“AK” temiz, pak ve lekesiz demektir. Ak’ın bir diğer adı da “BEYAZ” dır.
Beyaz temizliğin, saflığın simgesi gibidir.
Beyaza kimsenin itirazı olmaz. Beyaz asil ve soyludur ki, kendisine bulaşan toz ve lekeleri kabul etmez. Beyaza başka bir renk karışırsa beyazlıktan çıkar adı da değişir, rengi de. Beyaz sadece kendine katılan başka bir beyazı belli etmez. Necip Fazıl’ın dediği gibi;
“Kader beyaz kağıda sütle yazılmış yazı.
Elindeyse beyazdan gel de sıyır beyazı.”
Beyazın zıddı “SİYAH” tır. Siyah adeta beyazın rakibi gibidir. Siyah asla beyaz gibi değildir. Beyazın daha beyazına “Bembeyaz” denir. Daha pak, daha aydınlık, daha saf demek olan bu ad, insanın ruhunu okşar, içini aydınlatır. Savaşlarda bile “Beyaz bayrak” kaldıran ele kurşun sıkılmaz.
Siyahın daha siyahına “SİMSİYAH” denir. Siyah, korkunun, gecenin, karanlığın sembolüdür. Karanlık geceler, her türlü şerlerin çok olduğu zamanlardır.
İnsan ve cinlerin en şerlileri ortalarda dolaşır, can güvenliği az olur. İmdat çığlıklarına kulak veren çıkmaz. Onun için KUR’AN’da “Ortalığı kaplayan karanlığın şerrinden Allah’a sığınmamız emredilir.” (FELAK SURESİ:3)
Beyaz, düşünen insana müthiş öğütler verir. Mesela KAR beyazdır. Kar beyaz değil de siyah yağsa, karabasan gibi arzı sarmalayan zifiri örtü içinde halimiz nice olur. Eşsiz bir tabiat mucizesi olan kar, ta üç bin metreden salına salına iner. Tane tane yağar, inerken de birbirine dokunmaz. Hepsinin desenleri değişik, biçimleri de farklı. Peygamberimiz (SAV) şöyle dua buyurmuş: “Allah’ım, günahlarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Ve beyaz elbiseyi kirden temizler gibi kalbimi hatalardan temizle.” (BUHARİ)
Dünyanın “beyaz misafiri” olan kara ibretle bakıp da “Beyaz kefeni” ve ölümü hatırlamamak mümkün mü? Hayat koşuşturmacasından ölümü hatırlamaya pek vakit bulamasak da ölüm bizi bulacak.
“Ana sütüne “beyaz” dan başka hangi renk yakıştırılır?”
Aciz, çaresiz olarak dünyaya gelen insan yavrusu sonsuz bir şefkatle karşılanır ve eşsiz bir nimet olan ananın “AK SÜTÜNÜ” hazır bulur. Onun için Rabbimiz anaya isyanı haram kılmış. Kendi rızasını ana-babanın razı edilmesine bağlamış ve şöyle buyurmuş; “Sakın onlara “öf” bile deme, onları azarlama. Onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İSRA SURESİ:23)
Beyaz, kutsal değerlerimizin de temsilcisi gibidir.
Eskiden İslam Milletine “Milleti Beyza” (pak ve temiz millet) denirdi.
Müslümanlar yüz yıllardır bu sıfatı hak edemeyince bu deyimler de unutulup gitti. İmamların sarığı genelde beyazdır. Osmanlıda dini temsil eden “Şeyhülislam” ın giydiği kaftan da beyazdı. Kutsalı temsil eden bu kıyafetler için “Beyaz leke götürmez” sözü darb-ı mesel haline gelmiştir.
HAC’cın şartı olan “İHRAM” da bürünülen örtüler beyazdır. Milyonlarca Müslümanın “bembeyaz” kıyafetle “ARAFAT” ta toplanması bir “MAHŞER” örneğidir.
Allah huzuruna varılıp dünya hesabının görüleceğini temsil eden bu sahne insanın imanını kuvvetlendirir.
Beyaz, parlak, nurlu cisimler olan; güneş, ay ve yıldızlar dünyayı maddeten aydınlatırlar. İslam, Hz. Peygamber, İman, Kur’an-ı Kerim alemi aydınlığa ileten manevi ışıklardır, nurlardır, rehberlerdir.
İnsan AK ile KARAyı seçebilmelidir.
Saçlara düşen AK, “gençliğe elveda” demektir. Ağaran sakallar “dünyadan uğurlanma” vaktinin yaklaştığını ihtar eder.
“AK YÜZ” namusu, şerefi, iffeti temsil eder. Utanmayı gerektirecek bir durum olmadan işin, vazifenin başarıyla tamamlanması “YÜZ AKI” dır. Bu, dünya tarafıdır. Ahiret boyutu ise KUR’AN’IN ifade ettiği gibidir: “O gün (kıyamet günü) bazı yüzler AK olur, bazı yüzler KARA.”
“Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin karardığı günü düşünün. İyi amelleri sebebiyle YÜZLERİ AK olan müminler ebedi cennette kalacaklardır.” (ALİ İMRAN SURESİ:106-107)