banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Hep aynı terane?

             Terör belası bayram seyran dinlemedi, hız kesmeden kalleşçe, kahpece yöntemlerle can almaya devam etti, ediyor.

             Trafik terörü de özellikle dokuz günlük bayramda fazla mesai yaptı. Son on günde iki yüze yakın can aldı, almaya devam ediyor.

             İşte iki gündür aklımız da kalbimiz de Tunceli?de. Halı sahada top oynarlarken saldırıya uğrayan ve şehit edilen genç komiser Cem Kerman ile kenarda eşini seyrederken kurşunlara hedef olarak hayatını kaybeden, hayatının baharında hayattan koparılan çiçeğimizde. Komiserin bir yıllık eşi öğretmen Dilay Turan Kirman?da.

           

             Biter mi?

             Beki bir gün?

             İyi de o gün ne zaman?

           

             İşte bu sabah dilime bu cevabı meçhul sorular takıldı kaldı.

         Ne zaman?

             ?Ne zaman?? sorusunun ilk çağrışımları beni Han duvarlarına götürdü. Faruk Nafiz şöyle diyordu bu güzel eserinde:

 

        ?Ne zaman yolda bir hana rastlasam irkilirim

         Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim?  

 

            Gerçi şairin bildiğini söylediği dertlerin en başında gurbet ve hasret vardır ve o zamanlar hanlar, büyük acılar ve ıstıraplar çekmiş, dert küpü, çilekeş insanların gurbetten gurbete sürüklenirken uğradıkları mekânlardı. Mesela bunlardan biri Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış?tır ki hikâyesini, bir han duvarına şu sözlerle anlatır:

            ?On yıl var ayrıyım Kınadığı?ndan

            Baba ocağından yar kucağınsan

            Bir çiçek dermeden sevgi bağından

            Huduttan hududa atılmışın ben?

           

            Doksan yıl önce aynı gaye uğruna huduttan hududa koşarak savaşan bir milletin çocukları bugün daha beter dertlere giriftar olduk. Dünkü düşmanlarımız tam karşımızda olurdu; milletleri, renkleri belliydi. Bugünkü düşmanlarımız maalesef namertlikte dünkülere rahmet okutturacak cinsten. Aynı sofrada birlikte yemek yediğimiz,  aynı çarşıda beklide alış veriş yaptığımız insanlar bunlar. Bunlar otuz yıldır ekmeğimize aşımıza kan doğrayanlar. Yani dünün İngiliz?İ Yunan?ı gibi eşkâli belli bir düşman değil savaştıklarımız. Savaşın zorluğu burada işte.

 

            Yani bir dert ki Orhan Veli?nin dediği gibi:

        ?Bir dert ki yürekler acısı,
         Bir dert ki düşman başına.
         Gönül yarası desem...
         Değil!
         Ekmek parası desem...
         Değil!

         Bir dert ki

             Dayanılır şey değil?

           

            Öyle bir dert ki bu dertle dertlenmemek elde değil. Kötü olan elimizden bir şey gelmemesi Attila İlhan?ın benzetmesiyle bu?kurtlar sofrası?nda.

            Bu dert biter mi?

            Ne zaman?

 

            Bugünlerde sıkça duymaya alıştığımız bir yorum var ya. Aşağı yukarı şu mealde ifade edilmiştir: Ne zaman bu ülkede ekonomik ve siyasi bakımlardan işler iyiye gitmeye başlasa, birileri bundan rahatsız olup kargaşa ortamının hüküm sürmesi için tekerleğe çomak sokmaktadırlar.

            Olabilir?

        Olabilir de zihnimi meşgul eden yüreğime çöreklenip kalan bir acı ve gidişata göre buna benzer acıların yakın vadede dindirilemeyecek olması gibi bir bıkkınlık, bir usanç duygusu.

 

            ?Ne zaman? sorusu zihnimi öyle meşgul ediyor ki neticede bu duygular beni Attila ilhan?ın ?Ben Sana Mecburum? adlı şiirindeki şu dizelere ulaştırıyor:

           ?Ne vakit bir yaşamak düşünsem

            Bu kurtlar sofrasında belki zor?

 

           Nihayet duygularım okulların açılmasına birkaç gün kala bir halı saha maçında bir taraftan kocasını seyrederken bir taraftan yeni öğrencilerini hayale dalan Dilay öğretmenin hayallerine sıkılan kurşunlarla hayattan koparılışından duyduğum kederle birleşiyor oracıkta, sözün bittiği yerlerde donup kalıyorum.

     

      Ne zaman?

      ?Belki bir gün? dememeliyiz inanıyorsak.

    

     Bir acıyla yürekleri yangın yerlerine dönenler hep beraber şöyle diyebilmeliyiz aslında:

      Ne zaman?

      İnanıyorsak bir gün ve mutlaka!                              

 

      Selamların en güzeliyle?

 

      Hacı Halim Kartal                              07 Eylül 2011 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.