banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Yıl 1983…

Köyüme ilk kez diyanetin görevlendireceği kadrolu bir imam gelecekti… Erdoğanlılar yani köylülerim sevinçliydi…

O yıllarda camimizi büyüklerimiz doldurur, bizlerde cumadan cumaya lütfen iştirak ederdik… Namazlarımızı ise fötr şapkalı bir vatandaş kıldırırdı… 

Ve köyümüze ilk kez genç ve dinamik, sakallı bir imam geldi.  

Unutmadım… Bir ramazan günü kısa kollu gömlekle camiye gitmiştim.   Namaz çıkışı kadrolu imamdan önceki köylüm, fötr şapkalı, sakalsız imam bana “kısa kollu camiye gittiğim için senin namazın olmadı…” demişti…

Doğrusu bu uyarının doğru olup olmadığını bilmiyordum…

 Fötr şapkalı köylüm ile diyaloguma şahit olan kadrolu imam zor durumda olduğumu anlayarak yanımıza yaklaştı bir çırpıda namazımın kısa kollu ve bu şekilde olacağını söyledi…  

Ayaküstü muhabbetin ardından evine davet etti…   Evine icabetimle gözüme ilk çarpan şey kitaplarıydı… Yusuf hocam isteğim üzerine Yusuf Kerimoğlu’nun  “Kelimeler ve Kavramlar” daha sonra Üstat Mevdudi’nin  ‘Kurana Göre Dört Terim’ kitabını verdi. Liseyi yeni bitirmiştim iki günde iki kitabı birden okudum.  O zamana kadar inandığım din, inandığım Rab hakkında ne yetersiz bilgilere sahip olduğumu, hatta hiçbir şey bilmediğimi fark ettim.

 O Köyümüzün imam hatibi Yusuf şahin Seydişehir’den Hacı Ali ağabey gelecek sende gel dedi  ve   1983  yılında   Hacı Ali Uysaler ağabey ile tanışmama vesile oldu… Sonrasında ise bazı dostların teşviki ile Seydişehir’e yerleştim.

 Seydişehir’de açılan   Tekvando salonunda görev verildi bir öğrenci evinde  kalarak  buradaki  İslami çalışmaların  içinde  bulundum...  O öğrenci evinde   bizleri  sürekli olarak  eğiten, her hafta düzenli olarak    Fıkıh-Hadis- Tefsir dersleri veren Ali Uysaler ağabeydi.

Bir  gün  onun evine gittiğimizde    bir evde  bulunabilecek  en çok   kitabı görmem beni hayretler içerisinde  bıraktı.    Bir duvar tamamen kitapla kaplıydı.

 Rahmetli  o zamanlar   oldukça fazla sigara içerdi bizde içerdik akşamları   sohbetlerde   küçük büyük demeden ,  kapalı alan   gözetmeden  sohbet ortamını duman altı yapardık…

 O tarihlerde Türkiye’de   bir Kerimoğlu   furyası vardı…. ‘Emanet ve ehliyet’ kitabını   bir türlü bitiremedik  neden  sonra   tefsir okumaya başladık ve  Rabbimizin  oku ile   başlayan   yüce   kitabımızı     anlamaya  başladık  Ali Uysaler ağabey bizden   hep önde gitti .

 Arapça öğrenmeye azmetti ve öğrendi… 

Günün her saatini öğrenmeye ayırdı ve sonuç itibari ile haftanın neredeyse yedi günü evlerde  insanlara   Kuran anlattı…    Soğuk – sıcak gece - gündüz demeden köylere kentlere gitti. Askeri darbeler  gördü, 28  şubat  post modern darbesi   soruşturmalar yaşadı evi gözetlendi  ama  o  hiçbir zaman    Kuranı anlatmaktan asla  vazgeçmedi.  

Hele belediyeden emekli olduktan sonra kur’anın mesajını insanlara ulaştırmak için  ömrünün son anına  kadar    mücadele  etti.  Seydişehir’de Kuran çalışması yapan yaşlı ihtiyar   bir  çok insan  onun sohbetinde  bulunmuştur.

En son Konya Selçuklu tıp fakültesinde ziyaret ettiğimizde verdiği mesaj hala kulaklarımda. Allahın hiçbir kuldan vazgeçmediği “ Zalim firavuna  bile  Hz  Musayı  göndermesini” örnek olarak verirken  ve bizim   “dostluklarımızı”   mutlaka devam ettirmemiz  gerektiğini söylemişti. 

Konyada hastanedeki  ziyaretimizde eski sohbet arkadaşları  olarak  hepimiz  bir toplanalım  bir yemek dökelim dostuklarımız  unutulmasın diye   hep birlikte   karar  almıştık. Ama  malesef    tüm sohbet   arkadaşları Türkiyenin dört bir  yanından  (hepsinden Allah razı olsun)   cenazesinde  toplandı.

Ali ağabey    ben onu  tanığımdan  beri sürekli  olarak Rabbimizin hayatın inşası için gönderdiği Kur’an-ı Kerim’i  doğru anlama ve vahyi hayata taşıma amacıyla  sürekli , düzenli ve sistemli sohbet grupları oluşturdu.

İnsanlara Kur’an’ın mesajını doğru bir şekilde iletmek haftanın hemen hemen her günü Seydişehirin bir çok  noktasında  ders  halkaları oluşturdu. ,

Bu  derslere katılanlara “Allah’ın bak dediği yerden” bakabilecek bir anlayış kazandırmak için mücadele etti.,

 O hep Kur’an-ı anlayan, vahiyle inşa olmuş, sorumluluğunun bilincinde, şahsiyetli aktif iyi insanlar yetiştirmek için gayret etti.

 Hiçbir  zaman belli bir yapıya değil, sade Allah’a davet etti…

 Asla  ve asla şahıs  merkezli  olmadı,  hep şahsiyet merkezli çalıştı…

Hep sahip değil, şahitlik etti.. 

Bizde senin Salih   ve  mümin  bir kul olduğuna şahitlik ediyoruz Ali ağabey..

 Ölümünde  bile  bize Kuranı Mesaj  verebilen Değerli insan, Aziz Dost ; Rabbim   seni Kuran yolunda  yaşayıp o yolda can veren  Sıddıklar , Salihler, Şehidlerle  Haşreylesin İNŞALLAH.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.