Kaç zamandır haberleri izlerken yüreğim daralır. Çünkü minarelerinden ezan sesi yükselen memleketlerde vahşetin ardı arkası kesilmez nicedir. Hangi birine yanarsın... Suriye’ mi, Irak’ mı, Myanmar mı Gazze mi? Cümle bilad-ı İslam serapa kan revan şimdi.
Öz yurtlarında İsrail bombalarının insafına terk edilen Filistin’de haneler tarumar olurken bir ramazan akşamı iftar saati yaklaşırken mü’minin iki sevincinden biri mateme dönüşüyor her haberle.
İbrahim Sadri’nin yorumuyla tanıdığımız Şeyhmus Özüdağlı’nın Siga Sözleri adıyla da bilinen ve bu adıyla daha çok beğendiğim şiirini hatırladım bu akşam. Kendimi şairin dizeleriyle sigaya çekmeye çalıştım. Yaralarından kan damlayan Gazeli çocuklar geldi aklıma, bir şişe soğuk suyu düşündüğüme utandım. Hiçbir şey gelmedi elimden. Sadece cep telefonumdan gazetede gördüğüm bir numaraya “Gazze İlaç” yazıp gönderdim ve sustum. Sustum; çünkü anlamlı bir eylem yapamayan hiç olmazsa susmalı diye düşündüm.
İşte bir iftar saati daha yaklaşırken paramparça olmuş bir yürekle dinlediğim bu şiirin mısraları:
“Yürek devlet devlet çarpınca durur mu?
Can tenden ayrılsa da, bu sevda durulur mu?
Bize yaşamak düştüyse böyle nâçar!
Bir kör kurşuna sitemkâr olunur mu?
Sözüm sana dostum evvel!
Bir şehit tut kalbinden
Enflasyon azsın, dolar dalgalansın
Vatan yine sağ olsun!
Sen penguence giyin, öteki çince söylesin
Ama yeryüzü beklemekte, müntakim, adil
Söylesin ve bilinsin.
Vatan yine sağ olsun!
Eviniz darü’s-selam, arabanız Ford granada
Pahalı pahalı imzalar kondurdunuz adımıza
Ama kursağın insan eti, düşünebilirsen
Yetim gözleri üzerine sofran.
Uzak nedir bildin mi, Eritre mi, Patani mi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada
De bana cami kapıları niçin açık?
Ara sıra tapınmak için mi?
Siyah bir cübbeye sığar mı tanrı?
Ya buyrukları?
Bu yeni dini size kim indirdi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada
Enflasyon azdı, dolar dalgalandı, dilen dostum
Secde yerin altınlarla kaplandı
De bana, müşrikler böyle ödüllendirilmedi mi?
Eviniz dar'üs-selam, arabanız Ford granada.
Alkış çekersin, terazin hassas
Secde yerinde gözlerin oynaş, kalbin mutmain
Eğildikçe, eğildikçe, eğildikçe
Kaydımızı efendiler zimmetine geçirdi!
Şu saçları lime lime dün senin hemşiren değil miydi?
Topuklarına cahiliyeden kalma bir zil mi istersin?
Validenin baş örtüsü küflenmiş sandıklarda
Bin bir nazar üstüne, hemşirenin ilmi derin
Giysileri döl bereketi, dostum daha ne istersin?
Yükseklerden başlamadı mı her alçalış?
Onun indirdiği ile hükmetmeyen kimlerdir, bilmez misin?
De bana kime secde edersin?
Vatan yine sağ olsun!
Ama bu din hangi din?
Ekmek aziz, can aziz
Peki baki olan ne, rızkı veren kim?
Ana saçı süpürge, kadın telli duvaklı
Dudaklarında devri kâdim
Başköşede sâdabâdı saltanat
Fetva ehli İbrahim sanatını susar
Peki eceli tayin eden kim?
…
Bu gün kaç yıldız aktı gökten, sezdin mi?
Erkekliğin kabarır, çocukların gürbüz
Ama bak siperlerde saklambaç oynanmıyor artık!
Analar ölümle ikiz
Gül kokan ağızlarda savaş nârası!
Aç gözlerini, farz et sonsuz yaşadın
Sureleri yarım, ayetleri yüz üstü bıraktın!”
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal 16 Temmuz 14