12 Eylül Harekatı?nı canlı canlı izlemiş ve 12 Eylül?e neden olan olayların küçük çaplı da olsa bir kısmının içinde yer almış daha sonra da 30 Ağustos 1980 tarihinde yani Harekattan sadece 12 gün önce, Şanlı Ordumuzun Hava Kuvvetleri saflarında yer almış bir genç astsubay olarak, riyakarlıkların tavan yapmasından ve riyakarlarla aynı toprakları paylaşmaktan dolayı üzülmüyorum desem yalan söylemiş olurum.
12 Eylül Harekatı ve sonrasında, harekatı yapan generallere ve Silahlı Kuvvetlerimize övgüler düzen bir çok zevat; gazeteci olsun, politikacı olsun, bürokrat olsun ya da sıradan vatandaş olsun hepsi bu vatanın çocuklarıydı. Yılarca; gazeteciyse köşelerinde, politikacıysa konuştuğu her ortamda, bürokratsa görev yaptığı bütün kademlerde, vatandaşsa köy meydanlarında, kahvehane köşelerinde, ara sokaklarda, şehir meydanlarında velhasılı her mekanda 12 Eylül Paşalarına övgüler düzdüler... Caddelere, sokaklara, meydanlara, parklara onların isimlerini verdiler, heykellerini diktiler. Aradan geçen yıllar boyunca da yavaş yavaş isimleri silmeye, heykelleri yıkmaya, resimleri parçalamaya başladılar. Şimdi de mahkeme kurup yargılama sevdasına düştüler.
Harekattan 32 yıl sonra herkes efelenmeye başladı. Televizyonlara çıkan ve 12 Eylül?ü, kendini hakim yerine koyup yargılamaya çalışan çok mühim(!) zevat, 1982 Anayasasına % 92 oranında oy verenlerin içinde olmadığını, % 8?in içinde bulunduğunu ispatlama yarışı içindeler. Nerdeyse herkes; 82 Anayasası?na ?hayır oyu verdiğini? haykırıyor. % 92?yi herhalde diğer ülkelerden gelen turistler verdi.
28 Şubat ?Post Modern Darbesi? yapılalı henüz 15 yıl oldu. O hala, yaşı 25 ve yukarıda olanların zihinlerinde tazeliğini koruyan bir ?darbe?dir. Özellikle bu yılki 28 Şubat değerlendirmeleri, gerçekten de çok manidar itiraflarla devam ediyor. 28 Şubat Döneminde brifinglere katılanlar, milleti gerim gerim geren manşetler atanlar, çirkin pazarlıklarla kendisini para ile takas edenler yine çıkıp 28 Şubat?ın kötülüklerinden dem vuruyorlar.
Kimisi; ?bakanları kendisinin istifa ettirdiğini?, kimisi; ?partilerinden istifa eden milletvekillerini kendisnin ayarttığını? , kimisi; ?gazete manşetlerini düzmece senaryolara göre kendisiin attığını?, kimisi; ?yetkili bir komutan?dan? diyerek asker ağzıyla yazılar yazdırdığını ve sair kepazelikleri övüne övüne, kasıla kasıla anlatmakta, millete aktarmaktalar.
28 Şubat?ta iktidar olanların da, süreci yanlış yönetmelerinden dolayı, milletimizi milyarlarca TL?lik zarara uğratmalarını düşündüğümüzde; ?Havuz Sistemi?nin, memurlara özellikle de askerlere % 200 zam yapmalarının, ekonomiyi düze çıkarma gayretlerinin yine kendi hataları yüzünden heba olup gittiğini söylemek herhalde yanlış bir tespit olmasa gerektir.
İhtilallerin, benim de bir mensubu olduğum TSK mensuplarının, özellikle de ordumuzun omurgasını oluşturan astsubayların ekonomik durumlarında çok önemli geriye gidişlere, hak kayıplarına neden olduğunu söylemek asla yanlış olmaz.
Sırf 28 Şubat ?Post Modern Darbesi? sebebiyle, bu süreçte hiç bir dahli bulunmayan astsubay camiasının da son 10 yıldır, özellikle cezalandırılmak istenildiği hissimi de mütemadiyen canlı tutmaktayım. Bu hissiyatın, sadece benim değil, 100 bin çalışanı bir o kadar emeklisi ve aileleriyle birlikte bir milyonu bulan camiamızın ortak hissiyatları olduğunu da ilgililerin bilgisine sunuyorum.
Darbesiz, kesintisiz, hak ve adaletin hüküm sürdüğü bir demokrasi, milletimizin en fazla hak ettiği bir düzendir.
Herkesin, şartlara göre değil, onur ve haysiyet çerçevesi içerisinde, genel kabul görmüş ahlak kurallarına göre yazıp çizmesi, yorum yapması, her şeyden önce insanlığımızın gereğidir. Hiç kimse bu dünyada ebdiyyen kalmayacaktır. Çocuklarımıza miras bırakacağımız bu vatan; dürüst, düzgün, ahlaklı, namusluve şerefli insanların sayesinde yaşayacaktır.
Hafif esen rüzgarların önünde bile kavak yaprağı gibi savrulup duranların bu millete ve ülkemize verecekleri en ufak bir iyilik olamaz.
