banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Amerika?nın Arizona Üniversitesi anestezi ve bilinç araştırmaları uzmanı Prof. Stuart Hameroff yukarıda anılan konu üzerine sorulan sorulara derin ve düşündürücü cevaplar veriyor. Ünlü araştırmacı, Enlighten Next dergisine verdiği röportajda bilinç konusunu ve mikrotübül denilen ve hücrelerdeki bilgi arşivini sağlayan ince iplikçikleri ele alıyor ve insanı hayrete düşüren bilgiler veriyor.

Prof. Hameroff şöyle diyor:
            ?Üniversitede tıp okurken beyinde bilincin nasıl meydana geldiğini merak etmeye başladım. Bu sırrı çözmek için psikiyatri, nöroloji veya beyin cerrahisi alanında ihtisas yapmak istiyordum. 

Bir gün kanser araştırmaları üzerine bir laboratuarda çalışırken mikroskopla hücredeki DNA kromozomlarının mükemmel ve eşit bölünmelerini seyrettim.

Hücre uçlarında sentriyol olarak da nitelen, incecik ve minicik iplikçikler bulunuyor. Tıp dilinde bunlara mikrotübül adı verilir. Mikrotübüller, kromozomları zarif bir hareketle tam ortasından harika bir şekilde bölüyor.  Eğer bölünme eşit olmazsa kanser hücreleri ortaya çıkar. 

Aklıma düştü:

Bu küçük molekül makineleri, ne yapmaları gerektiğini nereden öğreniyorlar?

Kendi kendime sordum:

?Mikrotübüller nasıl organize oluyor ve nasıl yönetiliyor? Burada nasıl bir zekâ rol oynuyor? Eğer zekâ yoksa bu bilinçli hareket nasıl meydana geliyor??

1970?li yıllarda mikrotübüllerin her hücrede bulunduğu keşfedilmiş ve özellikle nöronlarda bolca bulunduğu anlaşılmıştı. Beyin hücreleri mikrotübüllerle dolu.

Mikrotübüller, bir çeşit zekâ veya bilinç kaynağı olarak görünüyorlar. Beyindeki bilinç bir şekilde mikrotübüllerle ilgili?

Nöroloji ihtisası yapmaya karar vermişken anestezi bölümü şefinin tavsiyesiyle anastezi alanında ihtisas yapmaya yöneldim. Bölüm şefine göre bilinçli olma hâlinin nasıl ortaya çıktığını anlamak istiyorsam anestezi alanında ihtisas yapmalıydım.

O zaman anestezi gazlarının etkisiyle mikrotübüllerin parçalandığı ve özelliğini yitirdiği sanılıyordu. Şans eseri bunun doğru olmadığı sonraki yıllarda ortaya çıktı.

 

HARİKA BİLİNCE SAHİP MİKROTÜBÜLLER

 

Tom Huston: Tam olarak Mikrotübül nedir?

              Prof. Hameroff: Mikrotübül, birçok molekülün meydana getirdiği silindir biçimindeki protein sistemidir. Bir hücrede 100 milyon mikrotübül vardır, her mikrotübül, yer fıstığı yapısındaki protein moleküllerinden oluşur, bu moleküller birlikte eğilip bükülebilir. Tübül proteinleri harika şıklıktadır, delikli silindir biçiminde sekiz köşeli hücre duvarlarını örerler, hücre bölünmesinde rol oynarlar. Hücre yapısını sağlamlaştırır, besin giriş çıkışlarını sağlarlar. Bu silindir şekli, bütün hayvanî hücrelerde bulunan kemik yapısına benzer hücre iskeleti oluşturur.  Sürekli hareket hâlindedirler ve devamlı yeni şekiller alırlar. Böylece hücredeki günlük büyümeyi, gelişim ve hareketleri sağlarlar ve sinaptik bağlantıların sevk ve idaresinden sorumludurlar ki bu, çok önemli bir şey.

Bir hücre ne kadar asimetrik bir yapıya sahipse o kadar fazla yapısal inşaya ihtiyaç gösterir. Uzun kollu axonlar ve dendritler bir yığın mikrotübüle ihtiyaç duyarlar.  Her hücrede yaklaşık 100 milyon mikrotübül protein bileşimini görürsünüz. Hatta gerçekte nöronların mikrotübüller tarafından yapıldığı söylenebilir.

 

HÜCREDEKİ MOLEKÜL BÜYÜKLÜĞÜNDE BİLGİSAYAR

 

Tom Huston: Enterasan. Çoğunlukla insanlar bilincin beyin hücrelerinin bir aktivitesi olduğunu ve nöronlardan kaynaklandığını düşünür fakat siz ?nöron hücreleri içindeki bu minicik özel yapının, bilincin temel fizikî yapısını teşkil ettiğini? söylüyorsunuz.

-Evet, doğru olan bu. Bunun yanı sıra bana bu kanaati veren birkaç önemli hususu daha eklemeliyim.

Birincisi; terliksi hücresini incelemiştim. Bu hayvan tek hücreden ibaret ve nörona sahip değil. Etrafta yüzer, besin bulur, engellerden sakınır ve düşmanlardan kendini korur, bir eş bulur, çiftleşir ve öğrenme yeteneğine sahiptir. 

Bütün bu hareketler onun belli bir zekâya sahip olduğu gösterir. Mutlak bir bilince sahip değilse de duyma fonksiyonlarına sahip, davranışlarını kontrol edebiliyor. Nörona sahip olmamasına rağmen mikrotübüle ve bir çeşit zekâya sahip.

Buradan hareketle terliksinin mikrotübül kullanarak iletişimini ve davranışlarını organize ettiği düşüncesine vardım.

İkincisi; mikrotübül üzerine araştırma yatığım günlerde bilgisayarı da keşfetmiş ve araştırmaya başlamıştım. Onda da açma, kapama, ağa bağlanma, hesap ve kumanda işlerini gerçekleştirmeye yarayan matrisler var. Mikrotübülü yakından incelediğimde ve karmaşık protein ağlarını gördüğümde açma, kapama, bir tarafa yönelme, bir tarafı kapanma işlemleri yapıldığını gördüm ve şunu düşündüm:

Mikrotübül, hücre içinde bir bilgi sistemine sahip ve molekül büyülüğünde bir bilgisayar gibi çalışıyor. Bir bina düşünün, duvarları var, iç yapısı bulunuyor ve tabi ki kablolar ve iletişim ağları mevcut. Mikrotübülde her ikisi iç içe bulunuyor. Sadece hücrenin bölümlerini oluşturan temel yapı taşları ve onları harekete geçiren enerji değil, bilgisayar gibi hizmet veren zekâ ve bilinç de birlikte?

Tom Huston: Gerçekten hücrede birçok insanın düşündüğünden çok daha fazla aktivite olduğunu tespit ettiniz, hatta beyinde bilinçli aktiviteler keşfettiniz. Öyle mi?

Prof. Stuart Hameroff:  Evet, eğer insan beynini anlamak istiyorsak beynin sadece 100 milyar aptal hücreden meydana geldiğini düşünemeyiz. Bu hücreler beraber çalışıyor, zekâ ve bilinç eseri bir çalışma ortaya koyuyor. Her nöronun inanılmayacak ölçüde karmaşık ve kompleks. Bu gerçeği kabul etmeliyiz. Hücrede bizzat ?bilinç? olduğu kabul edilmese bile ?bir çeşit zekâ veya bir çeşit bilinç eseri eylemler cereyan ettiği? bilinmeli. Devam edecek?

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.