Küçükçekmece Belediyesi Kültür Merkezi önüne geldiğim zaman birdenbire heyecanlandım. Caddede kocaman afiş asılıydı:
Konferans: “Başarı ve Mutluluk Yolunda 7 Adım”
Afişin üstünde parmak kadar harflerle adım yazılı. Bütün millete ilan edilmiş, insan nasıl da heyecanlanmaz. Caddeden ara sokağa saptım, arabayı yolun kenarına park ettim. bilgisayar çantamı kapıp dışarı süzüldüm. Afişin önüne gelip tekrar baktım.
Heyecanım arttı.
Merdivenleri sekerek tırmandım. Kültür merkezine yürüdüm. Salona geldiğim heyecanım bir kart daha arttı. Veliler, çocuklarını da alıp gelmişlerdi. Bir Pazar gün olmasına rağmen salon doluydu.
Kültür Müdürü İsmail Bey, kendinden emin bir şekilde salona baktı, başını salladı.
“40 bin kayıtlı öğrencimiz var. 9 bilgi evi ve 100 öğretmenle hizmet veriyoruz. Dinleyicilerimiz salonu doldurur.”
Kürsüye doğru yürüdüm. Öğrencilerin heyecanı görülmeye değerdi. Beni görünce salonda bir alkış koptu.
Çocukları elimle selamladım.
İsmail Bey’in takdim konuşmasından sonra mikrofonu elime aldım. Salon ağzına kadar doluydu. Çoğunluk öğrenciydi ama yanlarında anne ve babalar da vardı. Kiminin elinde not almak için kâğıt kalem, kiminin elinde resim çekmek için fotoğraf makinesi.
Kendi kendime, heyecanlanma, bu senin 1943.konuşman, dedim.
Titreyen bir sesle konuşmaya başladım.
“Sevgili Gençler, Değerli Veliler!
Sizinle mutluluk ve başarı yolunda 7 adımı konuşacağız. Mutluluk, büyük oranda insanın sahip olduğu nimetlerin farkına varması, o nimetleri bize vereni tanıması, ona teşekkür etmesine bağlı.
Başarı ve mutluluğu Allah verir. Sahip olduğu nimetlerin değerini bilmeyen şükretmeyi bilemez. Şükretmeyi bilmeyen mutlu olamaz.”
Bir süre konuştuktan sonra bir öğrenciyi sahneye çağırdım. Seyircilere şöyle seslendim:
“Sizi bir milyonerle tanıştıracağım.”
13 yaşlarında, siyah saçlı, ela gözlü, zayıf bedenli, nur yüzlü Tuba’ya döndüm. Sol elim omzuna koydum. Gülümseyerek baktım ve sordum:
-Sen zengin biriymişsin, milyoner olduğun söyleniyor.
Tuba titredi, biraz sonra herkese biner lira dağıt diyecekmişim gibi korktu. Tiz bir sesle:
-Hayır, ben zengin değilim.
-Zengin olduğunun farkında değilsin galiba.
-Yok, zengin değilim.
-Şimdi milyoner olduğunu herkese ispatlayacağım. Sakin ol. Tanıdığım biri var. Beyni doğuştan özürlü. Beynini satacak birini bulursa satın alacak. Diyelim ki iyilik duyguların da kabardı ve satmaya karar verdin. Beynini kaça satarsın?
Tuba, duraklamadan cevap verdi:
-Satmam.
-On milyon dolar veriyorlar.
-Satmam.
-Yüz milyon dolar.
-Beyinsiz doları ne yapayım?
-Milyoner Tuba’yı görüyorsunuz, dedim.
Salonda herkes gülüyordu.
Pazarlığı sürdürdüm.
Tuba’ya gözlerini, kulaklarını, ayaklarını satıp satmayacağını sordum. Hiçbirini yüz milyon dolar da verilse satmaya yanaşmadı.
Salona döndüm ve sözlerimi şöyle tamamladım:
“Bir iğne ustasız, bir harf kâtipsiz, bir kitap yazarsız, bir resim ressamsız, bir köy muhtarsız olmaz. Elimizi, ayağımızı, beynimizi, gözlerimizi, dünyayı ve bütün kâinatı yaratan elbette bir mimar ve harika bir yaratıcı var. Harikulade güzel organlar yaratıyor, son derece cömert. Bizi çok da seviyor.
Çarşıda, pazarda, markette, kasapta bulunmayan, alınıp satılmayan bu güzel ve değerli organları bize veren o. Allah’ı tanımalı, ona teşekkür etmeliyiz.
Verdiği paha biçilmez nimetler gösteriyor ki o, bizi çok seviyor. Biz de onu sevmeli ve ona şükran duygularımızı dile getirmeliyiz. Ona nasıl teşekkür edebiliriz?”
İmam hatip ortaokulu öğrencisi Tuba şöyle dedi:
“Dua ederek ve namaz kılarak…”
Tuba’yı tebrik ettim ve şunu sordum:
“Allah bize her gün 24 saat zaman veriyor ve bunun sadece bir saatini kendisine dua ve teşekkürle geçirmemizi istiyor. Beş vakit namaz abdestle beraber bir saate sığar. Günün 23 saatini dünyanın geçici işlerine harcıyoruz. Bir saatini bize eşi bulunmaz nimetler veren Rabb’imize teşekkür için ayırmak çok mu?”
-Hayır, çok değil, dedi Tuba.
-Üstelik Rabb’imizi tanır ve ona namazla teşekkür edersek bize ebedî cennet vaat ediyor.
Salondaki bütün seyircilerle mutluluğun birinci prensibi olarak sahip olduğumuz nimetlerin farkına varma, Allah’ı tanıma ve ona teşekkür etme kararı aldık.
Tuba’yı alkışlatarak yerine uğurladım. Gerisi benim için kolaydı.
Bütün öğrencilerle ömür boyu başarılı ve mutlu olmak için şu kararları aldık:
1. Allah’ı tanımalı ve verdiği eşsiz nimetlere namazla teşekkür etmeliyiz.
2. Ebedî saadeti kazanmak ve dünyada huzur içinde yaşamak için haramı, helali, iyiyi, kötüyü, günahı, sevabı tanımalı; sevaplara koşmalı, günahlardan kaçmalıyız.
3. Rabb’imizin verdiği nimetleri, onun istediği doğrultuda kullanmalıyız. İnsan beyni okuma ve öğrenme programlıdır. Derslerimize iyi çalışmalı ve beynimizi verimli kullanmalıyız.
4. Kur’an-ı Kerim, inanıyorsunuz üstünsünüz, buyurur. Okulda üstünlük ders notları ile ölçülür. Notlarımızı yükseltmek için çalışmalıyız.
5. Geleceğimiz ile ilgili hedefler koymalı, okulu bitirince ne olacağımıza karar vermeli ve hedefin kalbine yürümeliyiz. Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım etmez.
6. Zamanı verimli kullanmalı, bunun için 3-4 saatlik uygulanabilir bir plan yapmalı, altına şu parolayı yazmalıyız: Üşenme, erteleme, vazgeçme!
7. Bilgisayar, cep telefonu ve televizyonu okulda ve ders çalışma saatlerinde kapamalı ve teknolojik aletleri bilinçli ve faydalı şekilde kullanmalıyız.
“İnsan sosyal bir varlık, tek başına mutlu olmaz. Bu sebeple sadece kendimizi için değil; ailemiz, ülkemiz ve bütün insanlık için çalışmalıyız.”
Başarılı ve mutlu olmak için karar alırken öğrencilerin heyecanı görülmeye değerdi.
Konuşmanın bitiminde soru yağmuru ile karşılaştım. Öğrencilerin bir dünya sorusu vardı. Onları da zevkle cevapladım. Konferansın sonunda İsmail Bey’den çiçek alırken hatıra resmi çektirdik.
İsmail Bey’e teşekkür edip ayrıldıktan sonra sokaktaki afişin resmini çektim. Heyecanım hâlâ doruktaydı ama bu sefer konferans vermek için heyecan duyuyor değildim. Geleceği fethetme kararı alan öğrencilerimizin ülkemizi yükseltecek olması beni heyecanlandırmış ve mutlu etmişti.
Beyin Vitamini: Motivasyon, hedef belirleme, program yapma ve verimli ders çalışma metotlarını öğrenmek için Başarı İnanç İşidir adlı kitabımı tavsiye ederim. İrtibat: 0212- 5513225