banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

LYS Türk Dili ve Edebiyatı sorularını çözdüm. 10 yanlışım çıktı.

                Ben ki 35 sene edebiyat öğretmenliği yapmış, 45 kitap yazmış, 1300 konferans vermiş bir yazarım.

                Bir edebiyat öğretmeni ve yazarı da yanıltacak biçimde bulmaca hazırlar gibi sorular sormak ve bunu yapanların üniversite kazanması çok saçma.

ÖSYM’nin hazırlattığı çoktan seçmeli sorular, dil yeteneklerini istenilen ölçüde geliştirmeye hizmet ediyor mu? LYS’de istenen edebiyat bilgileri, lise öğrencilerinin bilmesi gereken bilgiler mi?

                Sorunun cevabı net bir hayır.

                Türk dili ve edebiyat dersi lise öğrencisine ne kazandırmalı sorusunun cevabı şu:

1. Okuma zevki.

2. Düşünme ve fikir üretmeyi öğretmeli.

3. Düşündüklerini ve hayal ettiklerini sözlü ve yazılı olarak güzel bir dille anlatma becerisi kazandırmalı.

4. Edebiyatımızın seçkin yazarları ve belli başlı eserleri hakkında bilgi sahibi yapmalı.

LGS ve LYS sorularının bu amaçlara hizmet etmediği kesin. Dersin asıl amacına hizmet etmeyen, öğrencileri şaşırtma ve yanıltma yoluyla elemeyi amaçlayan bu sınav sistemi sorgulanmalı.

2012 yılı Türk dili ve edebiyat bölümünün 40 sorusu, Abdülhak Hamit Tarhan’la ilgili yanlış olan bilgiyi soruyor. Doğru cevap şu:

“Nağme-i Seher adlı eserinin divan şiirinden etkilendiğini açıkça görülür.”

                Lise öğrencisi, 50’den fazla eseri bulunan Abülhak Hamit’in bütün şiir kitaplarını ve tiyatro eserlerini okuma şansına sahip mi? Bu soruyu doğru olarak nasıl cevaplayacak? Hamit’in eserlerini bütünüyle okuyabilen kaç edebiyat öğretmeni var?               

                44. soru, bir kitaptan bir paragraf alıyor, kitabın yazarını vermiyor. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi bu paragrafın yazarına ait değildir diye soruyor.

                Kaç lise öğrencisi Halikarnas Balıkçısı’nın eserlerini paragraf paragraf bilebilir?

                Kaç edebiyat öğretmeni Cevat Şakir Kabaağaç’ın eserlerini paragraf paragraf bilir?

                55. soru, aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtlarında fantastik gerçekçiliğe ait ögeler ağır basmaktadır, diyor. Yazarlar şunlar: Oktay Akbal, Rasim Özdenören, Nazlı Eray, İnci Aral, Nezihe Meriç.

                Fantastiğin anlamı, hayal gücüyle, fantezi yoluyla meydana getirilen şey, olağanüstü, akıl almaz demek.

                Sorudaki “fantastik gerçekçilik” ifadesi çelişkili. Hem hayal gücü olacak hem gerçeklik. Hayal ile gerçeğin cümlede bir araya getirilişi tuhaf. Soruyu soranlar, dili yanlış kullanıyor.

                Ayrıca soruda eserlerinin özellikleri sorulan yazarlar, tanınmış ve bilinen, klasik olmuş yazarlar değil. Bırakın öğrencileri, kaç öğretmen bu yazarların eserlerin bütünüyle okumuştur?

                27. soru beş tane beyit veriliyor ve bunların hangisinin farklı gelenek içinde yazıldığı soruluyor. Beyitlerin yazarları belli değil. Soru ancak beyitlerin hangi ölçüyle yazıldığı bilindiği takdirde cevaplanabilir fakat soruda ölçü kelimesi geçmiyor. Bulmaca gibi.

                Örnekleri artırmak mümkün.

                Benzer örnekleri 2012 SBS sorularından da verebilirim.

                ÖSYM’nin hazırlattığı çoktan seçmeli soru sistemi, öğrencileri okumaya sevk ediyor.

                Öğrencinin düşünmesini ve hayal etmesini, düşündüklerini sözlü ve yazılı olarak en iyi şekilde ifade etmesini sağlamıyor. Öğrenci, hayatını bu sisteme göre yaşıyor. Dersaneye gidiyor, boş zamanlarında durmadan test çözüyor, testle yatıp testle kalkıyor.

                Çoktan seçmeli soruları çözmede marifet kazanmış bir öğrenci makale, deneme, hikâye, roman, haber yazabilir mi? Hatta kusursuz bir dilekçe yazabilir mi? Duygu ve düşüncelerini etkili ve güzel bir dille anlatabilir mi? Düşünme yeteneğini geliştirebilir mi?

                Test sorularının bu gayeye hizmet etmediği, bu yüzden de dersin temel amaçlarından uzaklaşıldığı ortada.

                Çoktan seçmeli soru sisteminden vazgeçilmeli. Öğretmenler iyi eğitilmeli ve onlara sorumluluk verilmeli.

                Öğrenciler, okul notlarının ortalaması ile iyi bir liseye veya bir üniversiteye girebilmeli.

                Öğretmenler eğitimli ve bilgili insanlar. İyi bir lise veya üniversite okuyabilecek öğrencileri, Ösym’nin bulmaca gibi sorularından çok daha iyi seçerler.

                Eğitim, test sınavları yüzünden dersane merkezli hale geldi. Okullar diploma kurumu. İyi bir lise ve üniversiteyi dersaneler kazandırıyor. 

Öğrencinin % 40’ı dersaneye gidebilior. Fakir öğrencilerin dersane parası bulması mümkün değil. Eğitimde fırsat eşitliği yok.

Fevkalade birçok icraata imza atan Milli Eğitim Bakanı Prof. Ömer Dinçer bu çarpıklığa son verilmeli. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.