banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Kanal 24’te Prof. Nabi Avcı’yı dinledim. Yumuşak bir dili var, eğitimin meselelerini çok iyi anlatıyor. Dersaneleri kapatmak yerine dönüştürmek istiyor, iyi niyetli.

                Bir saat boyunca dinledim sayın bakanı, dersaneleri doğuran asıl sebebi teğet geçti, yok saydı, görmezden geldi.

                Dersaneler iki sebepten doğuyor:

                1. Milletin çocuğu okumak istiyor. Anadolu liselerinde ve üniversitelerde yer yok.

2. Merkezi sınavla Anadolu liselerine ve üniversitelere öğrenci alınıyor.

                Çözüm aslında çok basit:

                Yeterince Anadolu lisesi ve üniversite açmak.

                Canım, Anadolu liselerinde yerimiz yok, bunun için öğrenciyi seçmek zorundayım mı diyorsunuz.

                Bu sorunun çözümü de basit:

                Okullarda yeterince sınav yapılıyor, öğrencinin yetenekleri ve bilgisi ölçülüyor. O değerlendirmeleri esas alınmalı.

                Okullarda yeterli mekân yoksa “açık Anadolu lisesi”, “açık üniversiteler” açılmalı.

Anadolu liselerine öğrenciler, 8.sınıf öğretmenlerinin verdiği notlarla yerleştirilmeli. Sınıf öğretmenler kurulu, bir öğrencini Anadolu lisesine gidip gidemeyeceğine, gittiği takdirde orada başarılı olup olamayacağına karar vermeli.

Öğrenciyi 4 sene ortaokulda okutan öğretmenler bu kararı verebilir.

Lise bitirme notlarıyla üniversitelere öğrenci alınmalı.

Alman eğitim sistemi öğretmen notunu esas alır. Bu sebeple orada dersane yoktur. Öğrencinin okullarda başarılı olmasını desteklemek amacıyla tek tük açılmış kurslara rastlamak mümkün ama bizdeki gibi gymnasium veya üniversite kazandıran dersane mevcut değildir.

Bu sistemde konunun bam teli öğretmen notuna güvenilip güvenilemeyeceği.

Mevcut sistemi adaletsiz hâle getiren öğretmenlerin durumu.

125.000 öğretmen açığı var, bu açık acilen kapatılmalı. Sayın bakan bu konuya hiç girmedi.

Öğretmenler, not verme ve değerlendirme konusunda hizmet içi eğitime tabi tutulur, sistem anlatılır ve notu suistimal eden olursa tekrar ahlak eğitim kursuna tabi tutulur, işini düzgün yapmayanın mesleki kariyerine nokta konur, olur biter.

MERKEZİ SINAVLAR SAKINCALI

Merkezi sınavlar üç sebeple adaletsizliğe yol açıyor:

a. Eğitim şartlarındaki eşitsizliği görmüyor. Harran’da anadili Arapça, Adilcevaz’da anadili Kürtçe olan, anne ve babası nalbur veya kuaför olan, ayrıca her sene öğretmen değiştiren öğrenci ile Burdur Gölhisar’da anadili Türkçe, anne ve babası öğretmen olan çocuğa aynı soruları sormak adaletsizliktir.

b.Eğitimde sonuç kadar süreç de önemlidir. Konya’nın dağlık ilçesi Hadim’in bir köyündeki çocukla Konya Meram’daki bir öğrenci eşit şartlarda eğitim almamaktadır. Hadim’deki çocuk elbette geriden başlar; buna rağmen çalışır ve çabalar ve öğrenme sürecinde ilerleme kaydediyorsa bu süreç öğretmen tarafından değerlendirilebilir.  Ankara’dan hazırlanan sorularla bu gelişme sürecini görmek ve değerlendirmek mümkün değildir. Merkezi sınavlar, elmalarla armutları topluyor.

c. Yetenekleri ölçmüyor. Merkezi sınavlar yetenek ölçen sorulara yer vermiyor. Onun yerine ezberlenebilir ve sonucu net sorular içeriyor. Öğrenci Mimar Sinan gibi proje çizse, Mozart gibi beste, Bill Gates gibi icat yapsa, Mehmet Akif gibi şiir yazsa, Arda gibi top oynasa bu sınavlarda sıfır çeker. Kalkınmayı sağlayacak mucit, kâşif, buluş yapacak öğrencilerin yeteneklerin merkezi sınavlar mezara gömüyor.  

ASIL PROBLEM MESLEK EĞİTİMİNDE

Anadolu liseleri ve üniversitelere talebin çok olmasının asıl sebebi gelecek kaygısıdır.

Türkiye’de ne yazık ki meslek liseleri gençlere bir meslek kazandırmıyor.

Almanya’da meslek eğitimi alan gençler, iyi bir meslek sahibi olur ve kendi ayakları üzerinde durur.

Ülkemizde acilen ıslah edilmesi gereken okullar meslek liseleri.

Milli Eğitim Bakanlığı, merkezi sınavla öğrenci seçilmesi ve bu sınavlara okulların öğrenciyi iyi hazırlayamaması sonucu dersanelerin ortaya çıktığını görüyor, dersane ihtiyacı kalmasın diye tedbir alıyor. Bu iyi.  Bakanlık, meslek liselerinin gençlere bir meslek kazandırmadığını da görmeli. İsmek, Asmek gibi meslek edindirme kursları, okulların meslek kazandırma eğitiminde başarısız olduğunun göstergesi.

Milli Eğitim Bakanlığı meslek eğitimini büyük şehirlere devretmeli ve yükünü hafifletmeli. Hem meslek eğitimi dar bölgeli hâle gelir ve o bölgedeki istihdamı göz önünde bulundurularak yapılır ve mezunları iş bulur hem de bakanlığın yükü hafifler.

Meslek eğitimi yapamayacak belediyelere bakanlığın yardımı devam etmeli. Meslek liseleri Ankara’dan programlanmamalı, bölgesel ihtiyaçlar ve iş kolları göz önünde bulundurularak sanayi ve ticaret odaları, organize sanayi bölgeleri yöneticileri ile iş birliği ile açılmalı. Hem piyasanın ihtiyacı olan eleman yetiştirilmeli hem de gençlerimiz eğitimini aldıkları alanda iş bulabilmeliler.

Meslek liselerinin öyle bölümleri var ki gencin dört senesini çalmaktan başka bir işe yaramıyor.

Beyin Vitamini: Çocuklarımızın kariyer ve meslek eğitimi kadar ahlak eğitimi de önemli. Prof. Mehmet Zeki Aydın’ın kaleme aldığı “Ailede Ahlak Eğitimi” isimli Timaş yayınlarının neşrettiği kitap fevkalade önemli ve güzel prensipleri anlatıyor. Ailelere ve öğretmenlere tavsiye ederim. Değerler eğitim konusunda Prof. Aydın birçok eser vermiş, uzman bir bilim adamı, eserleri sorun çözüyor. İletişim: 0212.511 24 24; www.mehmetzekiaydin.com  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.