banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Okula geldiğimde yolun kesilmiş olduğunu gördüm. Yollar lacivert elbiseli polis kaynıyordu. Başörtülü öğrenciler, caddeyi hınca hınç doldurmuş, okula alınmıyordu. Eyüp İmam Hatip Lisesi’nin önü mahşer yeri gibi öğrenci kaynıyordu.

            Dörtyol’dan aşağı arabayla inerken polisler, yolumu kesti. Öğretmenim deyince okula gitmeme izin verdiler. Öğrencilerim okula alınmamış, caddede “Başörtüsüne uzanan eller kırılsın!” diye slogan atıyor, zulme direniyorlardı.

İkinci dönemin başıydı, 15 Haziran okulların kapanmasına kadar süren ve bin yıl süreceği zannedilen zulüm baş göstermişti. Kız öğrenciler o güne kadar okula geldikleri kıyafetle okula alınmıyor, başlarını açmaları isteniyordu.

Ecevit başbakandı, MHP-ANAP-DSP iktidarı vardı. 3.5 sene süren, 23 bankanın hortumlandığı 57 milyar doların iç edildiği meşum dönem.

Eğitim Bir-Sen şube başkanı Ünal Mamur ile harekete geçtik. Kılık kıyafet yönetmeliğine uymamak bir disiplin suçu, öğrencinin suçu sabit görülse bile uyarı cezası alır.

Polis okulun yolunu kesmiş, öğrencileri okula almıyor, öğrenim özgürlüğünü engelliyor ve Anayasal suç işliyor.

Konuyu ilçe milli eğitim müdürü Ali Kılıç’la tartıştık, yaptığınız Anayasaya göre suç, öğrenciyi engelleyemezsiniz, dedik.

Bize öfkeyle baktı. Bizi ikna etmek yerine şöyle kükredi:

“Siz hangi gündesiniz? Gidin işinize!”

İlçe emniyet müdürüne gittik, Anayasal suç işliyorsunuz, öğrenciyi bırakın, dedik.

Adam öfkeyle soludu:

“Gidin işinize, beni engellemeyin!”

Bizden uzaklaştı.

Daha sonra il emniyet müdür yardımcısı geldi. Ünal Bey’le kendimizi tanıttık, sendikacıyız, sivil toplum temsilcisi olarak haksızlığa karşı çıkıyoruz, dedik.

İl emniyet müdür yardımcısı olgun bir adam çıktı. Önce polise talimat verdi:

“Çocuklara sert davranmayın, protestolarına karışmayın. Yumuşak davranın!”

Biz döndü. Yüzü mosmordu, ağzı alkol kokuyordu, yumuşak bir sesle:

“Hocam, yüksek sesle konuşmayın. Çocuklar duymasın. Sizi anlıyorum. Yasak Anayasa’ya aykırı diyorsunuz fakat biz de emir kuluyuz. Sizi Genelkurmay’a bağlatayım. Onları ikna ederseniz yasak kalkar!”

Donup kaldık.

Sendika başkanı Ünal Bey, direnme heyecanını yitiriverdi. Söyleyeceği sözler boğazına düğümlendi. Yutkundu. Bir şey söyleyecek oldu, söyleyemedi.

Genelkurmay’ı ikna edecemeyeceğimizi biliyorduk. Boynu bükük oradan ayrıldık. Öğrencilerimizin feryadını uzun süre seyrettik.

Yarım saat sonra polis operasyona girişti. Velileri ayırdı, başka bir sokağa yönlendirdi, okulun önünden uzaklaştırdı. Sonra erkek öğrencileri Balıkçı Bakkal Sokak tarafına sevk etti, onları ayırıp gruptan kopardı. Daha sonra kızları grup grup okulun önünden kopardı. İte kalka, bağrış çığırış polis otobüslere bindirip götürdü.

Ertesi gün Bağcılar, Yeni Bosna, Güngören gibi uzak semtlere bırakıldıklarını duyduk.

15 Haziran okulun kapanmasına kadar sürecek direniş eylemleri böyle başladı.

Öğleden sonra il milli eğitim müdürü Ömer Balıbey geldi. Yanında ilçe kaymakamı, milli eğitim müdürü, ilçe emniyet müdürü. Öğretmenleri topladı. Yüzünden düşün bin parça. Ültimatom verir gibi konuştu:

“Milli güvenlik dersi öğretmenlerinin tuttuğu raporlara göre imam hatip liselerinde kılık kıyafet yönetmeliklerine uyulmadığını tespit edilmiştir.  Yönetmelikler uygulanacak, öğrenciler derse girmiyor, kararı protesto ediyor. Sınıf öğretmenleri öğrenci velilerini arasın, çocukları derse başı açık girmeye ikna edin.

Öğretmenler ikna işinin zor olduğunu söylediler. Balıbey bana döndü. Kitap yazarı, karizmatik bir öğretmen olarak öğrencileri nasıl ikna edebileceğimizi sordu.

“Ben ikna olmadım, kılık kıyafet yönetmeliği yüzünden eğitim özgürlüğünün engellenmesi mantıksız. Birçok Avrupa ülkesinde mesela Almanya’da kılık kıyafet yönetmeliği yok. Özgürlükten yana olmamız lazım, yasakçı değil.”

Ücretli öğretmendim.  Balıbey, görevimin sona erdiğini, benim gibi düşünen başka öğretmen varsa onlarla ilgili iki satır yazı yazarak görevine son vereceğini söyleyerek öğretmenleri tehdit etti.

Başörtüsü yasağını öğrencilerimle bir dönem boyunca Eyüp’te  Fahri Korutürk Caddesi’nde protesto ettim. Eylemleri günlük olarak Akit’te yazdım. Çığlık isimli kitabım, kız öğrencilerimin başörtüsü direncini anlatır. O günlerde ne olup bittiğini hatırlamak isteyenlere tavsiye ederim.

Ak Parti, okullara ve kamuda başörtüsü zulmunü bitirdi.

Milli güvenlik dersini kaldırdı.

Genelkurmay’daki darbecileri yargılattı, tasfiye etti.

İmam hatip liselerinin kapatılan orta kısımlarını açtı.

Bütün okullara seçmeli Kur’an, Siyer ve Temel Dini Bilgiler dersi koydu.

Dindar insanlar ilk defa paryalıktan kurtulup eşit vatandaş oldu.

Oyumu revalüasyon niteliğindeki bu değişimi yapan Ak Partili adaylara vereceğim.  

Beyin Vitamini: Başörtüsü yasağının imam hatipler ve üniversitelerde yol açtığı korkunç hikâyeleri bilmek isteyenlere Çığlık ve Hançer Saplı Yüreğimde isimli kitaplarımı tavsiye ederim. İletişim: 444 24 14; www.kitapyurdu.com    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.