Toplumda hızla yayılan cinnet hali hem kendisine hem de en yakınlarına zarar verir hale geldi.
Toplum mutlu değil, insanımız huzurlu değil kimin ne zaman nasıl bir reaksiyon göstereceği belli olmayan kalabalıklar arasında yaşıyoruz.
Vahşi kapitalizmin oyuncağı olan insanlar perişan. Ömür denen en büyük sermayeyi basit dünyalık değerler için heba eden insanoğlu tatminsiz.
Her gün haberleri açınca “cinnet geçiren baba aileyi yok etti” haberleri kanıksanır hale geldi.
Cinnet sebebi tamamen maddi; İnsanoğlu doyumsuz olduğu içinde mutluluk ve huzur bulamıyor. Huzuru maddi değerlerde arayan insanların istekleri bir türlü bitmiyor.
Bir evi olan başka bir evi, arabası olan en son modelini, en son modeli olan daha büyük daha konforlusunu, kenar mahallede evi olan çarşı merkezinde, metre karesi az olan daha büyük metrekaresini, çarşı merkezinde olan yazlığı, yazlığı olan daha merkezi yerlerde olanı, akıllı evleri derken istekler ve arzuların bir türlü sonu gelmiyor.
Son zamanlarda Türkiye deki moda bu, bahse konu hayallere ve isteklere nüfusun belki küçük bir dilimi ulaşıp kendi çapında o küçük dünyasını imar ettiğini zannederken bir bakmışsın malı da mülkü de bırakmış sadece Salih amelin fayda vereceği sonsuz âleme göçmüş.
Tabii ki sadece onlar gitmeyecek hepimizin gideceği yer orası Allah imanlı kuranlı gitmeyi nasip etsin.
Çoğunluk olan ise bu isteklere ulaşmak için kısacık ömrünü harcıyor; bunu yaparken de insanlığın en büyük düşmanı olan dünyevileşme ile kapitalizmin dişlileri arasında deyim yerindeyse heba olup gidiyoruz.
Bu gün ülkemizde ömrü kredi- kredi kartı borcu ödemekle geçen insanlarla dolu..
Bu işleri belirli ölçülerde çevirebilenler çeviriyor çeviremeyenlerin ise hayatı kararıyor.
Pekâlâ, bizler nasıl oldu da bu hale geldik? 90 yılda toplum mühendislerinin zihniyetine göre çağdaş olacaktık, zengin olacaktık, uygar alacaktık.
Din çağdaşlaşmanın önündeki en büyük engeldi. Din, ilerleme mitinin önündeki en büyük engeldi. Zincirlerimizi kırmalı ve özgürleşmeliydik. Bunun için bizi biz yapan tüm değerlerimizden soyunmalı, kimliğimizi yakmalı, kişiliğimizi yıkmalıydık.
Bizi biz eden değerleri yıkıp yakanlar, bizi kendi küllerimizden yeniden doğacağımız masalına inandırdılar.
Yazımdan şu anlaşılmasın; çalışmayalım sürünelim ona buna el açalım değil.
Diyorum ki Dünyalara sahip olsak ta hiçbir şeyin bize sahip olmasına izin vermeyelim.
Sonuç ortada kapitalizmin dişleri ile boğuşan bir millet… Bu gün asgari ücreti çalışan ekonomik sıkıntıda, çift maaş çalışıp evine ayda 5000 TL giren aile ekonomik sıkıntıda siftah etmeden dükkanı kapatan esnaf sıkıntıda , emekli sıkıntıda , çalışan , çiftçi köylü şehirli herkes ekonomik sıkıntıda….
Ekonomik sıkıntı toplumda tüm sıkıntıların ana nedenidir diye düşünüyorum. Bu kadar dünyevileşen bir toplumunda kapitalizmin esaretinden kurtulması yakın tarihte pek mümkün gözükmüyor…