Ölüm haberlerinin en çok alındığı günlerdeyiz.
İnsanın en çok korktukları arasında bir gün geleceğini bildiğimiz ölüm haberleri var.
İlahi müjde ile bir şeref ve iftihar vesilesi olan, şehitlik mertebesi ile hayatı noktalayanlar…
Trafik kazalarında kan revan içinde can verenler…
Savaş ve teröre kurban gidenler…
Deprem, sel gibi afetlerden dolayı yaşama elveda diyenler v.s
Ömrün bitiş çizgisine doğru yol alıyoruz.
İnsan kaç yaşında olursa olsun ölüm yaşındadır.Mezarlıklar her yaştan insanlarla dolup taşmıyor mu?
Bişr-i Hafi’nin dediği gibi ,
“Bugünü düşünürüm
Dün öldü yarın var mı
Gençliğe de güvenmem
Ölen hep ihtiyar mı?”
29 ağustos gecesi saat 11:00 da Av. Nurullah Demirözü aradı.
“Hocam Ali TURGUT vefat etti.”
“inna lillahi ve inna ileyhi raciun”(biz Allah için varız ve biz O’na döneceğiz.)Bakara suresi 156
30 Ağustos günü öğle namazına müteakip Konya da Selimiye camiinde namazı kılındı,üçler mezarlığına defnedildi.
Doğduk ki öleceğiz.O, hakiki aleme göçüp sırasını savdı.Allah hepimize imanla göçmek nasip etsin.
Halleri anlatmak çok zor.
İnsanlar hiçbir değeri olmayan şeylerle uğraşırken, onun hal dili böyle idi;
“ İlahi ente maksudi ve rızake matlubi”(Ya Rabbi, maksadım sensin ve senin rızanı talep ediyorum.)
Ali TURGUT ilk müslümanlar arasındaki dostluk örneklerini günümüze taşımaya çalışan samimi bir mü’mindi.
Prof.A.Fuat Başgil’in dediği gibi “ Dost ol.Ta ki sana da dost olsunlar.”
Bir hak davetçisi , bir hayır kılavuzu gibi iyi ve güzel şeylerin çoğalmasına vesile olan çalışmalarıyla bir çok samimi dost biriktirdi.
Güvensizliğin alabildiğine yaygın olduğu , saygı sevgi değerlerinin neredeyse söndüğü günümüzde O’nun güvenilirliği , O’nu tanıyanlar içinde tereddütsüz kabul gördü.
İki yüzlülüklerin , riyakarlıkların , sahte dostlukların insanların dünyasını kapladığı bu zamanda Ali TURGUT ‘un hiç bir samimiyet dışı davranışını görmedim.
Hz. Mevlana ‘nın dediği gibi “Olduğu gibi göründü , göründüğü gibi yaşadı.”
Ali TURGUT vefaya , insafa , Hakka uymaya , geçimli olmaya dikkat eden bir şahsiyetti.
Dünyada üstlendiği insan ve kulluk rolünü iyi değerlendirdi.Yaşantısı İ.Hakkı Hz. Öğüdüne uygundu.
“Hiç kimseye hor bakma
İncitme,gönül yıkma
Sen nefsine yan çıkma
Mevla görelim neyler . Neylerse güzel eyler.”
Ali TURGUT lise yıllarında geçmişteki manevi silsilenin günümüzdeki genişleyen halkalarından birine dahil olmuştu.
Terbiye , edep , güzel ahlakla beraber hem vakarlı hem de tevazu tavrına sahip idi.
Zaman zaman dünyevi sıkıntılar çekmesine rağmen –halinden şikayet şöyle dursun- bu sıkıntıları “imtihan-ı ilahi” olarak değerlendirirdi.
Düşünce penceresi , sevgi ufku açıktı.Yaşanmaya değer bir ömür yaşadı, arkasında güzel anılar bırakan candan bir dosttu.
Nurullah Genç’in şiirinde belirttiği gibi ;
“Gideriz ‘nur yolu’ izde gideriz
Taş bağırda sular dizde gideriz
Elbet bir gün olur biz de gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim”
O ‘nur yolu’ izde gitti.
Öldükten sonra ‘iyi biri idi’ olarak anılmak ne kadar güzel.
Yunus’un dediği gibi;
“Ölürse tenler ölür
Canlar ölücü değil”
Ali TURGUT ardından okunacak Yasinler , Fatihalar ,İhlaslar bekliyor.
Okudukça da onun masum , mahzun halini , gülümseyen yüzünü hatırlayacağım.
Mekanı cennet olsun.