banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Gazetemizin kerameti mahkeme kararıyla sabit yazarı D. Mehmet Doğan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş isimli 467 sayfa ve 17 sayfalık kaynakçası olan bir kitap kaleme almış. Kerameti sabit diyorum çünkü onbaşı bile olamayacak generaller başlıklı bir yazdı 28 Şubat sürecinde. Yıllar sonra o yazıda kast edilen generallerin rütbesini mahkeme söküp aldı.

            Kitap hayli iddialı konuları ele alıyor. Bir edebiyatçı olarak birinci TBMM’de milletvekilliği yapan Mehmet Akif Ersoy’un neden tekrar milletvekili seçilmediğini ve neden Türkiye’yi terk edip Mısır’a gittiğini çok iyi anladım. Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in emirlerine ve jandarma baskılarına rağmen Gümüşhane milletvekili seçilen Zeki Kadirbeyoğlu’nun peşine 1926 yılında hafiye takmışlar.(Zeki Bey, İzmir suikastı dolayısıyla yargılanıp beraat etmiş bir milletvekili.) Öyle gizliden takip eden cinsten değil, açıkça ve gölge gibi takip eden kaba saba adamlar. Zeki Bey, millete vekillik yapamayacağını anlar, Kars’tan tereyağı alıp İstanbul’da satmak ister. Tereyağını ısmarlar ve İstanbul’a getirtir. Kiminle görüştü ise polisler adamı sorguya çeker; kiminle sözleşme yaptı ise tehditlerle vazgeçirirler. Piyasada değerinden daha ucuz ve daha kaliteli olmasına rağmen tereyağı Zeki Bey’in elinde kalır ve kokar. Zeki Bey, kartona;“Beni ziyaret etmeyin, takip ediliyorum, zarar görürsünüz!” diye yazar ve kapısına asar.

            Levha polis tarafından götürülür. Zeki Bey tekrar yazar, polis tekrar alır. Levha problemi önce karakolda komisere, sonra vali yardımcısına sonra valiye sonunda Mustafa Kemal’e ulaşır. Reis-i Cumhur, “Bırakın, Zeki Bey’i takip etmeyin.” talimatı verir de Zeki Bey takip işkencesinden kurtulur.

            Kaç kişi, Zeki Bey gibi polisle cedelleşebilir, sonunda Mustafa Kemal’in talimatıyla kurtulabilir? Hele Mehmet Akif gibi:

            “Zulmü alkışlayamam,zalimi asla sevemem,

            Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

            Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam

            Hele hak namına haksızlığa asla tapamam.”diyen bir insan polise, arkasından komisere, sonra vali yardımcısına, sonra valiye kadar “Beni neden takip ediyorsunuz?” diyerek münakaşa etmez. Aziz Akif, Said Halim Paşa’nın davetini vesile saymış, Diyanet’ten aldığı Kur’an meali yazma görevini Mısır’da daha iyi yerine getiririm, demiş ve çekip gitmiş. Gitmeyenlerin başına nelerin geldiğini Mehmet Doğan anlatıyor.

Kitaptan anlaşıldığına göre,1923’ten sonra ülkede rejim istibdat cumhuriyetine dönüşmüş.Darbe dönemlerini ve 28 Şubat sürecini yaşayanlar bunu az çok tahmin edebilir.

            Cumhur halk demek, cumhuriyet ise halk idaresi anlamına gelir.

            23 Nisan 1920’de Ankara’dan kurulan rejim ile 1923 ikinci Meclis seçimlerinden sonra esaslı farklılık gösterir ve icraatlarında müthiş tezatlar görünür. Kitap esas konusu, bu değişim ve tezatlar.

            Cumhuriyet Halk Partisi o yıllarda rejimin sahibi. 1950’ye kadar tek başına ülkeyi yönetir. 1946’da NATO’nun zoruyla çok partili sisteme geçilir ve Halk Partisi girdiği her seçimi kaybeder çünkü hiçbir zaman halkın partisi olmamış, olmak için uğraşmamış. Yönetimde olduğu 27 yıl boyunca milletin sırtından jandarma dipçiği inmemiş.

            Değişimi en iyi anlatan örneklerden biri hilafet meselesi. Kazım Karabekir Paşa’ya göre Mustafa Kemal, kafasına halife olmayı koymuş. 16 Ocak 1923’te şöyle der:

“TBMM hükümeti, şer-i şerifi(şerefli şeriat) ahkâmından ibaret olan şura, adalet ve ululemre itaat esasına tevfikan (bağlı olarak) teşekkül etmiştir ve Türkiye Devleti için hilafet mevzuu bahis olmayıp ancak bu âlem-i İslam nazar-ı dikkate alındığı zaman var olabilir çünkü makam-ı hilafet yalnız Türklere ait değil, yüce âlem-i İslam’a aittir. Hilafet meselesini hal ve tebit edecek seviyeye vasıl oluncaya kadar TBMM makam-ı hilafeti bir nokta-i ümid olarak muhafaza edecektir.” (s.217)

7 Şubatta Balıkesir Zağanos Camii’nde öğle namazı kılındıktan sonra Mevlüt okunur ve Mustafa Kemal minbere çıkarak İslamiyeti öven o meşhur konuşmasını yapar.  

5 Şubat’ta Akhisar’da iken İsmet Paşa’dan Lozan’daki barış görüşmelerinin kesintiye uğradığı hakkında şifreli telgraf gelir. İngilizler hilafetin kaldırılmasını isterler çünkü İslam dünyasındaki sömürgelerinde başları derttedir.

Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa’nın çıkamadığı bir makamı yıkmaya karar verdiğini ve hilafetin bu sebeple kaldırıldığını ifade eder.(s.270) Esas saik İngilizler…

CHP aynı noktada duruyor. Asrın projesi Marmaray açıldı. Kemal Kılıçdaroğlu, açılışa gelmek yerine Ankara’da hükümet karşıtı miting yaptı. Halkın seçtiği partiler memlekete hizmet ediyor, eser inşa ediyor; CHP başörtüsü ve din düşmanlığı yapmaya devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyet Tarihine Giriş, cumhur veya halkla hiçbir ilgisi olmayan ve Müslüman halkın değerleri ile kavgalı Halk Partisi zihniyetinin icraatını ve yalan söyleyen tarihi anlatıyor. Okullarda kafasına yalanlar çakılmış olup da işin doğrusunu öğrenmek isteyenlere tavsiye ederim.

İletişim: Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş, Milli Müdaffa Cad. Müdafaa Apt. 10/13 Kızılay –Ankara, 0312 417 34 72’den istenebilir.

Duyuru: 2 Kasım saat 12-15 arası Tüyap kitap fuarında Nesil standında okuyucularla sohbet edip yeni romanım Derin Çeteye Pusu ve diğer kitaplarımı imzalayacağım, bilgiyle beynini beslemek isteyenler davetlidir. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.