banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Genç nesiller darbecilerin analarını nasıl ağlattığını bilemeyebilirler. O günleri görenler, bildiklerini anlatmalı.

            1961 yılıydı. Köye (Konya?nın Seydişehir ilçesine bağlı Kavak köyü) biri gazete getirmiş ve rahmetli Adnan Menderes?in asıldığını gösteren resmi herkese göstermiş. Ben 9 yaşında bir çocuğum. Günlük siyaseti takip etme şansım yok. O akşam bizim mahallenin kadınları rahmetli halamlarda toplandılar. Annemle birlikte halamlara ben de gittim. O akşam kadınların geç vakte kadar ağladıklarını hatırlarım.

            Darbeciler, milletin seçtiği başbakanı ve bakanları astılar, milletvekillerini Yassıada?ya tıktılar, ülkeyi ve anaları ağlattılar.

                                   ***

            12 Mart 1971 darbesi yapıldığında lise son sınıf öğrencisiydim. Lisedeki öğretmenlerimize ?Allah? dedirtmek çok zordu. Bir defasında biyoloji öğretmeni karaciğerin görevlerini anlattı. Vücuttaki şeker oranını dengelemesinden kandaki zehirli maddeleri etkisiz hâle getirmesine kadar?10 görevi tahtaya yazdı, defterlere not ettik.

            ?Öğretmenim karaciğerin aklı var mı? Bunları yapmak için eğitim almış mı??diye sormuştum.

            Öğretmenin rengi değişti. Sınıfı süzdü. Bana bir süre baktı. Beni tesadüf mavalları ile ikna edemeyeceğini bilirdi. Yaratılış-evrim konularında sık sık tartışırdık. Bu sefer:

            ?Ali, haydi bu sefer Allah diyelim.? deyivermişti.

            O yıllarda Allah bilgisi edinmek, tabiatın yaratıcı olmadığını Tabiat Risalesi okuyarak öğrenmek için bir grup arkadaşla Nur dersanelerine giderdik. 1971 darbesinden sonra ülkede atmosfer değişti. Kur?an tefsiri Risale-i Nurları okuyanlar, ?ayin? yaptıkları gerekçesiyle tutuklanarak hapse atılmaya başladılar. İmanı kuvvetlendiren eserleri okumakla hapis arasında bir tercih yapmak zorunda kaldık. Pantolonun altına pijama giyerek derse gitmeye başladık. Tutuklanırsak hapishanede pijama ihtiyacımız olmasın diye?

            Darbeciler kitap okumayı yasakladı, kitap okuyanları ?ayin? mavalları ile hapse tıktı.

            1972 yılında Edebiyat Fakültesi öğrencisiydim. Birkaç arkadaşla kiraladığımız Karagümrük?teki Filiz Apartmanına gece yarısı polisler geldi. Okuduğumuz Sözler, Şualar, Lem?alar adlı eserleri alıp götürdüler. Evimize ayakkabıyla girdiler, arama ve tutanak düzenleme sırasında bir sürü sigara içtiler. Biz sigara içmez ve sigara içenlerden hoşlanmazdık. Darbe dönemlerinde polis, Risale-i Nur okuyan üniversite öğrencilerini yıldırma operasyonları yapıyordu. Bize de yapılan yıldırma operasyonundan başkası değildi. Alınıp götürülen kitapları, Av. Bekir Berk?in müdafaaları sayesinde mahkeme kararıyla çok sonra kurtarabildik.

            Bir eğitimci ve edebiyatçı olarak 34 sene öğrencilerime okuma aşkı vermeye çalıştım. Darbeciler kitap okuyanları tutuklattı, sorgulattı, hapse attı. Millet olarak az okuyoruz, diye şikâyet ediyoruz. Darbeciler okumayı suç sayıyordu. Millet nasıl okusun?

                                   ***

            12 Eylül 1980?de Çanakkale Eğitim Enstitüsü?nde öğretmen ve müdür yardımcısı idim. Yeni evlenmiştim. Darbeden beş ay sonra bir kış günü, poyraz eserken ve küfür küfür kar yağarken tayinim çıktı. Sivas?a sürgün edildim. Maaşım 10 lira idi, kamyoncu eşyaları taşımak için 20 lira istedi. Altı aylık hamile eşimi İstanbul?a kayınpederin evine bıraktım. Sivas?a öğretmenlik yapmaya gittim. O zamanlar icranın her tayinini durduran bölge idare mahkemeleri yoktu, mahkemeler emir komuta zinciri altında çalışırdı.

            12 Eylül Darbesi öncesi sağ-sol kavgasının nasıl körüklendiğini, Alevî-Sünnî kavgalarının nasıl körüklendiğini, 5.000 gencin nasıl darbe zemini hazırlamaya kurban edildiğini anlamak isteyenlere Kader Kapımı Çaldı romanımı tavsiye ederim. 5.000 gencin anası yıllarca yas tuttu.

            28 Şubat 1997 sürecinde başörtüsü sürek evi başlatıldı. İmam-hatipler, Kur?an kursları, dindar insanların açtığı yurtlar jandarma postalları altında kaldı. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağının meydana getirdiği dramı HANÇER SAPLI YÜREĞİMDE, imam-hatip liselerindeki başörtüsü yasağının yol açtığı vahşeti ÇIĞLIK romanımda anlattım. Okumanızı tavsiye ederim.

Darbeci generaller Çevik Bir, İsmail Hakkı Karadayı, Güven Erkaya, Çetin Doğan, Vural Bayazıt 27 Mayıs?ta genç birer teğmen idiler. 27 Mayısçı darbecilerden darbe Anayas?yı çiğnemeyi ve anaları ağlatmayı öğrendiler ve nice anneyi ağlattı, okumanızı tavsiye ederim. (*)

            Son referandum tartışmaları şu gerçeği ortaya koydu: PKK, DHKP-C, Dev-Sol her türlü sol ve sağ terör örgütü Ergenekon Çetesinin kontrolünde. MHP, CHP ile BDP ve Öcalan?ın nasıl aynı çizgide buluştuğunu görerek bu partilerin yönetim kadrosunun da Ergenekon kontrolünde olduğunu da gördük. CIA ve Pentagon patentli, MOSSAD destekli ?derin çete?nin daha fazla cinayet işleme gücünü kaybetmesi ve ülkemizin demokratikleşmesi, dindar insanların sürek avına tabi tutulmaması için referanduma ?evet? diyeceğim.

            Okuyucularımın bayramını tebrik eder, bayramın hayır ve huzura vesile olmasını Rabbimizden niyaz ederim.

Not: Nesil yayınları arasında çıkan Kader Kapımı Çaldı, Hançer Saplı Yüreğimde, Çığlık darbecilerin zulümlerini anlatır. İtiraf Ediyorum, İntikam, Cehennem Vadisi, Ergenekon?un Şifreleri ?derin çete?yi deşifre etmek için yazdığım romanlar. Ömrüm bu zalimleri deşifre etmek ve zulümlerine direnmekle geçti. Romanları okuyucularıma tavsiye ederim. Kitapçılardan veya 0212 444 24 14 numaralı Moral-Kitap hattından temin edebilirsiniz.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.