Hiçbir evlat ana babası hayattayken tam olarak kıymet takdir edemez. O şefkatli seslerin sahipleri aramızdan ayrılınca da, keşkelerle sıralı pişmanlıklarını içinden söküp atamaz.
İnsan kaç yaşında olursa olsun ana-babası yoksa hem yetim hem öksüz gibidir. Babanın varlığı aileye bir güven telkin eder. Baba evin direğidir. Baba evlat için bir garanti gibidir. Evladın başı derde girse, darda kalsa koşup sığınacağı tek merci babadır. Mizahi niyetle de olsa bazı yerlere “babam sağolsun” yazılması anlamlıdır. Aile içinde ağırlığı vardır babanın. Olmalıdır da. Babalar hisleriyle hareket etmezler. Hislerini açığa vuruvermezler. Babalar daha mantıklı daha dengelidir. Babaların aklı ve iradesi duygularının önündedir. Baba ağladığını pek göstermek istemez. Evladını gurbete, askere, tahsile gönderirken hasret gözyaşını hep içine akıtır. Üzüntüsünü tebessümle savmaya çalışır. Gelin olacak kızının beline kırmızı kuşağı bağlarken bütün direnmelere rağmen gözyaşlarını engelleyemez. Ciğerparelerini başka başka hayatlara uğurlarken acısını hep içinde saklar. Baba ocağının bir bir boşaltılmasının hüznü çehresinde çizgileşir.
Ailenin ihtiyaçları önceliğidir babanın. Kendine ait lazım olanları hep erteler. Baba, maddi manevi bütün varlığıyla evladının üzerine eğilir. Çocuğunu geleceğe hazırlamak için çırpınır. Evladının okuması, sanat sahibi olması “kimseye muhtaç olmadan” yaşayabilmesi ana – babanın en büyük arzusudur.
Baba şefkatli, sabırlı, bağışlamayı bilen bir bilge insandır. Evladının hatalarını söylerken bile – aman kırılmasın- diye kelimeleri özenle seçer. Tıpkı Hz. Nuh gibi, Hz. Lokman gibi “Yavrucuğum” diye hitap eder. (Lokman suresi :16) Hz. Nuh Allahın emriyle gemiyi yapıp insanları içine almıştı. Kendisine iman etmeyen oğluna “Yavrucuğum, bizimle beraber sen de bin, inkarcılarla birlikte olma” diye seslendi.(Hud suresi:42) Fakat evladın nakıslığına bakın ki babasını reddetti, helak olup gitti.
Hz. Yakup, kaybolan oğlu Yusufa dayanamayarak “Vah Yusufuma vah” diye ağlaya ağlaya iki gözüne ak düştüğünü Yusuf Suresi:84. ayetten öğreniyoruz. Rabbim kimseye evlat acısı vermesin. Hz. Yakub’un şefkati ne ise diğer babaların şefkati de aynıdır.
Kadın insanlığın “anası”dır. Kadını yücelten en büyük özellik “ana” olmasıdır. Doğan her çocuk ananın sonsuz şefkatini ve ak sütünü hazır bulur. En içten ve katıksız sevgi, ananın evladına duyduğu sevgidir. İnsan olarak kim bize ne kadar yakın olursa olsun, analarımız kadar candan ve yakın olamaz. Çektiğimiz bir acıyı, yaşadığımız bir çileyi kendimizden sonra en fazla anamız hisseder. “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” sözü boşuna söylenmemiştir. Kadın “ana” dır. Ana kelimesi “anadolu”, “anavatan”, “anadil”, “anafikir”, “anayasa”, “anayol” gibi pek çok deyime eşlik eder. “ Ana gibi yar olmaz” sözü eskiden dillerden düşmezdi.
Ana- babanın kutsallığını Hz. Kur’an ilan ediyor. Allaha ibadet etme ve ana babaya iyi davranmayı, onları azarlamamayı, “öf” bile dememeyi kesin olarak emrediyor. (İsra Suresi:23-24)
Ana- babanın duası da bedduası da bilinçli ve içi doludur. Onun için ana babanın duası alınmalı, bedduasından kaçınılmalıdır. Beddua zehirini içen evlat iflah olmaz. Katiyen bedbaht evlat olunmamalı çünkü;
“Ana- babaya isyan dışındaki bütün günahlardan Allah dilediğinin cezasını kıyamet gününe bırakır. Ana- babaya isyanın cezasını ise ölmeden önce dünyada hemen verir” (İslam Tarihi: Cilt:1 Sayfa:355)
Ana- baba katilinin cenaze namazı da kılınmaz. (Nimet-i İslam Sayfa:433) Dinimizde ana-babaya “zekat” ve “fitre” verilmez. Çünkü muhtaç olan ana- babaya bakmak zaten evladın asli görevidir.
Evladı olduğu halde bir başına yapayalnız kalmış ana- babaların sayısı gittikçe artıyor. Bir evde yalnız yaşamak çok zor bir durum. “Yalnızlık Allaha mahsustur” der atalarımız. İnsan yalnızken gariptir, tedirgindir, korkuludur. Erzurumlu İ.Hakkı Hz. şöyle der: “Babasına anasına itaatli olan, evladını kendisine itaatli bulur.”
Günümüzde evler konforlu, imkanlar geniş. Ama gönüller çok daraldı. Aile bağları gevşetilmemeli. Aile büyükleriyle ruhsal bağlar kesilmemeli. Bir yabancı gibi bayramlar, tatiller, ana baba günleri gibi özel günler beklenilmemeli. Sevgiyi saygıyı belli etmenin günü mü olur?
Unutulmamalı ki, ana- babanın şerefi, evlat olmanın güveni, manevi değerlere (mahremiyete, ahlaka, edebe) dayalı olarak temellendirilen ailelerde korunabilir.