29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri için Belediye önüne gittiğimde birçok eğitimcinin serzenişine şahit oldum.
“Seydişehir’e bir tören alanı gerekiyor.”
Çoktan beridir, aklımın bir köşesinde bu konuyu işlemek vardı ama bir türlü yazma fırsatı bulamamıştım. Demek ki “o gün” bu günmüş…
Ne zaman Seydişehir’de bir özel gün tertip edilse, bir bayram kutlaması yapılsa, bir çelenk koyma töreni icra edilse, trafiğin; posta hanenin önünden, Selçuk Caddesinden, Atatürk Caddesinden durdurulduğunu görüyoruz.
Bana göre çok ilkel bir uygulamadır bu uygulama… Belki, Seydişehir’in 5 bin nüfuslu, at arabaları ile ulaşımın sağlandığı zamanlar için yeterli olan bir tören alanı, 40 bin nüfusa ulaşmış, 20 bin araç sayısı bulunan hem de ilçenin en işlek caddesinde icra edilen törenler için uygun bir alan değildir.
Sanki “Allah’ın emri” gibi, çelenk koyma töreni ayrı bir yerde, bayram kutlamaları ayrı bir yerde yapılmaktadır.
Her Cumhuriyet Bayramında Belediyenin önünde kurulan derme çatma platformda yapılan kutlamalar. Gösteri ve sunumlar Platformda oturan 100 kişilik protokole göre dizayn edilince diger tarafta bölük pörçük caddenin sagına soluna dağılmış binlerce seydişehirli ve öğrencinin izlemesi ve havayı teneffüs etmesi mümkün olmayınca kutlama için gelen bir pişman gelemeyenn bin hesabı oluyor.
Coşkuyu, heyecanı sekteye uğratan bu parçalı kutlamalara derhal son verilip, bütün etkinliklerin bir alanda yapılmasına zemin olacak yepyeni bir alanın acilen tahsis edilmesi ve bu eksikliğin şehrimizin büyüklüğüne yakışır hale getirilmesi elzemdir.
Her bayramı ayrı bir yerde kutlamak, hem törene katılanların ilgisini dağıtmakta hem de arzu edilen heyecanın yaşanmasına mani teşkil etmektedir.
2014 seçimlerinden önce belediye başkan adayları bu eksikliği projelendirecek çalışmaları ve bir tören alanı sözünü Seydişehir halkına sunmaları gerektiğini düşünüyorum.
CUMHURİYET KİMİN?
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin ve diğer resmi bayramların kutlanma anlayışına, 2012 yılında ilçemize gelen kaymakam Sayın Tuncay Sonel farklı boyutlar kazandırdı.
Geçen yıl bir çoğumuzun tanımadığı, cumhuriyetle yaşıt, eli öpülesi yaşlılarımızı tespit ederek bunları evlerinde ziyaret eden, gelebilenleri Cumhuriyet Bayramı törenlerinde yaşanacak coşkuya ortak olmalarını sağlayan Sayın Sonel, bu yıl da bu coşkuya şehit ailelerini, gazilerimizi ve yetimleri de ortak etti. Milletimizin her şeylerini borçlu oldukları ve gurur kaynakları olan şehitlerimizi, gazilerimizi ve onların ailelerini hatırlamak bizlerin boynumuzun borcudur.
90. yılını kutladığımız cumhuriyetle yaşıt olan, cumhuriyeti kazanmak için canını malını ve ömrünü vermiş Cumhur bu vatanın asli unsurlarıdır.
Bu insanlar toplumun çoğunluğunu temsil eden eli öpülesi Anadolu insanının ta kendisidir. Cumhuriyetle yaşıt bu insanlar, giyim ve kuşamlarıyla da öz be öz bizim insanlarımızdırlar. 90 yaşında, başı kapalı bir nine ile 90 yaşında, sakallı bir amcanın Atatürk Anıtına kaymakamla birlikte çelenk koymasından doğal bir şey olamaz. Bunun yadırgamak, “Cumhuriyeti Cumhur'dan korumak” anlamına gelir ki, öyle bir cumhuriyet zaten cumhuriyet olmaz.
Cumhuriyet belli bir kesimin değil, 76 milyonundur. Artık bu gerçeği kabul etmekten başkaca da bir çare yoktur.