Doğu Anadolu Okuyor projesi kapsamında 3 gün Bitlis’e misafir oldum. Adilcevaz’da iki, Ahlat, Hizan, Yolalan ve Bitlis Said Nursi İmam-Hatip Lisesinde birer konferans verdim. Adilcevaz ve Hizan’daki konuşmalar, e-konferans idi, bir anda birçok salona bağlanıp yüzlerce öğrenciye hitap ettim.
Öğrenciler, yazara ve kitaba fevkalade ilgiliydiler.
Gördüklerim, duyduklarım ve yaşadıklarım beni çok sevindirdi, Doğu Anadolu Bölgesi adına yeni ümitlere kapıldım.
Bitlis’in aydın, mütefekkir, muharrir ve geniş ufuklu bir valisi var. Veysel Yurdakul, tam bir entelektüel ve düşünen beyin. Bitlis’e gelir gelmez, mihmandarım Mahmut Bey, seni valimiz bekliyor, dedi. Gittik. Bembeyaz koltuklarla döşenmiş, aydınlık odasında zihni aydınlık bir devlet adamı ile tanıştım. İngiltere’de dil eğitim alan ve İngilizce şiirler yazan Yurdakul, Batı’yı tanıyan, aynı zamanda kendi köklerine bağlı bir mütefekkir. Sohbet sırasında çam sakızı çoban armağanı diyerek kendisine iki kitap imzaladım, o da bana üç kitabını hediye etti.
Şafak Sökerken isimli eseri okurken bir bilge insanla sohbet ettiğimi hissettim. Dönüş yolunda uçakta, kitabı baştan sona okudum. Düşünen, okuyan, araştıran, tefekkür dünyasını keşfeden bir aydının fikirleri ile aydınlandım.
Hasretin Visalimizdir adlı şiir kitabında apayrı bir inanmışlık çizgisi ve tefekkür dünyası sunuyor Veysel Yurdakul. Onu da Bolu seyahati sırasında okuyup bitirdim. Şiir sanatını biliyor Yurdakul, kelimelerden fikir ve his kuleleri inşa ediyor.
Düğümlerin Sırrı; iyi bir aile reisi, evlat ve memleket sevgisi ile dolu bir yüreğin ilhamları.
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Korkmaz, tam bir eğitim sevdalısı, iyi bir şair. Okul okul, sınıf sınıf öğrencilerin başarı oranlarını biliyor. Bitlis’i 2010 ve 2011 yıllarında olduğu gibi LYS’de Türkiye şampiyonu yapma sevdasında. Kitap dostu bir mütefekkir. Okumu tutkusu olan bir gönül adamı.
İki düşünen beyin bir araya gelmiş, iyi bir ekip oluşturmuşlar, harika bir proje yapmışlar:
Doğu Anadolu Okuyor.
100 yazar, 100 bin kitap. Doğu Anadolu’nun 10 şehrini kapsayan bir çalışma.
Kitaplar önceden alınıp öğrencilere dağıtıkağında yürürken yanınızdan birinin kendi kendine konuşarak geçip gittiğini fark edersiniz. Adam belli ki dert küpüdür. Kim bilir ne derdi var da bir şekilde anlatıp rahatlayacağı halden anlayan birini bulamamıştır.
Kuyunun içinden dolanı makbul sayılır. Kişilerde; olmasını çok istediğimiz, kendi kendine yeterli hale gelme gayretini, bu sayede belirli bir birikime ve donanıma kavuşma hasletini ifade eden olumlu bir durumu anlatmak için ‘İçinden dolmak’ deyimini kullanırız.
İçinden dolmak ne kadar iyiyse içinden konuşmak o denli kötüdür.
Kendimizi dinleye dinleye kendi kendimize konuşur olduk.
Birbirini dinlemeyen, birbirini anlamayan- anlayamayan, birbirini sevmeyen- sevemeyen insanlar birbirine yardım edebilir mi?
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal