banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

1908 yılında Ford?un ? T ? model otomobili üretilmeye başlanır. 1925 yılına kadar üretilen bütün ? T ? model arabalar sadece siyah renktedir. Fabrika sahibi Henry FORT, bu model hakkında şöyle der: ? İsteyen istediği renk arabaya sahip olabilecek. Yeter ki istediğiniz renk siyah olsun.? Müşterilerinin: ? Sonuçta siyah renk araba almadan başka seçenek yok ise renk seçme özgürlüğünün ne mantığı var?? şeklindeki eleştirilerini haklı gören Henry FORD, 1925 yılından itibaren  her renkte ve onlarca model araba üretmeye başlar ve bugün itibariyle dünyanın en büyük araba üreten devleri arsına girer. Bunun politika ile ne alakası var denilebilir.

Demokrasi milletin kendi kendini yönetmesidir. Eğer milletin dediği olmuyorsa o zaman milletin üzerinde bir güç var demektir. Milletin seçtiği hükümet, her işinde bu güç odaklarının beğenisini almak zorunda bırakılmak isteniyorsa o zaman oy sandıklarını milletin önüne koymanın, parti kurmanın, seçim yapmanın ne anlamı var?

Normal seçimle tek başına iktidar yüzü görememiş fakat ordu, yargı ve diğer bürokrasideki uzantıları vasıtası ile hep iktidarda kalmış, milletin kutsal değerleri ile dalga geçmiş, dine ve dindarlara diş bilemiş, toplumun makul isteklerinin ( başörtüsü, katsayı gibi ) önüne set çekmiş, hep darbelerden yana olmuş hülasa Ford?un ? T ? modeli gibi siyah kalmayı tercih etmiş, değişememiş ve değişimlere de karşı çıkmış olan bu güç CHP zihniyetidir.

Biz CHP?yi büyüklerimizden böyle duyduk, duyduğumuz gibi de bulduk. Küçüklerimizin de bizden böyle duymalarını istemiyoruz. Ama temennimiz CHP hem kendi değişsin hem de ülkenin, milletin hayrına olan değişimleri desteklesin.

Diğer tarafta demokrasiyi güçlendirmek, halk ile devleti kucaklaştırmak için değişim savaşı veren muhafazakar demokrat bir parti içinde bireysel anlamda parti felsefesi ile örtüşmeyen icraatları görmek seçmeni çok üzüyor. Hep yanlışa oynamış, oyları çantada keklik saymış, kendi bölgesinde kendi partisini zora sokmuş, üstelik kendini de sorumluluktan muaf tutmuş politikacılar, elbette seçmenin gözünden kaçmaz. Bölgesinde bir değer üretmek, bir iz bırakmak, birleştirmek, barıştırmak, safları daha da sıklaştırmak yerine ? kırk türlü uyduruk sebep bulup- kendi partililerine bile hakaret eden,aşağılayan, ayrıştıran, tehditler savuran en sonunda dağıtan ve buna rağmen illa da siyaset meydanında kalmak isteyen politikacılara halk sonuna kadar kredi vermez ki.

Yol yürümesini bilmez halde olanlar başkalarının yoldan çıkmalarına sebep olmamalı. Dava arkadaşlarına yolları dar etmemeli. Vebal, hak , hukuk gibi kavramları dikkate alıp ya yol kurallarına uymalı ya da yürümek isteyenlere yol vermek için yoldan çekilmeli.

Bir siyasetçi iyi niyetli eleştirileri hakaret olarak algılarsa, kendisinin vazgeçilmez olduğu duygusuna kapılırsa, herkesin kendi emrine amade kılınmasını isterse, ? Ben ne dersem o olur.? diyorsa onun düşüşü başlamış demektir. Böyle politikacılara II. Bayezit Han?ın şu beytini hatırlatalım:

                    ? Kendi kendine ettiğin adem,

                       Bir araya gelse edemez alem.?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.