banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

 

“Her Şey İnsan İçin Derneği”nin davetlisi olarak Van’a gittim. “Aile İçi İletişim ve Mutluluk Sanatı” konulu konferanslar verdim.  Ekim ayında da Hakkari’ye gitmiştim. Aile, çocuk eğitimi, İslamî terbiyeyi nefsimize ve çocuklarımıza kazandırmak… Bunlar ülkemizin doğusunda ve batısında ortak temalar.

                Van, Hakkari, Siirt, Bitlis, Diyarbakır gibi illerimize gittiğimiz zaman “terör” olgusu ile karşılaşırız. Terör, PKK, ırkçılık bu bölgede birinci problem. Daha doğrusu kanayan yara.

                Konferanstan sonra Doğru Haber gazetesi benimle röportaj yaptı. Can yakan sorular şöyleydi:

                “Dağa taşa, ırkçılık kokan ‘Ne mutlu Türk’üm!’ diyene yazılmasını nasıl buluyorsunuz?

                Okullarda “Andımız”ın söyletilmesini bir eğitimci olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

                Karma eğitim pedagojik mi? Batı’da sorgulanan karma eğitimin ülkemizde tek doğruymuş gibi sürdürülmesine ne diyorsunuz?”

                Sorular, insanımızı rahatsız eden, ideolojik eğitim yapılanmasını hedef alıyor.

 

                “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYEN”

 

                Diyarbakır’da bir ana caddeye, Şırnak, Van ve Hakkari’nin dağlarına “Ne mutlu insanım ve Müslümanım diyene!” yazılsa kimsenin itirazı olmaz. Bu sloganları dağa taşa yazmak bölge insanını yok saymak veya asimile olmuş kabul etmek demektir. Ya da onları provoke etmek, onlara ırkçılık telkin etmek anlamı taşır.

                İnsan annesini seçemez. Allah kimimizi Türk, kimimizi Kürt, kimimizi Arap vb. yaratmış. İnsanın seçmediği bir şeyden dolayı mutlu veya mutsuz olması pedagojik de değil, ilmî de değil, insanî de değil.

                Irkçılık kokan bu cümlenin Doğu Anadolu’daki insanların gözünün içine parmak sokar gibi her tarafa yazmak onları Türkleştirmez, olsa olsa, onlara Kürt olduklarını hatırlatır. Bu topraklarda Kürt-Türk bin yıldır yaşıyoruz. Anadolu hepimizin vatanı.

                Ahlakın birinci kuralı, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamaktır.

                İzmir, Manisa, Niğde, Nevşehir, Çankırı, Ankara vb. gibi illerde dağa, taşa, yola, duvara ‘Ne mutlu Kürt’üm diyene!’ yazılsa ne tepki gösteririz?

                Bu konuda empati yapma zamanı geldi, geçiyor.

               

ANDIMIZ

               

Empati yapmamız gereken konulardan biri de Andımız.

Her sabah ilkokul öğrencilerine Andımız adı altında söyletilen sözlerin öğrencilere bir şey kazandırdığını kimse söyleyemez. Üstelik Andı söyleteceğiz diye öğrenciler sıraya sokarken konuşanların susturulması için öğretmen ve idarecilerin çocuklarımıza bağırmaları, zaman zaman öfke kontrollerini kaybedip öğrenciyi azarlamaları ve hatta hakaret etmeleri de işin cabası.

Annesi ve babası Türk olmayan çocuklara yalan söyleterek okula başlatmanın pedagojik bir yanı yok.

Çocuklara sabahleyin daha derse başlamadan yalan söyletmenin kime, ne faydası var?

Kürt çocuklarını rahatsız eden ve Kürt anne ve babaları kızdıran Andımız söylemi bir an önce kaldırılmalı.

Değerli Milli Eğitim Bakanı Prof. Nabi Avcı, çocuğunun İngiltere’de okuduğunu ve her sabah çocuğuna “İngiliz’im, doğruyum…” dedirtildiğini düşünmeli.

İngiliz olmayana İngiliz’im dedirtmenin nasıl mantığı yoksa Kürt çocuklarına da Türk’üm dedirtmenin bir mantığı da yok, faydası da.

 

RİSALE-İ NUR ESERLERİ

 

Üstat Bediüzzaman Said Nursî Bitlisli bir âlim. Risale-i Nur Külliyatı adı altında yazdığı eserler Kur’an tefsiri. Onun eserlerini okuyan milyonlar ister Doğu’da ister Batı’da olsun ırkçılığı Frenk illeti olarak görüyor, “Müminler kardeştir.” hadis-i şerifini yaşayarak kardeşlik bağlarını hayata geçiriyorlar.

Üstat Bediüzzaman’ın en büyük hayali Van, Diyarbakır, Bitlis gibi illerimizde Medresetü’z-Zehra adını verdiği, fen ve dini ilimlerin birlikte okutulduğunu okutulduğu bir üniversite açmaktı. Onun eserleri Türk ve Kürtleri birbirine kardeşlik bağları ile bağlıyor, ırkçılığın panzehiri.

Milli Eğitim Bakanlığı, Üstat Bediüzzaman’ın Uhuvvet Risalesi gibi müminler arasında kardeşlik bağlarını güçlendirecek eserleri okullara tavsiye etmeli. Tabiat Risalesi gibi tevhid hakikatini ispatlayan eserleri 100 temel eser gibi öğrencilere okutulmalı. PKK ırkçılığa ve dinsizliğe dayanıyor. Üstadın eserlerini okuyanların imanı kuvvetleniyor ve ırkçılık hastalığından kurtuluyor. Risale-i Nurlar, okul ve sınıf kütüphanelerine konmalı, ırkçılık hastalığına karşı ilaç olarak kullanılmalı.

Not: İnsanımıza faydalı olmak için faydalı projeleri hayata geçirin Her Şey İnsan İçin Derneği Başkanı Veysi İnci, yönetim kurulu üyesi Doç. Fevzi Özgökçe, öğretim görevlisi Edip Yılmaz ve dernek üyelerine bin teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Beyin vitamini olarak Uhuvvet, Tabiat, Meyve Risalelerini tavsiye ediyorum. İletişim 444 24 14

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.