Künyemiz: Türkmeniz, Ketenliliyiz
Ta Horasan ellerinden gelmişiz
Baki, Abdi, Sefer Beyler ceddimiz
Anadolu gibi pak sülalemiz.
Bizler nâm-ı diğer Çalmandalıyız.
Muhafazakârız, öz’e bağlıyız.
Dağları gibi vakur, gururlu
Suyu, havası gibi sert mizacımız.
Beldemizin nâmını yâd edeyim
Vefadarım, değerini vereyim
Hem yereyim hem medh edip öveyim
Nesebimiz belli, soyumuz belli
Bizler seniz, sen de bizsin Ketenli
Her bacadan duman tütüyor amma
Dertler girift girift, haller muamma
Sineler yüklüdür hüzünle gamla
Bir dokunsam binlerce ah duyarım
İşte böyle benim köyüm diyarım
Pek önem vermedik sanat’a, ilme
Bağlandık kaldık mala menâl’e
Kimimiz çobanız, kimi amale
Kıt kanaat geçinsek de, cömertiz
Hayırsever, hem misafirperveriz.
Kara lastik, çarık giydik yokluktan
Termiyeden ekmek yaptık kıtlıktan
Pay çıkardık ırgatlıktan, haklıktan
Atamız ne çileler çekmiş bilinsin
Rabbim kabirlerine rahmet indirsin
Geven çektik yaprak kestik, ot biçtik,
Keşlik’e, Ağıla, yaylaya göçtük.
Hasret, özlem, sıla, gurbet dolaştık.
Şükür halimize binlerce şükür,
İşte böyle geçip gidiyor ömür.
Yurtlar ırak, sarp yollara düşmeden
Kavak gediğinden öte geçmeden
Seki yokuşunu çıkıp aşmadan
Ne samanlık dolar, ne ambar dolar
Ne insanlar doyar, ne mallar doyar.
Rızıklandık toprağından taşından
Bezginlik getirdik ağır işinden
Meşakketin, bıkkınlığın peşinden
Sardık göçü terk-i diyar eyledik.
Konya’yı şehir-i mekân eyledik.
Kötü adetler de haddi aşmıştı
Mahalle kavgası; bir garip işti
Köylü köylüsüyle keyfi dövüştü
Bazen sulh olduk, bazen de hasım
Ne gülesim gelir ne ağlayasım
Bazen olduk iki yarlık, üç yarlık
Bazen yerli yersiz çok hırpalandık
Bazen de kıymete bindik, arandık
Gücenmeden, incitmeden yorulduk
Keşke olmasaydı bin pişman olduk
Malâyani şeylerle geçerdi zaman
Pek yaygındır dedikodu, sûizan
Gönüle dokunur takılan ağman
Helallik gerektir amma nerede
Kul hakları ahrete havale
Alınganlık gösterip de sözümü
Aleyhime yormasınlar yazımı
Sınırladım eleştiri dozunu
Silinmez anılar hafızalardan
Seneler yel gibi geçti vesselam