banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

ETUDOSD (Eğirdir Turizm Tanıtma ve Doğa Sporları Derneği) Kulübü tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Dağcılık Şenliğine katılmak için sabah 04.30 surlarında Seydişehir’den hareket ettik.

Fahri Kubilay, Hüseyin Bostancı, Hasan Zorlu ve Adnan  Taşçı’dan oluşan Seydişehir Dağcılık ve Fotoğrafçılık Ekibinin hedefi zirveye ulaşmaktı…

Beyşehir gölünde gün doğumunu fotoğraf karelerine sığdırdıktan sonra ekip arkadaşlarımızdan Hasan zorlunun annesi ve babasına ellerini öpmek için ilk molamızı Yenişarbademli’de verdik…

Asil ve kocaman yürekli iki insanın hem evlatlarına hemde bizlere gösterdikleri ihtimam Anadolu’nun gittikçe azalan karakterlerindendi…

Son derece  misafir perver ve tatlıdilli anam   kahvaltı yaptınız mı  demesi ile   sofrayı kurması arasında  10 dakika  geçti... İçinde   kuşun sütü eksik natürel gıdalardan oluşan kahvaltı soframızı o güzel ananın dualarıyla yaptık… 

Kahvaltı sonrası ilk uğrak yeri  Kudabat Sarayı… ziyaret etmeye  değer.. Çinileri’nin  Karatay müzesinde sergilendiğini öğrendik…Birir taraf  göl, bir taraf  saray kalıntıları  tatlı   su kaynağı  göle akıyor buz  gibi su…  Ve ilerliyoruz … Ormanlık alan tertemiz hava…

Pınargözü mağarasına varmadan hemen elli metre  aşagıda  şelale  oluşmuş… Buz kesen soğuklukta ki şelaleyi fotoğraflarken iki yaşlı dağcının sırt çantalarını indirmelerinden mola vereceklerini düşünürken soyunmaları ile anladım ki suyun bedensel tadına bakacaklardı…

Fotoğraflayacağım anda kameramın etkisiyle de hızla buz gibi suya giriverdiler…

 Her yıl gelip buz gibi suya girdiklerini beyan eden Yörükler ekimizin gözü karası Hüseyin Bostancı’nın adrenalini de yükseltmişti… Gaza geldi O’da dalıvermişti buz kesen suya…

İlerliyoruz  ve  Pınargözü mağarası  içinden    derya  gibi su  ve eğilip bakıyoruz suyun serinliği ile içeriden   buz  gibi  soğuk hava akımı serinletiveriyor.  Türkiye’nin en uzun ikinci magarası imiş… 16 km uzunluğunda…   Onu da  öğrenmiş oluyoruz. 

Hemen yanında   bulunan 300-400  yıllık çam ağaçları    müthiş  temiz havası ile  görülmeye değerdi….

Anamas Dağlarının ve Batı Torosların en yüksek zirvesi 3000 metre.  Nihayet Melikler yaylası varıyoruz her taraf çadır ve insan kaynıyor.

Dedegül dağı ismini 2400 metrelerde bulunan yaz aylarında açan güzel kokulu Dedegül adlı çiçekten alıyormuş..

Etrafı çam ormanları ile çevrili  bir  yer...  

Hızla   çadır kuracağımız   yer arıyoruz   yamaçta olsa  bir yer   buluyoruz  hemen  yanı başımızda    İzmir ekibi  sıcak bir diyalog ve  herkesin yüzü  gülüyor  Türkiye’nin her yerinden     dağcılar.

Çadırlarını kurmuşlar pankartlarını asmışlar   kimisi yemek yiyor kimisi   kendi çapında dinleniyor. 

67 yaşından  15 yaşına kadar kadın kız  erkek  binlerce insan. Organize  mükemmel her şey düşünülmüş .

 Yaylada   her şey  mükemmel   tırmanacağımız    anamas   karşımızda  planlar yapıyoruz   kaçta çıksak  kaç saatte varılır  ve  kendi adıma  heyecanlıyım . 

Anadolu  çocuğuyum ama şimdiye  kadar Seydişehir ‘de    bir çok dağa tırmandım  ama  hiç böyle  dik ve yüksek bir yere çıkmadım.

 Acaba   gücüm yeter mi  yolda  kalırmıyım diye bir çok tedirginlikle    planımızı yapıyor gece çadıra  geçip yatıyoruz .  uyumak mümkün mü  saat 4:00    ekip ayakta  buz gibi hava buz gibi su  hemen    Adnan  hoca  ateşi yakmış suyu ısıtıp  abdest alarak sabah namazını  kılıp yola  düşüyoruz  ama  zirvenin  ortalarında 3:30 çıkan ekip.

Karanlık   ve  kamptaki büyük çoğunluk  bizim gibi düşünmüş   tek sıra  halinde   başlıyoruz tırmanışa  en zor parkur  başlangıç  iflahımızı kesti ama erken  ve enerjik olduğumuz için hızlı  geçiyoruz.

 Zor ve dik bir parkur  hedef belli gibi  oraya odaklanıp  yürüyor derken   en zor yer   son 300 m  oldukça dik   dağcılar tek sıra halinde   kuyruk uzamış gitmiş belikli  zor yer  o kısımda bizden öce  gidenler dönüşe  geçmiş ..

Sonunda zirvedeyiz...Zirve aslında 2998 metre....Zirveye dikilen türk bayrağı 3000 metreyi tamamlamış oluyor.. zirveye   çıkmak  zirvede  olmak hedeflenen  yere  varmak  tarif edilemeyecek  kadar  kıymetli  bir şey

Aşağıda harika bir manzara var..Eğridir gölü  Beyşehir gölü  afyon   burdur  dagları bile buradan görülebiliyor.. Seydişehir tarafından   bir   bulut kitlesi     güneşli havayı hemen buz gibi  yapıyor ve  bulutlarla iç içe derken kısa kollu  dururken  üşümeye başlıyoruz    resimlerimiz  çektikten  sonra   huzur içinde  inmeye başlıyoruz. Hüseyin bostancı   korkulan yamaçtaki karda   kaymaya başlyor   birinci  yamaçta   denemek bile  aklımdan geçmezken ikinci yamaçta   bende deniyorum  ve   kar yumuşak oldugu için istediğim zaman durabiliyorum…  Yaklaşık 300 m bu şekilde  iniyorum. İnişte çıkış kadar zahmetli dogru zamanda  dogru  ekipmanla  antremanı  ve enerjisi olan    her insan   çıkabilir .

 Ve aşa gıda  indimizde  yayla girmeden yolu kenarındaki  çeşmede saat 13.30  öğle namazımı  kılıp  rabbime şükrediyorum bana  bu gücü verdiği için   buraya sağ salim çıkmayı nasip ettiği için.

Elhamdülillah…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.