hale getirsin, bir an önce sevdiklerine kavuştursun.
Maalesef duadan başka tutunacak dal yok gibi?
Tayyar YILDIRIM