Şarkıların şiirlerin etkisine girdiğimiz bir mevsimi yaşıyoruz.
Sabahın köründe haberlere bakayım derken TRT kanallarından birinde yayımlanan sanat müziğimizin o çok sevilen şarklılarıyla karşılaşıyorum:
?Leylak takıvermiş de saçının tellerine hey!?
?Menekşe kokulu yarim
Kime arzedeyim halim
?Yârim gül damlası damlası.?
?
Pırıl pırıl bir nisan sabahı dışarıdaki manzarayla bütünleşince etki alanı genişleyen şarkılar, zihnimi bahar şiirlerine götürüyor. İşte bu etkiyle şairlerimizin bahar şiirleri ararken Şiir Akademisi adlı bir site çıkıyor karşıma. Birbirinden güzel şiirler buluyorum. Bu şiirlerin çoğunda doğadaki büyük değişimin şairlerin yüreklerinde meydana getirdiği med-cezirleri görüyoruz. Öyle ki Karacaoğlan bu durumu ?yas ile sevincin yıkışması? diye ifade ediyor. Ortak tema genellikle yaşama sevinci ve şairleri kanatlandırıp uçuran bu duygu okuyucuya da sirayet ediyor ister istemez.
Bu yazının konusu böyle ortaya çıktı ve bu etkiyle bahar şiirlerinden bir demet hazırlayıp sunmak istedim.
Tabiat, üzerinde barındırdığı insanlara her an bir şeyler söyler. Özellikle de ilkbaharlarda. Hissederiz de anlatamayız ya kimi zaman. Şimdi ufuklarımızı çepe çevre kaplayan dumanlı dağlar, ?ovanın yeşili göğün mavisi? kırlar bayırlar boyu öbek öbek gelin duvakları, hercai menekşelerdeki coşku, laleler, neredeyse sarhoş ediyor insanı. Orhan Veli?yi deli eden güzellikler karşısında duygulanmamak mümkün mü?
Karacaoğlan Çukurova?ya baharın gelişini bakın nasıl anlatır:
?Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar?
Edebiyatımızın zannedersiniz ki ölünden başka hiçbir şey düşünmeyen şairidir Cahit Sıtkı. Bahar Sarhoşluğu adlı şirinde söylediklerine şaşırırsınız:
?İki sevgilinin gülüşüne benzer
Bir nisan havası değil mi esen
Zincirlere, kelepçelere inat
Kanatlarımı açmak zamanıdır
Allahaısmarladık kaldırımlar
Giyenler düşünsün dar elbiseyi
Ölçülü sözü, hesaplı adımı
Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan
Saltanat sürer gibi uçuyorum
Erik ağacı gelin olduğu gün
Ataol Behramoğlu, ilkbahar adlı şiirinde her türlü kirden ve çirkinliklerden bir çeşit yıkanıp arınma duygusu içindedir adeta:
?Yüzümü bulutlara kaldırıp
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgârla ilkbaharla
?
Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgâr olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden?
Baharın herkeste aynı duyguları uyandırmaz elbet. İçinde bulunulan ortam ve şartlar, manzaraya hangi açılardan bakıldığı belirleyici oluyor anlatılanlara. Dertliyse adam gelen bahar değil bayram olsa ne yazar!
Demet Duyuler Doğan, Bahar Saçlı Çocuk adlı şiiri, ?Tek çiçekle bahar gelmez? atasözünü düşündüren cinsten. Bu şiirden bir bölümle bitiriyorum.
?Tükenmiş umutlarla
Kaybolmuşluklar zamanındayım
Karanlık bir mağarada
Suskun mor ve ıslak
Sen
Bakışları aşk parıltılı
Dili tatlı
Varlığı hayatın anlamı
Sevimli çocuk
Gel
Gel de dokun sıcacık ellerinle
Torosların ak boynuna
Erisin bende de yalnız karlar
Yeşillensin göğsü yamaçların
Maviş köpüklerle coşsun Seyhan?
?Yaşamak sevmek kadar gönülden?
Her şey gönlünüzün dilediğince olsun