Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylara örnek olsun diye bir güç paylaşımı hikâyesini anlatacağım sizlere…
Hikâyede geçen Arslanı devlet olarak kabul edersek, bana göre öyledir de zaten sizce devlet gücü paylaşır mı?
Devletin gücüne ortak olmaya kalkanların başına neler gelir, haddini bilip ona göre davranan neye sahip olur tüm bu soruların cevabını hep birlikte hikâyemizi okuyalım görelim ,O zaman…
…
Arslan, kurt ve tilki beraber ava çıktılar.
Günün sonunda bir yaban sığın, bir keçi, bir de tavşan avlamış olarak geri döndüler.
Aslında hepsini arslan avlıyordu.
Kurtla tilki yanında durup onu seyrediyorlardı.
Avlanma bittikten sonra bir yerde oturdular.
Dağlar kralı arslan;
"Kurt kardeş! Avladıklarımızı aramızda taksim et bakalım!" dedi.
Kurt,
"Yaban sığırı, arslan payı olarak size düşer.
Keçi, benim hakkım. Tavşan da tilkinin olsun" diye taksim etti.
Arslan bu taksimi beğenmedi.
"Hepsinin benim olduğunu bildiğin halde sen nasıl kendine pay çıkarırsın?" dedi ve bir pençe atarak kurdu yere serdi.
Sonra da tilkiye dönüp, "Paylaştırma sırası sende" dedi. Tilki,
"Efendim," dedi, "bu tavşan sizin sabah kahvaltınız, keçi öğle yemeğiniz, yaban sığın da mükellef akşam sofranıza lâyık; hepsi de size afiyet olsun. Bana da size hizmet etme şerefi yeter."
Arslan,
"Tilki kardeş! Bu paylaştırmayı kimden öğrendin?" diye sordu.
Tilki, biraz ötede upuzun yatan kurdu göstererek, "Ondan" cevabını verdi.
Adaletli olduğu kadar merhametli de olan arslan, tilkinin bu cevabından hoşnut olarak şöyle dedi:
"Hiçbirine benim İhtiyacım yok, hepsini sana bırakıyorum."
Böylece kendine pay çıkarmayıp, avların hepsini arslana lâyık gören tilki, tamamına sahip oldu.