Mehmet Akif Ersoy hayatımızda öyle sağlam bir yer tutmuş ki her adımda onu anmadan edemiyoruz.
12 Mart, İstiklal Marşı?nın TBMM?de milli marşımız olarak kabul edilişinin 90. yıl dönümü; şair, o vakur duruşuyla:
?Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.?
diyor; İstiklal Savaşı?mızın aziz kahramanlarıyla birlikte onların mücadelelerini eserleriyle ölümsüzleştirdiği için M. Akif?i de hayırla rahmetle, şükranla yâd ediyoruz.
18 Mart, Çanakkale Deniz Zaferi?nin 96. yıldönümü; o gün de işiteceğiz Akif merhumun canhıraş feryadını ve bu toprağı vatanlaştıran aziz şehitlerimizle birlikte gene hatırası önünde saygıyla eğileceğiz; çünkü şairin Çanakkale Şehitleri için yazdığı abide eserindeki
?Şüheda gövdesi bir baksana dağlar, taşlar?
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,?
diyerek yurdumuzun her karış toprağının değerini anlatışı o kadar etkileyici ki?
Ve ne zaman ?Çanakkale? dense yaşlısıyla genciyle hepimizin gözleri önüne hiçbir ressamın çizemeyeceği bir kahramanlık, bütün hücrelerimize nüfuz eden bir hüzün tablosu koyar rahmetli:
?Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!?
Ve bu müthiş tablo karşısında şair öyle duygulanır ki bu şehit gövdesinin hiçbir mezara sığamayacağını belirterek şöyle der:
?Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
?Gömelim gel seni tarihe!? desem, sığmazsın.?
?
Velhasıl M. Akif Ersoy milletimizin yetiştirdiği abide şahsiyetlerden biri ve bizler bu iman ve ideal adamını sadece ?Şehitler Günü?nde değil her zaman ansak yeridir.
Hayatına ve eserlerine bakıyoruz, gördüğümüz şu: Akif, ilmiyle amel etmiş,
?Allah?a dayan, sa?ye sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol? diyen çalışkan bir insan.
Hakk?a tapan, inandığı doğruları her yerde korkmadan dile getiren, kendi deyişiyle doğruluğu meslek edinmiş bir hoca.
?Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
İnan ki her ne demişsem, görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek?
Milletimizin ona ihtiyaç duyduğu en zor zamanlarda yurt içinde ve yurt dışında kendisine verdiği bütün görevleri hakkıyla yerine getirmiş, milletinin kurtuluşu ve yükselmesinden başka hiçbir şekilde şahsi çıkar ve ikbal gözetmemiş bir fedakârlık örneği.
Ve zulme rıza göstermeyen azim ve karar sahibi bir şair?
?Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem?
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım??
Bu vesileyle diyorum ki rahmetli Akif?in:
?Arkamda kalırsın, beni rahmetle anarsın.?
Derdim, sana baktıkça, a biçare kitabım!
Kim derdi ki: sen çök de senin arkana kalsın,
Uğrunda harab eylediğim ömr-ü harabım?
Dediği Safahat?ı baş ucu kitabımız olmalı, onun altın öğütlerini ibret levhaları haline getirip büyük şairin irfanından daha çok feyiz almalıyız.
Safahat?ının son bölümü olan ?Gölgeler?de şair kendi resmi için şu kıtayı yazmış:
?Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyulayı da er geç silkecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni nerden bilecektir??
Bugün görünen o ki M. Akif portresi kaşımızda daha vakur, daha cana yakın, daha alımlı duruyor.
Bu portre gönüllerde her geçen gün daha fazla yer buluyor.
Şehitler Günü?nde bu aziz vatan toprağına kanlarını veren aziz şehitlerimizle beraber seni de rahmetle anıyoruz her zaman anacağız.
Bu millet vefakâr evlatlarını asla unutmaz, ebediyen de unutmayacaktır.
?Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana?
Ruhlarınız şad olsun!