Amerika?nın Arizona Üniversitesi anestezi ve bilinç araştırmaları uzmanı Prof. Stuart Hameroff yukarıda anılan konu
üzerine sorulan sorulara derin ve düşündürücü cevaplar veriyor. Ünlü
araştırmacı, Enlighten Next
dergisine verdiği röportajda bilinç konusunu ve mikrotübül denilen ve hücrelerdeki
bilgi arşivini sağlayan ince iplikçikleri ele alıyor ve insanı hayrete
düşüren bilgiler veriyor.
Prof. Hameroff şöyle diyor:
?Üniversitede tıp okurken
beyinde bilincin nasıl meydana geldiğini merak etmeye başladım. Bu sırrı çözmek
için psikiyatri, nöroloji veya beyin cerrahisi alanında ihtisas yapmak
istiyordum.
Bir gün kanser araştırmaları üzerine bir
laboratuarda çalışırken mikroskopla hücredeki DNA kromozomlarının mükemmel ve
eşit bölünmelerini seyrettim.
Hücre uçlarında sentriyol olarak da nitelen, incecik
ve minicik iplikçikler bulunuyor. Tıp dilinde bunlara mikrotübül adı verilir. Mikrotübüller, kromozomları zarif bir
hareketle tam ortasından harika bir şekilde bölüyor. Eğer bölünme eşit olmazsa kanser hücreleri
ortaya çıkar.
Aklıma düştü:
Bu küçük molekül makineleri, ne
yapmaları gerektiğini nereden öğreniyorlar?
Kendi kendime sordum:
?Mikrotübüller nasıl organize oluyor ve
nasıl yönetiliyor? Burada nasıl bir zekâ rol oynuyor? Eğer zekâ yoksa bu
bilinçli hareket nasıl meydana geliyor??
1970?li yıllarda mikrotübüllerin her
hücrede bulunduğu keşfedilmiş ve özellikle nöronlarda bolca bulunduğu
anlaşılmıştı. Beyin hücreleri mikrotübüllerle dolu.
Mikrotübüller,
bir çeşit zekâ veya bilinç kaynağı olarak görünüyorlar. Beyindeki bilinç bir
şekilde mikrotübüllerle ilgili?
Nöroloji ihtisası yapmaya karar
vermişken anestezi bölümü şefinin tavsiyesiyle anastezi alanında ihtisas
yapmaya yöneldim. Bölüm şefine göre bilinçli olma hâlinin nasıl ortaya
çıktığını anlamak istiyorsam anestezi alanında ihtisas yapmalıydım.
O zaman anestezi gazlarının etkisiyle
mikrotübüllerin parçalandığı ve özelliğini yitirdiği sanılıyordu. Şans eseri
bunun doğru olmadığı sonraki yıllarda ortaya çıktı.
HARİKA
BİLİNCE SAHİP MİKROTÜBÜLLER
Tom
Huston: Tam olarak Mikrotübül nedir?
Prof.
Hameroff: Mikrotübül, birçok molekülün meydana getirdiği silindir biçimindeki
protein sistemidir. Bir hücrede 100 milyon mikrotübül vardır, her mikrotübül,
yer fıstığı yapısındaki protein moleküllerinden oluşur, bu moleküller birlikte
eğilip bükülebilir. Tübül proteinleri harika şıklıktadır, delikli silindir
biçiminde sekiz köşeli hücre duvarlarını örerler, hücre bölünmesinde rol
oynarlar. Hücre yapısını sağlamlaştırır, besin giriş çıkışlarını sağlarlar. Bu
silindir şekli, bütün hayvanî hücrelerde bulunan kemik yapısına benzer hücre
iskeleti oluşturur. Sürekli hareket
hâlindedirler ve devamlı yeni şekiller alırlar. Böylece hücredeki günlük
büyümeyi, gelişim ve hareketleri sağlarlar ve sinaptik bağlantıların sevk ve idaresinden
sorumludurlar ki bu, çok önemli bir şey.
Bir hücre ne
kadar asimetrik bir yapıya sahipse o kadar fazla yapısal inşaya ihtiyaç
gösterir. Uzun kollu axonlar ve dendritler bir yığın mikrotübüle ihtiyaç
duyarlar. Her hücrede yaklaşık 100
milyon mikrotübül protein bileşimini görürsünüz. Hatta gerçekte nöronların
mikrotübüller tarafından yapıldığı söylenebilir.
HÜCREDEKİ MOLEKÜL BÜYÜKLÜĞÜNDE BİLGİSAYAR
Tom Huston: Enterasan. Çoğunlukla insanlar bilincin
beyin hücrelerinin bir aktivitesi olduğunu ve nöronlardan kaynaklandığını
düşünür fakat siz ?nöron hücreleri
içindeki bu minicik özel yapının, bilincin temel fizikî yapısını teşkil
ettiğini? söylüyorsunuz.
-Evet, doğru
olan bu. Bunun yanı sıra bana bu kanaati veren birkaç önemli hususu daha
eklemeliyim.
Birincisi;
terliksi hücresini incelemiştim. Bu hayvan tek hücreden ibaret ve nörona sahip
değil. Etrafta yüzer, besin bulur, engellerden sakınır ve düşmanlardan kendini
korur, bir eş bulur, çiftleşir ve öğrenme yeteneğine sahiptir.
Bütün bu hareketler onun belli bir zekâya sahip olduğu gösterir. Mutlak
bir bilince sahip değilse de duyma fonksiyonlarına sahip, davranışlarını
kontrol edebiliyor. Nörona sahip olmamasına rağmen mikrotübüle ve bir çeşit
zekâya sahip.
Buradan
hareketle terliksinin mikrotübül kullanarak
iletişimini ve davranışlarını organize ettiği düşüncesine vardım.
İkincisi;
mikrotübül üzerine araştırma yatığım günlerde bilgisayarı da keşfetmiş ve
araştırmaya başlamıştım. Onda da açma, kapama, ağa bağlanma, hesap ve kumanda
işlerini gerçekleştirmeye yarayan matrisler var. Mikrotübülü yakından
incelediğimde ve karmaşık protein ağlarını gördüğümde açma, kapama, bir tarafa
yönelme, bir tarafı kapanma işlemleri yapıldığını gördüm ve şunu düşündüm:
Mikrotübül, hücre içinde bir bilgi sistemine sahip
ve molekül büyülüğünde bir bilgisayar gibi çalışıyor. Bir bina
düşünün, duvarları var, iç yapısı bulunuyor ve tabi ki kablolar ve iletişim
ağları mevcut. Mikrotübülde her ikisi iç içe bulunuyor. Sadece hücrenin
bölümlerini oluşturan temel yapı taşları ve onları harekete geçiren enerji
değil, bilgisayar gibi hizmet veren zekâ ve bilinç de birlikte?
Tom Huston: Gerçekten hücrede birçok insanın
düşündüğünden çok daha fazla aktivite olduğunu tespit ettiniz, hatta beyinde
bilinçli aktiviteler keşfettiniz. Öyle mi?
Prof. Stuart
Hameroff: Evet, eğer insan beynini
anlamak istiyorsak beynin sadece 100 milyar aptal hücreden meydana geldiğini
düşünemeyiz. Bu hücreler beraber çalışıyor, zekâ ve bilinç eseri bir çalışma
ortaya koyuyor. Her nöronun inanılmayacak ölçüde karmaşık ve kompleks. Bu
gerçeği kabul etmeliyiz. Hücrede bizzat ?bilinç? olduğu kabul edilmese bile
?bir
çeşit zekâ veya bir çeşit bilinç eseri eylemler cereyan ettiği?
bilinmeli. Devam edecek?