banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Yirmi birinci yüz yıldayız, ilişkiler modern ötesi artık, yani postmodern.

           Şimdilerde şiirde, hikâyede, romanda olduğu gibi sanatın türlü dallarında da post modern denemeler var.

           Hatta darbelerin bile postmoderni çıkalı çok oldu.

           Değişiyoruz, değiştikçe güçleniyoruz; çünkü bu değişime hız kazandıran güç kaynaklarımız değişiyor. Tam da şairin dediği biçim:

 

       ?Ne söylüyor bu adam?
        Yaşama gücü mü diyor?
        Yaşama gücü de ne?
        Beygir gücü bizimki.?

                                        İlhan DEMİRARSLAN

 

        Postmodern çağda yakınmak olmaz; çünkü kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. Para en büyük güç. Aşklar desen hormonlu. Öyle romantik öykülere takılacak kadar vaktimiz yok ve de olamaz. İş mi yani bizim Yeşilçam yapımı kimi filmlerimizdekine benzer boynu bükük öykülere takılıp kalmak? Yakınmak acizlerin işi. Aşağıdaki mısralardaki gibi mesela:

 

 

              YAKINMA

Güneşin altında bir şemsiyelik
Gölgeye hakkı vardı.
Günde ağız tadıyla iki öğün yemek,
Basit bir kahvaltı
Ve bir paket Bafra içmek...

Şöyle bir yağmurdan sonra
Toprak kokusunu içine çekmek
Ve kafa dengi bir arkadaş bulursa
Kırk yılda bir eğlenmek,
Hele sevmek,
Hele sevmek ve sevilmek...

Geç anladı güneşten payının terlemek,
Yağmurdan ıslanmak,
Sevmekten, sevilmekten yana boş emek
Ve mevsimlerden üşümek olduğunu.
Geç anladı bu türlü yaşamanın
Akıntıya kürek çekmek olduğunu.

                                            Ahmet ALTINTÜMSEK

 

            Ahmet Altıntümsek, Orhan Veli?nin Kitabe-i Seng-i Mezar adlı şiirinde anlattığı ?Nasırdan çektiği kadar hiçbir şeyden çekmeyen? Süleyman Efendi?nin hikâyesi gibi bir hikâye anlatmış. Anlatmış da artık bunlara, birilerinin derdiyle dertlenip sonra gördükleri ve yaşadıkları karşısında şaşırıp da ne demeli ?Bilmem Ki? havalarına girmeye post modern çağda yer olabilir mi? Olmaz; çünkü ben de zaten bu moral bozucu can sıkıcı şiirlere ?tozlu raflardan? adlı bir antolojide rastladım. ?Bilmem Ki? adlı şu şiire bakın

mesela. Duygusallığın bu kadarı da fazla değil mi?.

 

 

BİLMEM Kİ

Güz kaplar içimi
Baharın
Susuzum
Gürül gürül sağnaklarda
Düğünlerde dul
Dam altında öksüzüm
Hülyasızcasına bahtsız
Ne demeli ne demeli
Bilmem ki
Ben mi şenliksiz
Dünya mı densiz.

                      Mediha Çınar TURGAY

 

 

              Şimdi rağbet güzel ile zengine. ?Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar/ Şöyle garip bencileyin? mısralarıyla anlatıldığı gibi garibi kim netsin,  Şair bilmese söyler mi? İşte B. İmece?nin dizeleri:

 

?Yolun bizim kazaya uğrarsa
Selam söyle soranlara.
Sormazlarsa,
Zengin oldu dersin
O zaman anamı da
Sorarlar babamı da.?

                                Basri İMECE

 

               Bu çağda yükseklerde bir yer tutanlar hariç, memlekette hayat hikâyesi Salah Birsel?in Çark-ı Felek şiirinde anlattığı gibi olanlar büyük bir yekûn teşkil eder. 

 

Çark-ı Felek

Neler oldu neler
Ne dolaplar döndü
Talebe oldum
Memur oldum
Aşık oldum
Kazık attım
Kazık yedim
Asker oldum piyade
                              Salah BİRSEL

 

               E. Isınsu Zorlutuna, hayatın türlü cilveleri olduğunu, garipsenecek bir şey olmadığını belirterek?Boş Ver? diyor.  Boş vermek? Bu da bir yaşam felsefesi nihayet. Biz de kimi zaman bir şeylere ?boş ver? diyoruz da yapabiliyor muyuz peki?

 

              Boş Ver

Garipseme öyle
Kocaman,
Kocaman,
Açıp gözlerini,
Hayat derler buna.
Ya çekersin,
Ya çektirirsin,
Bu bir kadehtir;
Bazen dolu,
Bazen boş...
Aldırma,
Yaşayıver,
Bitsin !
                E. Işınsu ZORLUTUNA

 

            İnsan bir muamma. Onu anlamak o kadar kolay değil. Şair İsmet Kür de İnsanoğlunun bu hercai, bu hiçbir şeyle tatmin olmayan yahut doyumsuz yanını dile getiriyor gibidir biraz da bu yazıda anlatılanlara şimdilik son nokta koyuyor demeyi hak ettiğini düşündüğüm şu şiirinde:

 

                       İnsanlar

         I
"Ölenle ölünmez ki..."
Yaşayanla yaşanır mı sanki !..
Her insan
Ayrı bir dünya,
Kendi boşluğunda
Döner de döner...
         II
"Sen"le "ben" arası
Bir adımlık yol
"Ben"le "ben" arası dağlar, denizler
Aşsan aşılmaz, kaçsan kaçılmaz...
        III
Rüzgârda yaprak
Denizde damla
Kartal kanadında tüy...
Ne yaprakta karşı koyma hevesi
Ne damlada dalga olmak ihtirası
Tüy tüylüğünün farkında...
Gel gör ki insanoğlu
Dev rüyalarında...          İsmet KÜR

 

       Şu şair milleti bir garip. Garip ama devir ne kadar değişirse değişsin insanın hiç değişmeyen ortak taraflarını görüp hepimizi kendilerine hayran edecek biçimde anlatmaları da bir gerçek. Buldukları ortak paydalar sağduyunun ta kendisi bana göre. Zaman zaman bu ortak sese kulak vermeli derim.

  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.