banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

MATERYALİZM ZAYIFLAYACAK, İNANÇ BİZE ÇOK ÜMİT VERİYOR (3)

             MİKROTÜBÜLLER: BİR SANİYEDE MİKROTÜBÜLLERDE NELER OLUYOR?

(Atom altı parçacıklar demek olan mikrotübüller ve yaptıkları Allah ve ahret inancını ispatlıyor. İlim Allah?ın varlığını anlatıyor. Prof. Hameroff ile yapılan röportajın devamını sunuyorum.)

Tom Hudson: Beyindeki mikrotübüllerde tekrarlanan quant dalga fonksiyonu bağlantıları konusunda açıklama yapar mısınız?

            Prof. Hameroff: Beyinde saniyede 40 defa bilinç hâli meydana gelir. Bu duruma gama senkronizasyonu (ayna anda başlama ve aynı zamanda bitme, eş zamanlı gerçekleşme hâli)  denir. 1980?lı yıllarda Alman ilim adamı Wolf Singer bu gerçeği keşfetmiş ve çok hassas EEG aletini denemişti. Normal durumlarda EEG aleti ekranında delta, alfa ve beta dalgalarını görürsünüz. Bunlar beyinde elektrik dalgalarını meydana getirir. Bunlar saniyede sıfır ile 30 kalp atışı veya dalga meydana getirir.

Wolf Singer, gama sekronizasyonu denilen daha yüksek frekans dalgalarını keşfetti. Saniyede 30 veya 90, hatta daha fazla dalga meydana gelir. Bu mükemmel elektronik senkronize durum beyinde bilincin meydana gelmesine çok iyi bir delildir. Prof. Roger Penrose ve benim geliştirdiğim modelde göre de Singer?in gama senkronizasyonu beyinde bilinç oluşumu meydana geldiğine delildir ki saniyede 40 defa, hatta daha fazla fark edilir. Senkronize gama dalgaları, beyinde mikrotübül proteinlerinin bilgi ağı oluşturup onu organize ettiğini gösterir.

             Tom Hudson: Araştırmacılar, EEG çekimi sırasında insan beynini gözlemlerken bilinci meydana getiren beyin aktivitesi frekanslarını isole etmeyi başardılar, öyle mi?

             Prof. Hameroff: Senkronize gama ışınları aslında kritik kütleleri gerektirir ve beyni harekete geçirir ve bu hareketlenme beynin çeşitli bölümlerinde vuku bulur. Mesela birisi gül koklasa gama senkranizasyonu (eş zamanlı gerçekleşme) beynin korteks bölümündeki koklama merkezinde vuku bulur. Görsel bir şeyi fark ederseniz gama senkronizasyonu beyninizin görme bölümünde harekete geçer, beyin korteksinin arka bölümünden korteksin ön bölümüne geçer. Cinsi heyecanlar sırasında gama senkranizasyonu, beynin nucleus accumben denen bölümünde harekete geçer. Bu böyle devam eder.

Gama senkranizasyonu, her an beynin her yerindedir ve bilinç bağlantısı kurar.

             Kısaca tekrarlamak gerekirse bilinç, esasında beyinde saniyede aşağı yukarı 40 defa vuku bulan bir dizi olaylar dizisi sonucudur ve beyinde her zaman düşünce üretilir. Beyinde film seyrederken resimleri canlı görürüz zira resimler sürekli ve hızlı gözümüzün önünden geçer. Bilinçlilik hâli de böyledir, her zaman frekans değişikliği olabileceğini de zikretmeliyim.

Yüksek ve değişen frekanslar sebebiyle saniyede daha fazla bilinç hâline sahip olabiliriz, bilinçli olma hâli daha az olsaydı dış dünya algımız daha yavaşlardı ki mesela bir trafik kazası düşünün, kaza yapanlar çoğunlukla zamanın yavaşladığını ve dış dünyanın alışılmışın dışında hızlı hareket ettiğini anlatırlar. Gama senkronizasyonu böylelerinde 40?tan 80?e yükselmiş olabilir.

Bir başka gerçek örnek Mikail Jordan(efsane basketçi). Kariyerinin en yüksek noktasına ulaştığı zaman ona, karşı takım kendisine karşı duvar ördüğü zaman nasıl oynadığı soruldu. Cevabı ilginçti:

?Ben iyi oynadığım zaman rakiplerimin ağır çekimde oynadıklarını algılarım.?

Belki de Mikail Jordan saniyede 60-70, hatta 80 bilinç hâli yaşarken karşı takım oyuncuları saniyede 40 bilinçlilik hâli hissediyordu.

Bu duruma, dua eden rahiplerde de rastlarız. Saf var olma bilinci günlük olarak 7.5 milyon defa meydana gelir. Visconsin laboratuarına Dalay Lama, çok iyi meditasyon yapan (derinlemesine tefekkür eden) rahiplerini gönderdi. Meditasyon anında Budist rahiplerinin beyninde çok yüksek gama senkronizasyonu ölçüldü. Kontrol grubu elemanlarının bilinci saniyede 40 hertz(1) iken rahiplerin bilinci 80-100 hertz idi. Meditasyon yapan rahiplerde olağan dışı yüksek gama senkronizasyon dalgası tespit edildi. Meditasyon yıllarında beyinleri bu yüksek frekansa uygun olarak değişiyor, bu durum onlar için olağanlaşıyor. Meditasyon sırasında sıklaşan ve zenginleşen bilinç tecrübesi sayesinde bilinçli olma tecrübesinin ortalamanın üstüne çıktığını tahmin ediyoruz.

  

MADDENİN ÖTESİNDEKİ DERİNLİK VE ALLAH İNANCI

            

Tom Hudson: Eğer bilinçli olma hâli, beyinde tekrarlanan quantum frekans gücü(enerji çekim gücü)ise sizin model materyalist olarak görebilir. Bilinçli olma sizin zaman-mekân quantı (enerjisi) olarak adlandırdığınız beynin aktivitelerinin yan ürünü mü?

             Prof. Hameroff: Bir dakika. Materyalin anlamı maddeden ibaret. Materyal, temel açıklamalardan yani zaman-mekân geometri quantından geliyor. Böyle ifade edildiğinde anlam, maddenin ötesinde bir derinlik söz konusu. Temelinde madde var? 

Tom Hudson: Açıklamanızı sürdürebilir misiniz?

Prof. Hameroff: Eğere ruh ve madde üzerine, aralarındaki münasebet üzerine düşünülürse farklı bir felsefi düşünceye ulaşırız. Burada dualizm devreye girer ki burada sadece ruh ve madde ile ilişkisi yok, ikisi arasında bir duvar var. Maddeci görüşü göre madde, ruhu yaratır fakat burada idealizm başlar ve farklı mistik görüşler devreye girer. Mistik inanca gör ruh maddeye hükmeder.

Bana göre bu açıklamalar yetersiz. Bana göre Bertrand Russell, Wiliam James ve Baruch Spnizo gibi Batılı ve birçok Doğulu düşünürün ifade ettiği tek Allah inancı gerçek çözümdür. Sadece madde söz konusu değil burada, maddenin ötesinde icraat var.

Biz atomdan 25 defa daha küçük bir dünyadaki büyük düzenden söz ediyoruz. Burada artık madde bitiyor. Çok başka bir dünya. Ben buna zaman-mekân geometrisi diyorum. Hindular Brahman diyorlar, siz ne isterseniz diyebilirsiniz. 

   Ruh, evren, devamlı bulunan Varlık, hem ruhu hem maddeyi yarattı ve varlığın temelini teşkil etti?

Tom Hudson: Sizin modelde maddenin ötesinde işin temelini maneviyat teşkil ediyor, denebilir mi?

Prof. Hameroff: Roger maneviyatla ilgilenmek istemiyor, bunu belirtmeliyim. Bana gelince ilgilenirsem ne kaybederim, neden ilgilenmeyeyim, diye düşünüyorum. Yeni olarak ateistlerin kongresine katıldıktan sonra internette konuyla ilgili bir blog açtım. Üst yazı şöyle:

?Kokar Hayvan Olarak Ateizm Kongresinde?

Orada ruhçuluk üzerine çok güzel bir kavga çıkardım. Orada kavga çıkması iyi olmayabilir fakat şöyle dedim:

?Ben organize edilmiş bir din takip etmiyorum.? Richard Dawkins, Patricia Churland ve diğer ateistler, organize dinlere epey saldırdılar. Ben quantum fiziği üzerine ne biliyorsak onu anlattım.

 

QUANTUM FİZİKÇİSİ MANEVİYAT VE BİLİNCİ CİDDİYE ALMAK ZORUNDA

 

?Quantum fizikçisi olarak maneviyat ve bilinci ciddiye almak zorundayız.

Maneviyattan ne anladığıma gelince şu üç şeyin altını çizmek isterim:

Birincisi, canlılarla kâinatın bütünü arasında bir bağlantı var. Quantum bağlantısı fenomeni dolayısıyla bu bağlantının mümkün olduğunu ortaya koydum. Parçacıkların birbiri ile mekân ve zamanın normal sınırını aşan çok sıkı bağlantı kurma yeteneği var.

            İkincisi, zaman-mekân geometrisinin dayandığı temelde bizim irademize etki eden İlâhi iradenin sevki veya evrensel bilgelik söz konusu.

            Üçüncü olarak, bedenimizin dışında ölümden sonra bilincin varlığını devam ettirme ihtimali söz konusu. 

MİKROTÜBÜLLER VE ÖLÜM SONRASI HAYAT  

           

On sene önce Avrupa?da ölüm sonrası tecrübeleri ve beden dışı tecrübeler konulu iki araştırma yapıldı. İkisine de kalp krizi geçirmiş 100?den fazla kişi katılmıştı. Araştırmaya katılanların % 17?si ölüm sonrası, beden dışı tecrübeler yaşamışlardı. BBC, ?Öldüğüm Gün? adıyla bir program yayınladı ve araştırmacılar, insanlara yaşadıklarını bilimsel olarak açıklayıp açıklayamayacaklarını sordular.

Cevap şöyleydi:

?Hiçbir şey bilmiyoruz. Neden çok tuhaf düşüncesi olan ve quantum teorisini ortaya atan Penrose ve Hameroff?a sormuyorsunuz??

Roger BBC?ye yorum yapmak istemedi. Ben şunları söyledim:

?Normal durumlarda ve zaman-mekân geometri teorisine göre beyin bilincinde mikrotübüller önemli rol oynar. Eğer kan ve dolayısıyla oksijen akışı kesilmişse vücut, beyne enerji akımı göndermiyorsa orada bulunan enerji bağlantısı yok olmamıştır. Planck ölçeğine göre enerji veya ruh orada bulunmaya devam eder ve dışarıya akar, buharlaşır ama belirli miktarda numune, belli bir vakte kadar orada kalır. Eğer hasta yeniden hayata döndürülürse enerji numunesi geri döner. Beynin içindeki mikrotübüle taşınır ve hasta ölüm sonrası beden dışı yaşadığı tecrübeleri anlatmaya başlar. Eğer gerçekten ölmüşse quant bilgilerinin, ölümden sonraki hayatla bir şekilde ilişkisi olduğu düşünülebilir. Belki de bu bilgiler yeni bir yaratılış, yeni bir hayatla ilgilidir?

Zaman-mekân geometrisi ile ilgili ise bilinç hiçbir şekilde yok olmaz çünkü quantum bilgisi kaybolmaz. Kendisini zaman-mekân geometrisi içinde yeniden organize eder.

 

MATERYALİZM ZAYIFLAYACAK, İNANÇ BİZE ÇOK ÜMİT VERİYOR

             MADDEN VE MANA HER ŞEYİN TEMELİ ALLAH?A DAYANIYOR

 

Tom Hudson: Sizin teoriye göre evren bilincine dayalı beyinde bulunan  mikrotübüllerdeki quantum aktiviteleri üniversel bilinci güçlendirmeyi veya genişletmeyi mümkün kılıyor.

Prof. Hameroff: Bizim teoriye göre bilinç, zaman-mekân geometrisi içinde Planck ölçeği düzleminde ortaya çıkan tabii bir süreç. İnsan beynindeki mikrotübüller, çok özel bir yapılanma geliştiriyor; bu gelişme zekâya, hesaplamaya, algılama ve anlama sürecine imkân hazırlıyor.

Birçok insan, bilinçli olma hâlinin karmaşık bir şekilde cereyan eden tesadüfi mutasyonların tabii bir eleme sonucu ortaya çıkan yan ürünü olarak düşünür, biliyor musunuz? Ben çok başka türlü görüyorum.

Biyoloji, evrende bulunan ilk bilinci ve içinde bulundurduğu kalite ve potansiyelle birlikte bilinç tecrübelerini yakaladı, geliştirdi ve kullanabilmek için kâinata uyumunu sağladı. Evrende harika bir bütünlük ve bir düzen var.

             Gayet tabi, kâinattaki bilinçten hareket edersek, ruh ve aydınlanma büyük etkiye sahip. Bu konunun biraz spekülasyona açık olduğunu söylemeliyim. Eğer birisi derin düşüncelere dalar ve ilhama mazhar olursa quantum alanının derinliğine dalar.

             Eğer tefekküre dalıyor ve ilhama mazhar olmuyorsa gerçekten hiçbir şeye ulaşmadığını düşünürüm.

             Quantum alan teorisine göre insan derin tefekkürle ilham alanına daldığında aydınlatan bilgeliğin kaynağına girmiş sayılır. İnsan, kâinatın temel yapısında bulunan ilhama derinlemesine dalarsa gerçekten de bilinçli bir şekilde onun bir parçası olur.

             Gerçekten de Tevrat, bilgeliğin ve ışığın olduğu bir dünyanın yanı sıra öfkenin ve mutsuzluğun da bulunduğu bir başka dünya olduğunu söyler. Bilinç bu iki dünyanın yamaçlarında dolaşır. Gerçekten ne olduğunun çok yakınında olduğumuzu düşünüyorum. Bilinç yamaçlarda dans ediyor yahut da klasik dünya ile quantum dünyası yamacında bir süreç. Tefekkür iklimine dalmak gibi maneviyatın pratiği bize derinlere dalmaya ve platonik quantum dünyasının bilgeliğine ve aydınlatıcılığına dalmaya izin veriyor.

Her şeyin temeli ister anlam ister madde olsun Allah?a dayanıyor.

             Quantum bilinci hipotezi ispatlanırsa hayatın maneviyat boyutunun bize çok fazla inandırıcılık bağışlayacağına inanıyorum. Materyalizm zayıflayacak. Bu durum, insanlara çok fazla ümit verecek. (2)

 

1.Hertz: Elektromanyetik dalga frekans birimi, hertzian waves (fiz). elektromanyetik dalga.

2. Enlighten Next dergisi, yaz ve sonbahar özel sayısı, Kasım 2010, s. 48, Frankfurt. Dört ayda bir yayınlanır.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.