Hoşgörü şahsımıza yapılan kusurları görmezden gelmek, hataları affetmek demektir. Hoşgörü seçkin insanların işidir. Peygamberimiz S.A.V. kendi nefsi için hiçbir zaman öfkeye kapılmadı, intikam almadı. Hz. Peygamberimiz, güvenilirliği ve hoşgörülülüğü sayesinde birkaç yılda iki milyon km² toprağa İslam dinini ulaştırtırdı.
Hz. Peygamberimizin S.A.V. manevi ikliminde yetişen önder insanlar da hoşgörünün, barışın, merhametin sembolü oldular. Manevi önderlerimizden Hz. Mevlana?nın hoşgörü kanatlarını açıp herkese emniyet ve ümit aşılayan: ? Gel, ne olursan yine gel.? diye başlayan o ünlü sözünü söylediği zaman kendisine ağır sözler, hakaretler edilmişti. Yine bir gün bir saygısız adam: ? Sen inançsızlara bile kucak açıyorsun. Onlarla bir araya geliyorsun, günah işleyenlere bile ?Gel!? diyorsun. Böyle yapmakla dinin izzetine dokunuyor, İslam?ın onurunu iki paralık ediyorsun.? sözlerini içeren bir mektup göndermiş. Mevlana mektubu açıp okumuş, tebessüm etmiş. Kâğıdın arka tarafını çevirmiş ve şu cümleyi yazıp geri göndermiş:
? Sen de gel, sana da bağrımı açıyorum.?
Bugün Ahmet ÖZHAN?ın musikisi eşliğinde semazenlerin dönüş şekline takılıp kaldığımız Mevlana?nın mesajının özü esasen hoşgörü ve sevgi idi.
Gülerken düşündüren hocamızın, kibir ve bencilliği ters yüz eden bir fıkrasını hatırlayalım.
Adamın biri:
- Hocam, senin evliya olduğun söylenir. Aslı var mıdır? Diye sorar. Hocanın böyle bir iddiası falan yok. Ancak sorana bir ders verme niyetindedir. Hoca:
- Öyle olmalı, der. Çevredekiler de:
- Madem evliyasın bir keramet göster, derler. Hoca:
- Ey ağaç, yanıma gel, der. Fakat ağaç gelmez. Halk:
- Ne oldu hoca, ağacı getiremedin mi? Derler. Hoca ağaca doğru yürür ve şöyle der:
- Bizde kibir, gurur yoktur. O bize gelmez ise biz ona gideriz.
Büyük mutasavvıf Edebâli?nin Osman Gazi?ye nasihati de şöyle:
? Öfke ateş, öfke şeytandır oğul. İnsan dağları yarar, devirir; fakat öfkesine hâkim olamaz. İyiliğe iyilik her kişinin kârı, iyiliğe kötülük şer kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı.?
Bizim tarihimiz seçkin ve er kişilerle dolu. Onlar sahip oldukları güzellikleri çevresiyle paylaşmış, hayata güzel bakmış, güzellikler içinde bir ömür sürmeyi gaye edinmiş, güzelliklerin çoğalması ve daha geniş alanlara yayılması için uğraşmış, bize de güzel ve zengin bir medeniyet mirası bırakıp gitmişler. Onların mirası: Kur?an, sünnet, mesneviler, menkıbeler, fıkralar, mektuplar v.s.
Dünyanın gidişatının içimizi kararttığı şu zamanda mirasımıza sahip çıkalım, ilgi duyalım, onları okuyalım. Okuyalım ki ağzımız tatlansın, gönlümüz, ruhumuz şenlensin.
Behcet TOPCU