banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

“Gel ey Muhammed (sav) bahardır!

            Dudaklar ardında saklı âminlerimiz vardır.

            Hacdan döner gibi gel, miraçtan iner gibi gel!

            Bekliyoruz yıllardır…”der Arif Nihat Asya.

            Gönüller Sultanı’na (sav) gönül vermek, onunla yaşamak, onun izinde yürümek, ümmetine öğrettiği Kur’an’ı gönüllerimize nakış, aklımıza ışık, kalbimize güneş eylemek…

            Her müminin sevdası, hayali ve ideali…

            Onunla birlikte yaşayanlar ona hayrandı, ona tutkundu, onu her şeyden çok seviyorlardı.

            Mesela Enes… Enes bin Malik…

            Gönüller Sultanı (sav) baba yurdu Mekke’den hicret edip de Medine’ye geldiği zaman ensar ona koştu. Medine tarihinin en aydınlık gününü yaşadı. Enes, o günden daha aydınlık bir gün görmediğini söyler.

            Herkes çok değerli hediyelerle Gönüller Sultanı’na (sav) koştu.

            Hz. Rumeysa (ra) gelenin kim olduğunu biliyordu. Kâinatın Güneşi, Medine ufkuna doğmuştu. O da gitmeliydi fakat böylesine değerli birine hediyesiz gidilmezdi. Rümeysa dul bir kadındı, ona layık bir şeyi yoktu. Düşündü, taşındı, sonunda karar verdi.

Henüz on yaşında olan ciğerparesi Enes’in elinden tuttu, birlikte Gönüller Sultanı’na (sav) gittiler. Hz. Rumeysa, âlemlere rahmet olarak gönderilen İki Cihan Güneşi’ne hoş geldin, dedi ve hediyesini şöyle takdim etti:

            “Ey Allah’ın Rasulü! Herkes sana değerli hediyelerle geldi, ben de sizi canım, ciğerim Enes’imi getirdim. Kabul buyur!”

            Gönüller Sultanı (sav) hayır söz konusu oldu mu “hayır” demezdi. Enescik’i evlat kabul etti. Bahtiyar Enes, o kutlu yuvada on yıl kaldı. İstediği zaman annesine gitti, istediği zaman Gönüller Sultanı’nın (sav) elinden tuttu, birlikte gittiler.

Bir defasında Zeyd’in kuşu ölmüştü, Zeyd üzgündü. Enes bunu haber alınca Gönüller Sultanı’nın (sav) elinden tuttu, Zeyd’i ziyarete gittiler. Zeyd, kuşunu yeniden bulmuş gibi sevindi.

Nasıl sevinmesin?..

Gelen Allah’ın sevgilisi, Medine’nin güneşi, ins, cin ve meleklerin cananıydı.

Gönüller Sultanı (sav), bütün çocuklar gibi Zeyd’i de çok sevmişti. Ona Ebû Umeyr künyesini vermişti. İnsanlara künyeleri ile hitap etmek Arapların geleneğiydi. Yetişkin, saygın, değerli insanlar künyeleri ile çağrılırlardı. Gönüller Sultanı (sav) Zeyd ile ne zaman karşılaşsa şöyle derdi:

“Ebû Umeyr, ne oldu senin Nugayr?”

Nugayr, Zeyd’in ölen kuşuydu. Demek istiyordu ki Zeyd benim nazarımda sen çok değerlisin, vefat eden kuşunu bile unutmadım.

            Hz. Enes o kutsal yuvada on yıl yaşadı. Gönüller Sultanı (sav) ona bir günden bir güne kızmadı, darılmadı, azarlamadı hatta yüzünü bile ekşitmedi.

Hep gülümsedi hep sevdi hep güzel şeyler öğretti.

            Âlemlerin Güneşi ebediyet yurduna yükselince Enescik çok hüzünlendi, duygulandı, ağladı. Onu asla unutmadı. Seksen üç yıl yaşayan Hz Enes, bütün hayatını onunla yaşadı, onu andı, onu anlattı.

            Gönüller Sultanı (sav) hayattayken Hz Rümeysa ondan istirhamda bulunmuş, Enes’e dua etmesini, zengin olmasını, kendisinden sonra rezil olmamasını istemişti.

            Allah Rasulü (sav) Enes’e dua etmişti.

            Yallarca Allah Rasulü (sav) ile yaşayan diliyle onu anlatan, gönlünde hep onun sevgisini yaşatan Enes der ki:

            “Rasulüllah’ın (sav) duası bereketiyle çok zengin oldum. Ne kadar devem, koyunum var, bilmiyorum. Bunların hiçbir önemi yok. Ben her gece Allah Rasulü’nü (sav) rüyamda görür, onunla sohbet ederim. O gün benim bayramım olur, onu göremediğim gün de zindanım.”

            Hz. Fatıma (ra), humma hastalığına tutulup ateşler içinde kaldığı zaman “Vah babacığım!” diyerek ona ağlamıştı.

            Yavrusunun üzüntüsünü gören Gönüller Sultanı (sav), “Babana bu günden sonra ıstırap yok yavrum.”diyerek onu teselli etmek istedi. Babacığının ötelere gideceğini anlayınca Hz. Fatıma daha çok ağlamaya başladı.

            Bunun üzerine Gönüller Sultanı (sav) kulağına şunları fısıldadı:

            “Bana ilk kavuşacak olan sensin!”

            Hz Fatıma, ona ilk kavuşacak olmanın sevinciyle ferahlayıverdi.

            Allah Rasulü’nün  (sav) “gönlümün reyhanları” dediği 8-10 yaşlarındaki, cennet gülleri, gül kokulu yavruları Hz. Hasan ve Hüseyin’i bile unutuvermişti.

            Hz Bilal (ra), Gönüller Sultanı(sav) Rabb’imize kavuştuktan sonra bir daha ezan okuyamadı, ezan okurken Muhammedün Rasulüllah demeye yüreği dayanamadı. Medine’de her şey onu hatırlattığı için ayrılık acısına dayanamadı ve Şam’a hicret etti.

            Onu gören ona hayran olur, ona tutulur, onu canından çok sever ve hep onunla yaşamak isterdi. En Sevilen Öğretmen Hz Muhammed (sav) kitabımı yazarken kaynaklarda en çok rastladığım ifade şu idi:

            “Anam, babam, canım sana feda olsun Ya Rasulellah!”

            Herkes onu canından çok sevmiş.

Rabb’im bizlere onu canımızdan çok sevmeyi, sünnetini yaşamayı, cennette ona komşu olmayı nasip etsin!

            Not: “Ben sadece öğretmene olarak gönderildim.” buyurur Gönüller Sultanı  (sav). Onu ve öğretmenliğini anlamak isteyen dostlara, En Sevilen Öğretmen Hz. Muhammed (sav) kitabımı tavsiye ederim. İrtibat 0212 551 3225

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.