Şefkat, lisede okuyordu ve karnesinde bir dizi zayıfı vardı. Bir yıl önce İzmit?teki okuluna gitmiş ve konferans vermiştim. Konferanstan aldığı gaz ve hızla derslere döşenmiş, zayıfları kurtarmış ve sınıfını geçmişti fakat ikinci sene gazı veya şevki bitmişti. Yeniden derse çalışma heyecanı duymak istiyordu. Evde bu anlamda kendisini destekleyecek biri yoktu. En yakınları, sen yapamazsın, diyorlardı.
Şefkat, bana mail atıp okuluna gelip gelemeyeceğimi sordu.
Okuluna memnuniyetle gelmek istediğimi ancak bunun okul müdürlüğünün daveti sonucu olabileceğini yazdım ve ekledim:
?Bu uzun bir yol, problemin nedir? Onu yaz, bir çözüm üretelim.?
Şefkat, derslerim zayıf, ne yapacağımı bilmiyorum, galiba okulu bırakacağım, diyordu.
Okula bırakmaktan kolay bir şey yok, bunu herkes yapar, önemli olan okulu bitirmek, diye yazdım. Bir hedef belirlemesini ve sonra da günde en az üç saatlik bir ders çalışma programı yapmasını önerdim. Aşağıdaki gibi bir program yap ve hemen uygulamaya geç, dedim:
?ÖĞRETMEN OLMAK İSTİYORUM!
Çalışma Saatleri
1. Saat: 4- 4.45
(15 dakika ara)
2. Saat: 5- 5.45
(1 saat ara)
3. Saat 7- 7.45
4. Saat 8- 8.30 Okuma Saati
Üşenme! Erteleme! Vazgeçme! Vazgeçen başarısızlığı seçer.
Bu plana uyacağıma söz veriyorum. Geleceğimin sözümde durmama bağlı olduğunu biliyorum.
Şefkat Adıyaman, tarih ve imza.?
Ders çalışırken de şunlara dikkat etmesini tavsiye ettim:
1. Çalışma masası veya çalışma köşesi bul.
- Programlı çalış.
- Çalışma saatinde masaya otur, sağda solda gezinme.
- Ders materyallerini önceden hazırla.
- Yazarak çalış. Bir kere yazmak 10 defa okumaya bedeldir.
- Düzenli tekrar yap. Önemli bilgileri hafızana kaz.
- Not tut, özet yap.
- Dersleri önem sırasına göre çalış.
- Günün en verimli saati yatmadan önceki 15-20 dakikadır. İyi değerlendir.
- Şekil, şema, grafik yap. Önemli bilgileri renkli kalemle yaz ve tekrarla.
Şefkat beni dinledi, program yaptı ve yola koyuldu. Her gün üç saat ders çalıştı ve yarım saat okumaya zaman ayırdı. Edebiyat, dil ve anlatım, coğrafya, tarih gibi sözel dersleri kendi kendine çalışarak kurtarma yolunu tuttu. Fen dersleri zordu, bu dersleri yapamıyorum hocam, diye not gönderdi.
Bu dersleri bilen bir arkadaşıyla çalışmasını önerdim.
Yardım aldı ve o fizik, kimya, biyoloji derslerini de kurtarmayı gözüne kestirdi.
Fakat matematik ve geometri problemdi. Hem çalışmak istemiyor hem de çalışsa bile anlamadığını ve bu dersleri kurtaramayacağını söylüyordu.
?Hocam, olmuyor, olmuyor! Sınav günü sabah erken kalktım, hocayla yaptığım sorunun aynısı sınavda çıktı, yapamadım. Hocanın da zamanına yazık. Bilmiyorum hocam hiç ümitli değilim artık...?
?Üşenme, erteleme, vazgeçme. Her şey sınav değil. İlim öğrenip sevap kazanıyorsun. Hoca sadece sonucu değerlendirmez, süreci değerlendirir. Hocanla neyi, neden başaramadığını konuş. Nasıl yapabileceğini öğren. Konuyu bilen arkadaşınla çalışmaya devam et. O dersten performans ödevi al, araştırma yap. Hocan sana nasıl yapabileceğini anlatsın. Vazgeçmek en kolay iş. İlim, çalışma ve sabır ister. Bu dersleri de bilen biriyle çalış.? diye yazdım ve ilave ettim:
?Ümitsizlik çıkar yol değildir. Ümidini yitirme sabırla devam et. Taşı delen suyun sertliği değil, damlaların sürekliliğidir.?
Zaman içinde matematik ve geometri dersleri dışındaki dersler düzeldi fakat Şefkat bu iki dersi yapamayacağını, bu sebeple de okulu bırakma kararı alabileceğini yazdı.
?Sakın ha! Üşenme, erteleme, vazgeçme! Vazgeçen başarısızlığı seçer! Okulu bırakmak kolay ne var? Çok kolay. Kolay şey yaparak kimse kahraman olamaz. Zor yolu seç. Öğretmeninle görüş ve dersi kurtarmak istediğini söyle, yardım iste. Nasıl kurtarabileceğini öğren.?
Şefkat, öğretmeniyle yeniden görüştü. Öğretmeni onun dersi kurtarmak istediğine inandı ve yardım etti.
Sonraki günlerde Şefkat?ten gelen haber şöyleydi:
?Tamam hocam, dediğiniz gibi yapacağım. Proje ödevimi matematikten aldım zaten. Kolay yolu tercih etmeyeceğim. Çünkü ben tuttuğunu koparan idealist bir öğrenciyim, beni matematik hedeflerimden vazgeçiremez! Kimse vazgeçiremez! Bundan sonra matematik benden korksun.?
Kısa süre sonra, Şefkat bir akrabasının kendisiyle dalga geçtiğini, başarmayacağını söylediğini, babasının ise yardım ettiğini yazdı.
Şöyle dedim:
?Baban seninle ise mesele yok. Kendini ispatlaman için iyi bir sebep var. Başarabileceğini dost,
düşman herkese göstermelisin. Bu duygu seni kamçılar. Allah yardımcın olsun.?
Gelen cevap ümit doluydu:
Sağ olun hocam... Elde ettiğim her başarı beni daha çok çalışmaya sürüklüyor zaten. Engelim yok. Matematik yavaş yavaş yükselişte. Başarmak için istemek, hayal etmek, inanarak çalışmak yeterli. Çalışınca başarı kendiliğinden geliyor. Bu arada Başarı İnanç İşidir ve BEYİN GÜCÜNÜ ETKILİ KULLANMA SANATI isimli kitaplarınızı okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Herkesin okuması gerekiyor bence...?
?Merhaba Şefkat,
Tebrik ederim. Mat. düzeliyor. İki kitap birden okumuşsun. Sıra Yüreğini Ateşle kitabımda, onu da
oku. İyi hız ve gaz alacağından eminim.?
?Olabilir hocam. Yarışma kitaplarıma başlamadan önce okurum mutlaka. Şu an Montaigne?nin Denemeleri?ni okuyorum ama iki haftadır elimde, sınavlar nedeniyle vakit ayıramadım. Tatil için önemli hedef ve planlarım var. Bu arada dil olimpiyatları olacak. Yakında okulda seçmeler var, kazanmam lazım. Türkiye genelinde şiir okuma yarışması var, ezberlemem gereken iki buçuk sayfalık şiirim var. Kendime güveniyorum. Naat?ı ezberleyen öğrencilerinizden ilham aldım. İsteyince oluyor. Ben buna inanıyorum. İyi bir motivasyon ustası olmayı da başardım. Çevremdekileri bile motive edebiliyorum artık. Yeğenim SBS?ye hazırlanıyor, dinlediğim konferanslar ve sizin kitaplarınız sayesinde onu da yönlendirebiliyorum. Kendimi daha fazla geliştirmeliyim, dünyaya geliş amacımı hiç aklımdan çıkarmıyorum. Her başarısızlık bir tecrübe benim için, ümitsizlik değil! Geçmiş geçmiştir, geleceği programlamalı ve geleceğe odaklanmalıyım. Öyle değil mi hocam? Kendimi çok seviyorum. Dua ile hocam. Kendinize çok iyi bakın. Size ihtiyacımız var??
?Şefkat, aferin, yazdıklarını çok beğendim. Şikâyet etmekle sorunlar çözülmüyor. Tebrik ederim. Çözüm odaklı düşünmeye başlamışsın. Naat'ı mutlaka ezberle. Öylesine zevkli ki... Kaç defa ağlayarak okuduğumu tahmin edemezsin.?
Bir yandan da okul idaresi ile irtibata geçtim. Uzun telefon konuşmalarından sonra Şefkat?in okuluna tekrar gittim. Anlı şanlı bir konferans daha verdim. Şefkat en önde oturuyor ve pür dikkat beni dinliyordu. Konferanstan sonra Yüreğini Ateşle?yi imzaladım.
Şefkat?in karnesinde zayıf kalmadı ve bu azimli ve kararlı öğrenci öteki arkadaşlarına da yardımcı oldu. Performas ödevi sayesinde matematik de kurtuldu. Ona yazdığım son mail şöyle idi:
?Aferin Şefkat! Yoluna devam et. Ümitle karanlık yollar aydınlanır, sabırla koruk helva olur. Israr ve sürekli çalışma ile zihin açılır, zekâ gelişir ve insan sandığında daha büyük başarılara imza atabilir Allah?ın izniyle.?