Denizlerimizden, göllerimizden, ırmaklarımızdan önce vicdanlarımız kirlendi.
Böyle değildi harman yerleri, kırlar, bayırlar eskiden.
Beni yanlış anlamayın, eskicilikle filan yaftalamayın ne olur!
Ben eskici değilim, eskiler alıp satan.
Yalnız, eskiden yürüdüğümüz yollar boyunca çocuk bezleri, bira şişeleri ve plastikler gözlerden gönüllere eza vermezdi bu denli.
Kanal boylarına, yol kenarlarına, daha dün çiğdem topladığımız, kuzu güttüğümüz kırlara kadar yayılan çöplerimiz belki zenginliğimizin göstergesi; ama bu durum aynı zamanda şımarıklığımızın, hoyratlığımızın da göstergesi değil mi?
Bahçemizdeki meyve ağaçlarını ilaçlayıp, ilaç şişelerini pervasızca atıverdiğimiz ırmaklarımızda artık balıktan eser kalmadı.
Şımarıklığımızla, yaşadığımız bütün mekânları harap etmekte bir sınır tanımıyoruz.
***
Dedim ya önce vicdanlarımız kirlendi, sonra her şeyimiz.
Bangır bangır bağırsak, ben daha düne kadar çiğdemlerini sevdiğim, kuzu güttüğüm kırlarımı istiyorum diye, feryadımızı bir duyan olur mu?
Köyüme her gidişimde her yerde zenginlik eserleri görüyorum; ama bir o kadar da her yeri kirletilmiş görüyorum.
Evlerimize altından gümüşten musluklar takalım; lakin düşünmüyoruz ki bu musluklardan bir süre sonra ab-ı hayat değil zehir akacak!
***
Önce vicdanlarımız kirlendi?
Bu kiri ne temizler?
Hangi Arap sabunu, hangi sıvı deterjan söküp atabilir böylesi kirleri?
Sonra hangi sularda arınabiliriz?
Nerede o billur pınarlar, ırmaklar?
Vicdanlar kirlendiğinden beri hiçbir şey eskisi gibi değil.
Hiçbir şey, hiçbir yer?
Bu nedenle temizlenme, arınma önce vicdanlarda başlamalı.
Çünkü aradığımız yitiği kaybettiğimiz yerde bulabiliriz.
Bunu da çok iyi biliyoruz.
***
Bütün bunların üstüne adım başında
?Temizlik imandandır?
Deyip ukalalık etmemiz yok mu?
Asıl ona yanarım işte
O söz sanki bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Kendimizi bir şekilde her şeyin üstünde görüyoruz.
Ben yapmadım, hiçbir zaman da yapmam.
İyi de bu hal neyin nesi o zaman?
Memnunsak sorun yok; ama gerçekten varsa bir dert
Sahi neyin nesi bu hal?
***
Bir de köyümüzü, beldemizi, şehrimizi çok sevdiğimizi söyleriz şişinerek!
Söyleyin Allah aşkına, sevgi bu mu?
Yaşadığımız yurdu, ana kucağı memleketi sevmek, onu serapa çöplüğe çevirmek mi? Bir bilen varsa beri gelsin, söylesin, söyleşelim.
Şairin dediği gibi: ?Elemim bir yüreğin karı değil, paylaşalım?
Zira bu kadir kıymet bilmez, bu alabildiğine hoyrat halimizden bizarım, üzgünüm. Üzüntüm, dedim ya, rahmetli Akif?in ?şüheda gövdesi? dediği ?cennet vatan?da pis bir tüketim alışkanlığının neticesi olarak hep daha çok tüketip ayrım gözetmeksizin her yeri kirletmek hakkına sahip olduğumuzu düşünmek her halde.
Yoksa piknik alanları, meralar, yollar buyunca âdemoğullarının gidebildiği her yer böyle mi olurdu?
Kendi ellerimizle geleceğimize böyle kast eder miydik?
Önce vicdanlarımız kirlendi,
Sonra her yerimiz, her şeyimiz.
***
Bugün 8 Mart...
Çok şükür, Allah halimize acıdı da
?Kar yağıyor üstümüze geceden?
Hoyratça kirlettiğimiz doğamızın üstüne
Bembeyaz, tertemiz bir örtü seriyor Rabbim
Unuttuğumuz saflığı ve güzelliği hatırlayalım diye.
Haydi hayırlısı?