banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Rahman olan, Rahim olan, Gaffar olan, Settar olun, Afüvv olan Yüce Rabbimizin güzel isimleriyle bölüm bölüm başlayalım inşallah…

         Şerefyab olduğumuz islam dininin nasihat ve samimiyet dini olduğunu ve bu samimiyetin de en önemli vasfının müslüman kişilik, müslüman kimliğinin olmazsa olmazı ve kaçınılmaz amentüsüdür.

         Efendimiz (s.a.v)’de bu gerçeğe hadis kitaplarımızdan Buhari’nin iman bölümünde geçen “Din, nasihattir.” ışık tutarak nasihatin dinin temelinde olduğunu beyan ederken, o asrın insanları, ne demek iltifaten melekleri desek daha uygun olmaz mı? İşte o güzide insanlar elleri değil, ayakları öpülesi insanlar, yani ashab-ı kiram (Ashab, Hz.Peygamber (s.a.v) Efendimize iman ederek O'nu gören ve müslüman olarak ölen kimseler. Veya Resulullah (s.a.v.)'ı gören müminler için kullanılmıştır. Sahabi ve çoğulu olan sahabe terimleri de aynı manayı ifade eder.) “Kim için nasihat, ey Allah’ın Resulü!” sorusuna, Efendimiz (s.a.v.) “Allah için, Kitabı ve Resulü için, müslüman devlet adamları için ve bütün müslümanlar için…” (Sahihi Müslim 2.37) buyurduğunu bizlere nakleden o güzide ashaplardan ki; Resulü Ekrem (s.a.v.)’’in dizi dibinde yetişen, O’nun rahle-i tedrisinden geçen sahabe-i kiram, dinin ve hayatın her alanında olduğu gibi samimiyet hususunda da tüm beşer tarihinin en güzel örneklerini vermişlerdir. İşte o örneklerden birisi olan Hz. Ammar b.Ali Yasir (r.a.)…

         Onlar, Allah’a ve Peygamber’e dine, sadakatle bağlılığın ve teslimiyetin âbidesi olan yıkılmaz kaleleri ve nesildir (r.a.)…

         O sahabe-i kiram ki onlar, Kur’an güneşiyle nurlanan, Sünnet kandiliyle aydınlanan, kalplerinde Allah ve Resulünden başkasına yer vermeyen aynı zamanda islam nurunu daha sonraki biz nesillerine taşıyan ve bütün âleme duyuran altın nesil, gökteki yıldızlar gibi aydın insanlar (r.a.)… Öyle ki Onlar, “Siz, insanlar için çıkarılmış, en hayırlı ümmetsiniz.” (Ali İmran 3/110) ilahi hitabına mazhar olmuş bir yıldızı sizlerle paylaşmak istedim. Hz. Peygamber (s.a.v.)’i gören, O (s.a.v.)’nunla yaşayan, O (s.a.v.)’nunla savaşan ve yıldızlarımdır buyuran gerçektende gökteki yıldızlar gibi yeryüzünün süsleri olan yıldız sahabelerden Hz. Ammar B.Ali Yasir (r.a.)’i hep beraber tanıyalım inşallah…

         Ammar İbni Yasir (r.a.) imanda azmin ve sebatın sembolü bir yiğit inancı uğruna gösterdiği fedakârlıklar, islam'ın yüceliğinin bir vesikası olup unutulmamaya yüz tutmuş kahraman ilk ŞEHİD’dir. Resulüllah (s.a.v.) Efendimizin; “Cennet üç kişiye müştaktır. Ali, Ammar ve Selman.”dır  şerefine nail olmuş ve cennete  mazhar olan bir insan! ki ; O, uzun boylu, kara yağız, ela gözlü ve geniş omuzluydu. Son derece sade ve nezih yaşadı. Babası Yasir, Yemen'li Kahtani kabilesinin Ans Kabilesinin yam koluna mensup olan babası Yasir, kaybolan kardeşini aramak için Yemen'den Mekke' ye geldi. Beni mahzum kabilesinden Ebu Huzeyfe'nin himayesine girdi ve Sümeyye adlı cariyesi ile evlenerek Mekke' ye yerleşti. Ammar bu evlilik sonucu dünyaya geldi. Hz. Peygamberin (s.a.v.) Darul-Erkam'da bulunduğu sırada müsüman olan ve müslümanlığını ilan eden ilk yedi kişiden biridir. Annesi Sümeyye ile babası Yasir de ilk müslümanlardandır. Mekke'de kendilerini himaye edecek kimseleri olmadığı için Kureyşli müşriklerin ağır zulüm ve işkencesine uğradılar. Öyleki imanları sebebiyle başlarına çeşitli ve zor sıkıntılara sabırla göğüs gerdiler. Ammar, uzun boylu, ela gözlü, geniş omuzlu, az konuşan, çok susan bir Resulüllah (s.a.v.) dostu idi. (Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları İslam Ansiklopedisi İstanbul 1991 c 3.s 75 )

         Rivayete göre Ebu Cehil o mü’minlerden birisi ile karşılaşınca senden, daha iyi ve akıllı oldukları halde, sen atalarının dinine karşı geldin, şerefini altüst edeceğiz derdi. Hâlbuki Yüce Allah (c.c.) “Hem derler ki: “Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır. Heyhat! İzzet, Allahın, Resulünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.” (Doç. Dr. ALTUNTAŞ Halil Dr. ŞAHİN Muzaffer Kur’an-ı Kerim Meâli Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları Ankara 2006 Münafikun Suresi 63/8 s.) Ayetinde buyurduğu gibi asil şerefin Allah’a ve Resulüne ve onun yolunda gidenlerde olduğunu bizlere bildirmektedir. (KALUÇ Hasan Seçkin Sahabelerin Hayatı, Ravza Yayınları İstanbul 1997 s.l25) buyurmuşlardır. Müşrikler, Yasir'i, Ammar'ı ve Sümeyye'yi her gün Mekke'nin kızgın kumlarına yatırıp hatta çarmıha gerip, saatlerce işkençe ederlerdi. Hele Sümeyye (r.a.)’ye çok büyük işkence ediyorlardı. Müşriklerin bu işkencelerinden maksatları sadece ve sadece aydınlanmış yoldan karanlık yola, imandan küfre döndürmek, doğru yoldan batıl, bir olan Allah (c.c.)’tan elleri ile yaptıkları putlara taptırmak içindi. İman öyle bir şeydi ki Yasir ailesi bu imanı her şeye rağmen muhafaza etmeye kararlı idiler. Sonuçta Ebu Cehil sonunda bir mizrak darbesi ile zavallı Sümeyye'yi işkenceyle şehit etti. Böylece dini uğrunda ilk şehide Sümeyye, erkeklerden de Yasir olmuştur.  (BEKRİ A.Himmet, KESKİOĞLU Osman, Hatemül Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ankara 2000, s.74 )

 

                                                                                                       Yusuf ÇAKICI

                                                                                                      Yalıhüyük /KONYA

 

 

 

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.