banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Okul-yazar buluşması programı çerçevesinde okullarda motivasyon ve başarı konferansları veriyorum. Öğrenciler yazar görmekten memnun oluyor, birçok soru soruyor ve konferanslardan sonra kitap imzalatıyorlar. 

                Konferans ve seminer vermek hayatımın bir parçası oldu. Pek az şey beni şaşırtıyor lakin geçen hafta öyle şeyler duydum ki hem çok şaşırdım hem de çok sevindim.

                Karaman Fen Lisesi’nde Başarıya Götüren Yol’u anlattım. Motivasyon seminerlerinde öğrencilere on başarı prensibi anlatır ve on karar aldırtırım. Dinleyicilere “Ben de yapabilirim, kimseden bir eksiğim yok.”dedirtmek için ısrar ederim.

                Başarı ve motivasyon literatüründe temel iki kural vardır:

1.       Bir kişinin yaptığını, isterse ve bedelini öderse ikinci kişi de yapar.

Cenap Şahabettin, yüksek yerlerde hem yılana hem kartala rastlanır; biri sürünerek öteki uçarak gider, der.

2.       Bir iş bir defa yapılmışsa ikinci defa yapılması daha kolaydır.

İnsanı insan yapan en önemli organı beynidir. Prof. Manfred Spritzer’in tahminlerine göre Allah, herkese 120 milyar nörondan oluşan bir beyin vermiş.

Herkes aynı donanıma sahip. Farklılık, beyni verimli kullanmaktan veya kullanamamaktan kaynaklanıyor. Herkes zekâsını geliştirebilir ve beynini daha verimli kullanabilir.

Bu alanda Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı, Dehanı Keşfet Zekânı ve Hafızanı Geliştir isimli iki kitap kaleme aldım; zekâ geliştirme metotlarını ve beyni verimli kullanma sanatını anlattım. Herkes okuyup beyin sporlarını yapabilir.

Temel donanım aynı olduğu için Hans’ın yapabildiğini Hasan da yapar.

Abraham’ın yaptığını İbrahim; Yakop’un yaptığını Yakup; Marya’nın yaptığını Meryem, Eva’nın yaptığını Havva’da yapabilir.

Öyleyse Amerikalıların, Almanların, Fransızların, Japonların yaptığını biz de yaparız.

Hıristiyanların başardığını Müslümanlar da başarır.

Atalarımız medeniyet ve insanlık yarışında bin yıl önde koşmuş, bütün dünyanın hayranlık duyduğu medeniyet devletleri kurmuşlar. Onların evlatları olan bizler de ilim ve medeniyet yarışında öne geçebiliriz.

Karaman’da başörtülü bir kız öğrenci, konuşmamı yutar gibi dinledi. Kalın gözlük camları arasındaki iki siyah gözün dikkati, hafızamda, mermere oyulmuş nakış gibi duruyor. Konferanstan sonra yanıma geldi ve parlayan gözlerle şöyle dedi:

“Hocam sizi dinlemek bir zevkti. Konuşmalarınız bana annemi hatırlattı. O da sizin gibi konuşur. Sen de yapabilirsin, kimseden bir eksiğin yok, der.

Biz Müslümanız. Avrupa ve Amerikalılarla ilim ve teknoloji yarışına girmeliyiz, geçilmek bize yakışmıyor. Onları geçmemiz lazım, geçebiliriz.

Atalarımız dünya çapında medeniyetler kurmuşlar. İlim ve teknolojide yenilikler yapmışlar, keşif ve icatlarda bulunmuşlar. Ortaçağ ve uzun zaman da yeniçağda ilim ve medeniyeti onlar temsil etmiş. İcat ve buluşlar onlardan sorulmuş.

Bugünkü tembelliğimiz ve geri kalmışlığımız bir hastalık ve bize yakışmıyor. Dinimiz ilim öğrenmeyi, okumayı, çalışmayı emrediyor. Kahve yerine kütüphaneye, meyhane yerine laboratuara, stadyum yerine okuma salonuna ve konferanslara koşsak ilim ve teknoloji yarışına yeniden katılabiliriz. Bu mücadeleye girmek zorundayız.

Müslümanlık kitap dinidir. Kutsal kitabımız ilim, ahlak, çalışma ve güzel şeyleri tavsiye eder. Bizim hem ilim ve sanat yarışına girmemiz hem de iyilik ve erdemler medeniyeti kurmamız gerekir. Konuşmanız bana cesaret verdi. İlim ve sanatta dünya ile yarışma kararı aldım. Size teşekkür ederim.”

Öğrenci bir ara durdu, gözleri nemlendi, boğazı düğümlendi, gözlerinden yaşlar süzüldü.

Bir yazara konferans vermenin heyecanıyla duygulanmıştı.  Ayaküstü dinlediğim minik konferans beni çok sevindirdi. Demek ki konuşmaları boşuna gitmiyordu. Öğrenciyi tebrik ettim ve sınıfta kaçıncı olduğunu sordum. 

Yanında bulunan arkadaşları:

“Hocam, arkadaş okul birincisi.”dediler.

Sümeyra Okur’un heyecanı görülmeye değerdi. 

Sevinç ve mutluluğum iki kat arttı.

Beni heyecanlandıran ikinci öğrenci, İstanbul Oğuz Canpolat Lisesi’nde karşıma çıktı. “Yazarlık ve Hayatta Başarı” konulu bir konuşma yapmaya karar verdim. Slaytlar hazırladım. Okul müdürü, değerli dostum Erol Kahraman ve müdür yardımcısı Salih Sarıkaya ile birlikte salona gittik. Erol Bey, beni tanıttı ve okul-yazar buluşması programı çerçevesinde okula yazar getirttiklerini söyledi.

“Dikkatle dinleyin, faydalı şeyler duyacaksınız!”

Mikrofonu aldım, on dakika konuşmuştum ki elektrikler kesildi. Hazırladığım slaytlar işe yaramaz hâle geldi. Kendimi slaytsız konuşmaya da hazırlamıştım. Neticede 1678. konuşmamı yapıyordum. Salona sesimi duyurmak biraz zor oldu ama salonun ortasına, bazen de arkalara kadar giderek konuşmayı sürdürdüm.

Konuşmanın ortasında bir öğrenci ayağa kalktı ve şöyle dedi:

“Biz de başarabiliriz. Avrupa ve Amerikalılardan hiçbir eksiğimiz yok. Biz de dâhiler yetiştirebiliriz. Biz de keşif, icat ve buluş yapabiliriz. Karar verdim, Edison ve Einstein gibi olacağım!”

Şaşırdım ve heyecanlandım, sevincim yüreğimden taşacak gibiydi.

Sahneye davet ettim, kararını tebrik ettim ve alkışlattım.

“Bir dev gibi bir dağ gibi doğrulacağız.

Yeni bir ruh doğacak toprağımızdan!

Dünya yeniden tanıyacak bizi heyecanla,

Burma bıyığımızdan, kara kalpağımızdan!”

Konuşmaya damgasını mucit olmak isteyen Kubilay’ın kararı vurdu.

Beyin Vitamini: Beyin Gücünü Etkili Kullanma Sanatı, Dehanı Keşfet Zekânı ve Hafızanı Geliştir isimli Prof. Sefa Saygılı ve Doç. Ali Akben ile birlikte yazdığımız, zekâ geliştirme metotları ve beyni verimli kullanma prensiplerini anlatan kitapları okuyucularıma tavsiye ederim. Kitaplar beyin vitaminidir, beyin bilgi ile gelişir. İletişim: 444 24 14, www.kitapyurdu.com

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.