Devlet’i “belirli bir anayasal düzeni olan egemenlik sahibi, sınırları belli bir ülkeye sahip, bir hükümete ve ortak kanunlara bağlı teşkilâtlı millet veya milletler topluluğunu meydana getiren siyası teşekkül.” olarak tarif edersek… Devlet soyut bir teşekkülmüş gibi intiba edinilir.
Hal bu ki devlet somut olmalı, dokunabilmeli, hissedilmeli şefkat noktasında hissettirmeli… Baba gibi olmalı.
İşte bu manada bize en yakın ve Devletin en somut makamı Kaymakamlık makamı ve o makamı doldurandır…
Düşününki bir ilçe bir Kaymakamı… Bürokrasinin tüm kurallarını kılı kılına uygulamaya çalışıyor. Halkın içine çıkmıyor, halk için önemli olan milli ve manevi değerleri kale almıyor, halk ile arasına mesafe koyup rutinin dışına çıkmadan kanunun kendisine verdiği yetkileri uyguladığı düşüncesiyle her şeye kararname, her şeye yönetmelik gözüyle bakıp kapandığı odasından hiç dışarı çıkmıyor…
Diğer tarafta ise;
Sosyal devlet anlayışını özümsemiş halkı ile iç içe, halkın önem verdiği şeylere saygılı ve onların yanında. Vatandaşın ölümüne giden, düğününe giden vatandaşın ziyaretine giden, esnafın kapısına varıp halini hatırını soran, devlet kapsını sonuna kadar vatandaşa açan iyi günde kötü günde vatandaşının yanında olan bir kaymakam…
Öksüzü, yetimi, yoksulu, yolda kalmışı ,ihtiyaç sahibini özürlüyü, öğrenciyi , öğretmeni, memuru çalışanı emekliyi ,esnafı düşüncesine bakmadan onların yanında olan onlara yol gösteren bir kaymakam..
İki kaymakam modeli de vatandaşa yansıması somut makamın devlet eli… Cumhuriyet tarihi boyunca korku imparatorlukları kuran devlet yönelticilerinin uygulamaları yüzünden devletle barışık olduğumuz az görülmüştür…
Bütün değerlerimize ya militarist oda anti demokratik usullerle yaklaşıp bizleri kendisinden soğutmak için bütün gayreti sarf ettiler… Ceza verilmesi gereken, sadece vergi alınan, yasaklarla donatılması gerekenler olarak gördüler… Potansiyel tehlike, hırsız, düşüncesiz, cahil rejim düşmanı devrimci gibi gördüler…
Horlandık hep… Korktuk, yaklaşamadık devletin somut yanlarına…
Bu olgu son yıllarda Kaymakamlık makamına gelen devlet yetkililerinin gülümseyen yüzü ile değişmeye başladı… Kemal İnan beyin millete yaklaşım tarzı bizi bu makama yakınlaştırırken yeni Kaymakamımız Tuncay Sonel kapısını açmış “buyurun oturun bu makamın gerçek sahibi sizlersiniz” intibası veriyor…
Bizden biri yani avamın, halkın içinde… Tanımayan onun kaymakam olduğunu bilemez… Milletle dertlenip gülen bir devlet yüzü…
Onunla öksüzün yetimin yüzü gülüyor…
Özü itibari ile Devletin soyut dokunulamayan, yaklaşılamayan bir kavram olmadığının canlı göstergesi uygulayıcısı olarak göze çarpan bir kaymakamımız var…
Son zamanlarda hep o ve projeleri konuşuluyor…
Ümidimiz o ki… Devletin diğer soğuk ve hala soyut görünen yüzlerinin kaymakam Tuncay Sonel’in gerçekleştirdiği model ve halka yaklaşım biçimi örnek almaları…
Meğer Devlet somut ve şefkatini hissettirenmiş…