“Islah edeceğine kapat gitsin” mantığı.
Köy enstitülerinden bahsediyorum.
17 Nisan 2014 Köy Enstitülerinin 74. Kuruluş yıldönümü...
17.04.1940 tarihinde 3803 sayılı yasa ile kurulan Köy Enstitüleri, o zamanlrada köylerde yaşayan % 80’lik bir nüfusun eğitimine öğretimine ve dünyaya bakış açılarının değiştirilmesine yönelik olarak kurulmuştu.
“Köy Enstitülerinin temel misyonu; iş zanaat ve sanat deneyimli, yetenli, köy koşulları ile barışık, teknik ve sağlık elemanları yetiştirmekti. Köy kalkındırma çalışmalarını büyük bir coşku, içinde temel eğitim ve kültür bilgilerine önem vererek sağlamaktı. Köy Enstitüleri kendi okullarını, iş atelyelerini, yiyecek ve içecek üretimlerini hep kendileri yapıyorlardı.”
14 yıl boyunca başarılı bir şekilde eğtim öğretim çalışmlarını sürdüren bu okullar, bu dönemde 17341 öğretmen, 8675 eğitmen, 1248 sağlık memuru olmak üzerer toplamda, 27 264 eleman yetiştirmiştir.
1950’li yıllarda siyasi konjöktörlerin değişime uğraması, ideolojik kaygılar bu okulların misyonunun tamamlandığı düşüncesini ortaya çıkardı ve 04.02.1954 tarih ve 6234 sayılı “İlk Öğretmen Okulu” yasası ile statüleri değiştirildi.
Bu okullar da, 24 Haziran 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı “Millî Eğitim Temel Kanunu” gereğince de İlk Öğretmen Okulları kapatılıp Öğretmen Liseleri şekline dönüştürüldüler.
Diyebilirim ki bu dğişiklik 1954 yılındaki değişime bir missilleme idi. “Al birini vur ötekine” misali...
Şahsım da bu okullardan mezun olan ve hayatının ilk sillesini bu okullar sayesinde yiyen bir kişiliktir.
1965 yılında köyümde açılan İlk Okula 1966 senesinde kayıt oldum. Öğretmenimin de, yazımızın konusu olan Köy Enstitüleri içinde önemli bir yeri olan ve Anadolu’nun kalkınmasında öncü okullardan biris sayılan Konya Ereğli İvriz Köy Enstitüsü mezunu idealist bir şahsiyet olması (Muzaffer Öner Bey) benim öğretmen olma isteğimi tetikleyen bir husustu.
Köyümde, 1965 yılında ilkokul binasının henüz inşaat halinde olması hasebiyle ilk öğretimine toprak damlı, ağaç örtülü, damının yuvak ile sıkıştırılarak korunduğu, henüz sırası masası bulunmayan 40-45 metre kareden ibaret bir köy odasında başlandı eğitim ve öğretime.
1971 yılında tek derslikli ve bütün öğrencilerin aynı derslikte tek öğretmenle eğitim gördüğü bir köy okulundan birincilikle mezun olarak idealimdeeki öğretmenliğe adım atmak üzere Devlet Parasız Yatılı sınavlarına katıldım. İki aşamalı sınavın ikisini de kazanarak, ömrümde ilk kez gördüğüm devlet memuru olan öğretmenimin mezun olduğu İvriz Köy Enstitüsü sonraki adıyla İvriz İlk Öğretmen Okuluna adım attım. İdealimin yarısını bu şekilde gerçekleştirmiş durumdayım.
Ne var ki yedi yıl süreyle eğitim veren ve bin bir emekle ve alın teri ile kazanarak idealimi gerçekleştirmekte olduğum bu okul da, nasıl ki Köy Enstitülerini yoktan sebeplerle kapatan zihniyet hortlamışsa ıslah edilmesi gerekirken kökten kapatılmışsa, bu defa da benzer bir zihniyet İlk Öğretmen Okullarının yapısını değiştirererk, on binlerce öğrencinin, analarının ak sütü gibi helalinden kazandığı okullarının kapısına kilit vurvermişti. Adını ve eğitim süresini yine ideolojik kaygılarından ötürü değiştirerek 1973 yılında Öğretmen Lisesi durumuna çevirivermişlerdi.
Yedi yıllık süreli İlk Öğretmen Okulu sınavınaı kazanmama rağmen üç yıl da bu şekilde eğitimime devam etmişken, yeni alınacak öğrencileri değil de devam eden öğrencileri bile bu değişikliğin içine dahil ederek, umutları, ve idalleri yıkan bu gerici anlayışlar Ülkemin kaderine sağ-sol demeden, darbe vurmuşlar ve kendi emellerine hizmet etmeyen statüleri acımasızca değiştirerek hak ve adaletin ta o zamanalrada zedelenmesine zemin hazırlamışlardır.
Daha sonraki yılarda, hepinizin bildiği üzere meslek okulları, normal liseler, ticaret lisleri hasılı ne kadar lise mezunu varsa kendi ideolojik anlayışlarına yakın öğrencileri, yaptıkları hata yüzünden ortaya çıkan öğretmen açığını kapatmak üzere, eğitim enstitülerine mülakatla alarak 45 günde 3 ayda öğretmen yetiştirip yurdun sath- mailine dağıtıverdiler. Bununla da yetinmeyip 15 günlük kurslarla bunların hepsini yani on binlerce “Hızlandırlmış Eğitim Öğretmenini” fakülte mezunu yapıp ülkemin ve milletimin hizmetine(!) sunuvermişlerdi. (Kendilerni yetiştiren ideal öğretmenlerimizin varlığını da unutmadan...)
Yazacak çok şeyim var da. Konjöktür müsait değil. Kara mizah konusu olan bu gerçeği yazmaya ne kağıt ne kalem yeter...
Cumhuriyet tarihinde en fazla oynanan bakanlığın, Milli Eğitim Bakanlığı olması da bu kara mizahın en önemli delilidir.
Selametle...