Ambulansları yakıp yıkma, belediye otobüslerini yakma, polis araçlarını tahrip, dükkânları kırıp dökme…
MHP ve BDP açıkça bu enkazın altında kalmamak için protesto görüntüsü altındaki ülkeyi harabeye çevirme eylemlerine destek vermediklerini açıkladılar.
CHP, Kadıköy’deki mitingi iptal edip Taksim’e yürüdü. Eylemin yıkıcılığını görünce Kılıçdaroğlu’nun gözü korktu. Eylemlere bireysel destek verdiklerini parti olarak destek vermediklerini açıkladı.
Hangi eylemlere?..
Yakıp yıkma ve demokratik görüntü altında demokrasiyi yıkma, darbe tam tamları çalma, darbecileri geri çağırma eylemlerine…
Derin güçler devrede…
Adamlarının gözü dönmüş. Yüzüne maske takmış, silahını çekmiş, belediye otobüsündeki adamları tehdit ediyor ve eyleme katılmaları emrini veriyor.
CIA, Mossad, loca kontrolündeki Ergenekon’un hücreleri harekete geçti. Şamil Tayyar, 50 civarındaki hücreden söz ediyor.
Taksim’den başlayıp bütün Türkiye’ye yayılan ve yayılmak istenen eylemler, düpedüz Ak Parti’yi indirme operasyonu, seçimle gelen iktidarı devirme kalkışması.
Tam tamlar ta Amerika’dan, Avrupalardan çalınıyor.
Yahudi lobisinin, neocanların, Türkiye’nin gücünden korkanların beşinci kol faaliyetleri.
İsrail’e özür dileten, Gazze ablukasını kaldırtmak isteyen, IMF’ye güle güle diyen, Suriye’de mazlum halka destek veren, halkın %50’sinin desteklediği sivil gücü, kendi evinde boğma hamlesi.
İslam âlemini uyandırmaya ve yönünü Batı’dan çevirmeye doğru hamle yapan, Birleşmiş Milletler’deki 5’li dükaya kafa tutan gücü.
Olayın zamanlaması oldukça ilginç.
Ergenekon davasında son savunmalar yapılıyor, karar verilme sürecine gelindi.
28 Şubat sürecinde iddianame kabul edildi, postmodern darbe yapanları yargılama süreci başladı.
Darbecileri kurtarabilmek için iktidarın mutlaka değişmesi lazım.
Ak Parti ve Tayyip Erdoğan iktidarda kaldıkça örgütün belini doğrultması mümkün değil.
Balyoz ve Ergenekon davalarında örgütün darbe planlamış askerî kanadı yargılanıyor, sivil kanat mahkemeye çıkarılmadı.
“Top yekün savaş”, “411 El Kaosa Kalktı” tamtamı çalan medyadaki borazanlar pusuda.
Darbecilere destek veren patronlara sıra gelmedi.
Havuz oluşturup parlamenter satın alan, şemsiye partisi kurduranlara dokunulmadı. Rahmi Koç, Aydın Doğan, Mehmet Emin Karamehmet… Darbecileri ziyaret edip onlarla görüşme yapan patronlar gezideler.
İtalya’daki Gladio davasında 463 parlamenterin dokunulmazlığı kaldırılmış ve yargılanmıştı. Türkiye’de kaç milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı? Silivri’ye ziyaret kafilesi düzenleyen CHP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmalı. Suçu övmek, suçluya sahip çıkmak suç değil mi?
Gladio davasında 911 iş adamı yargılandı.
2.993 bürokrat sorgulandı.
Bizde halkın seçtiği en büyük partiye dava açan savcılara, onu kapatmakla tehdit eden yüksek yargıçlara, darbelere alkış tutan barolara sıra geldi mi?
Başbakan Bettino Craxi, 12 bakan yargı önünde hesap verdi.
Milyon dolarlık rişvetler ortaya çıktı.
23 bankayı hortumlayan iş adamları, onlara göz yuman bürokratlar yargılandı mı?
İtalya’da 30 general yargılanmıştı, bizde darbe davalarında yargılanan general sayısı 142.
Medyada darbecilere alkış tutan Ertuğrul Özkökler, Mehmet Ali Yılmazlar, Fikret Bilalar, Ali Kırcalar, Uğur Dündarlar, Mustafa Özkanlar,Yılmaz Özdiller, Emin Çölaşanlar,Oktay Ekşiler, Saygı Öztürkler, Aydın Doğanlar ve Cem Uzan medyasından ateş eden Çekirgeler… Hürriyetler, Cumhuriyetler, Milliyetler, Akşamlar, Aydınlıklar… (Ergenekon’un Medya ile Dansı kitabında Gültekin Avcı, daha fazlasını anlatır, medyadaki darbecileri bilmek isteyenlere tavsiye ederim.)
Gladio darbe ve kaos organizasyonlarını P2 Mason Locası ile birlikte organize etti.
Bizde localara, Büyük Kulüp’e sıra geldi mi?
28 Şubat davası sağlıklı bir şekilde ilerlerse darbecileri destekleyen, onlara çanak tutan sivil ayaklara sıra gelebilir.
Kozmik odada saklanan darbe planları henüz ortaya çıkmadı.
Kanlı Çukur isimli kitabında Köksal Akpınar, Muhsin Yazıcıoğlu cinayetini ve helikopteri düşüren F 4 ve F16’ları anlatıyor. Havacılık tarihinde bir milyonda bir bile olmayacak iş oluyor, radar kayıtları siliniyor. Yazıcıoğlu’nun katilleri bulunmazsa darbecilerin dimdik ayakta olduğu hükmü ortaya çıkar.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Vekili Bülent Arınç çok güzel ve ortalığı yatıştırıcı açıklamalarda bulundular. Bir hamle daha yapılmalı, “Taksim’de ağaç kesilmeyecek, alış-veriş merkezi yapılmayacak, 3. köprünün adı Yunus Emre olacak, kışlalar şehirlerin dışına çıkarılacak.” denmeli ve göstericilerin kozları bütünüyle ellerinden almalı. Ortalığı yakıp yıkanlar, bu yıkıntının altında bırakılmalı.
Çoğunluk ve sağ duyulu halk henüz konuşma fırsatı bulmadı.
Emekli Org. Sabri Yirmibeşincioğlu, 5-6 Eylül olayları için, mükemmel bir Kontrgerilla organizasyonuydu, demişti. Taksim olayları için bakalım ne zaman benzeri bir itiraf yapılacak.
Provakatörlerin pasaportu var. Amerikalı, Fransız, İngiliz, Yunan, İran pasaportu taşıyorlar. Harika kışkırtıyorlar. İstekleri de Sevr şartları gibi. 3.köprüyü iptal, Kanal İstanbul istemeyiz, 3.hava alanı yapılmasın, Hess akar sulardan elektrik üretmesin.
Bunların Taksim’deki ağaçlarla ne alakası var?
CIA ve Mossad, Mİ6, Fransız, İran ajanları Türkiye’yi durdurmak istiyorlar.
Avcunuzu yalayın aşağılık ajanlar!.. Millet Tayyip’in arkasında.
Yiğitseniz seçim veya referandum isteyin.
Not: Mehtap Tv’daki Akıl Defteri programını dinledim. Öfkesi aklını geçmiş adamların sunduğu program, ne zamana kadar Fethullah Gülen Hocaefendi’nin hoşgörüsü altında Tayyip Erdoğan düşmanlığına devam edecek diye sormaktan kendimi alamadım. Bence program, hemen Ulusal Tv’ye aktarılabilir. Bizim mahallede salyangoz sattığınız yeter, kendi mahallenize gidin.