banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır konuşması ırkçılık hastalığına panzehir idi. Kürtçe konuşmanın yasak olduğu bir Türkiye’den Kürd’ün, Arab’ın Türk’ün kardeşçe yaşadığı ve Türkiye başbakanının Kürtçe de selamlandığı bir Türkiye’ye geldik. Irkçılığın körüklendiği yıllardan İslam kardeşliğinin çare olarak sunulduğu dönemlere geldik. Başbakan, ırkçılığın hastalığın karşı reçete olarak din kardeşliğini sundu. Çok şükür.

            Prof. Davutoğlu, İslam coğrafyasında yaşayan milletleri birleştiren kardeşlik duygusuna vurgu yaptı. Müslümanları asırlardır bir ve beraber yaşatan İslam kardeşliğidir.

            Hilal’in sembolize ettiği İslamî değerlere sahip çıktı başbakan.

            Ay-yıldızın sembolize ettiği istiklale vurgu yaptı.

            Türk, Kürt ve Arab’ın kardeş olduğu Ortadoğu istediğini haykırdı.

            Hz. İbrahim’in, Selahaddin Eyyûbî’nin, Sultan Abdülhamit Han’ın hamurunu yoğurdukları kardeşliğe dikkat çekti.

            Hz. İbrahim’i sevmek ve İbrahim’in milletinden olmak ırk ayrımını ortadan kaldırır.

            Selahaddin Eyyûbî, Kudüs’ü Haçlılardan alan Kürt kökenli İslam komutanı.

            Sultan Abdülhamit Han, İslam Birliği siyaseti takip eden Osmanlı hükümdarı.

            Başbakanın bu isimleri birlik, beraberlik ve kardeşliğin sembolü olarak seçtiği muhakkak.

            19 ve 20. yüzyıla Batı kültürü damgasını vurdu. Avrupa ilim ve teknolojik üstünlüğünü, dünya hâkimiyetiyle taçlandırmak istedi ve bütün dünyayı sömürmek için kullandı.

            İslam dünyasını sömürmek için kullandığı siyasetin parolası şu idi:

            “Böl ve yönet!”

            Bu sebeple Sultan Abdülhamit Han ve onun İttihad-ı İslam politikaları hedef seçildi, Arap milliyetçiliği körüklendi. Osmanlı Devleti içinde asırlarca beraberce yaşadığımız Bulgar, Yunan, Sırp, Arnavut ve Arap azınlıklar kışkırtıldı. Milliyetçilik ve ırkçılık hançeriyle Osmanlı Devleti parçalandı.

            Batılı ülkeler, İslam ülkelerini ve dünyayı işgal ettiler, sömürgeleştirdiler.

            Sosyalizm ve sosyalist hareketler, Batı sömürgeciliğini ve kapitalizmini geriletti ama yok edemedi.

            Sosyalizm ve komunizm, kapitalizmin eleştirisinden doğdu, insanların kardeşliği ve eşitliği fikrine vurgu yaptı, dünyada epeyce de taraftar topladı fakat İslam’ın önem verdiği din, inanç ve ahlakî değerlere düşman olduğu için Müslümanların derdine deva olmadı.

            20. yüzyılın ikinci yarısında İslam ülkeleri ve üçüncü dünya ülkeleri Batılıları ülkelerinden kovdular, istiklallerini kazandılar fakat Batı kültürünün etkisi devam etti ve ediyor.

            Emperyalist Batı, İslam dünyasının tekrar bir araya gelmesinden ölesiye korkuyor. Hele Müslümanların ilim ve teknolojide ileri giderek yeni bir medeniyet kurma idealine sahip olması, ödlerini patlatıyor.

            Türkiye’nin ayağa kalkması, Batı imalatı ırkçılığın zihinlerden temizlenmesiyle mümkün.

            Çözüm süreci çok önemli.

            Çanakkale’de sömürgeci ve işgalci Batılılara karşı Diyarbakırlı Hasan Yüzbaşı, Ohrili Yüzbaşı Kemal, Bingazili Teğmen Mevsuf, Eskişehirli Nasuh Onbaşı, Tophaneli Yüzbaşı Hafız Hakkı beraber savaştılar ve zaferi birlikte kazandılar.

            İslam coğrafyasını bir arada tutacak en önemli bağ, din kardeşliğidir.

            Babası Arnavut, annesi Buharalı Türk olan Mehmet Akif çok güzel söyler:

            “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez;

            Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

            Çözüm sürecinin başarısı büyük oranda İslam kardeşliğine bağlı.

            Devleti yönetenler ırkçılık yapmaz, kardeşlik duygularını pekiştirici üslûp kullanır ve halkı kucaklarsa ülkemizde ve İslam coğrafyasında Kürt-Türk-Arap kardeşliği yeniden sağlanır.

            Bin yıl kardeş olarak yaşayan Kürtler, Türkler ve Araplar, bin yıl daha kardeşçe bir arada yaşayabilirler.

            İslamiyet ırkçılığı ve ırk üstünlüğünü reddeder.

            Daha önemlisi Kur’anKerim; Müslümanlar kardeştir, buyurur.

            Diyarbakırlıları Kürtçe selamlayan Prof. Davutoğlu’nun üslûbunu bütün yöneticiler ve bürokrasi dikkatle hayata geçirmeli.

Yüz elli yıldır coğrafyamızda ekilen ayrılık tohumlarını sökmenin zamanı geldi inşallah. Prof. Davutoğlu, ilim adamlığının icabı yol gösteriyor, kucaklıyor ve ırkçılığın yol açtığı derin yaraları sarıyor.

            Not: Diyarbakır’a giden hiç kimse mahcup olmasın diye okullara haftada 2 saat Kürtçe dersi konmalı. Kürt kardeşlerimiz Türkçe öğreniyor, bizde zahmet edip Kürtçe öğrensek iyi olur.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.