banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan, Rahim olan, Gaffar olan, Settar olun, Afüvv olan Yüce Rabbimizin güzel isimleriyle kalbimin bam teline dokunduklarından dolayı Hz Mevlana’nın buyurduğu gibi “ Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi Ol!,.” Sözü geldi aklıma… Söz dedim. Söz!

         Dostlarım malumunuz olduğu üzere harfler birbirlerine sarılınca, kelime arz-ı endam eder. Kelimeler omuz omuza verince de, kulaklarımızın kapısını çalar, SÖZLER…

         Sözler var; mutluluk hazinelerini, saadet definelerini, hatta ebedi ziyafet gâh cennetin kapısını da açar.

         Sözler var; inkılâp yapar, azgın nefislere gem vurur, gönülleri gönül, kalpleri kalp, yürekleri yürek, insanları ADAM gibi ‘ADAM’ yapar…

         Sözler var; güneşten daha parlaktır. Gözleri, özleri aydınlatır, dem ve damarlara kadar nur yayar.

         Sözler var; sarayları zindan yapar, ölümü sevgili, kabri gül bahçesine çevirir. Ne acı ki bizler hava gibi, su gibi, gıda gibi muhtacız güzel sözlere. Onlar olmazsa bizler idealsiz, gayesiz, hedefsiz hatta anamıza - babamıza, eşimize, evlatlarımıza dostumuza, ahbabımıza sevgiyle nasıl bağlanırdık.

         O dürbün misali olan sözler olamasaydı ne ile temaşa ederdik cennet bağlarını? (Bediüzzaman’dan dua hakkında 99 tavsiye Halil DÜLGAR Moralite Yayınları s.5-8)

         Günlerdir ağzı olan konuşur veçhince, o ağız sahiplerine göre doğru olabilir, amma, ben müslümanım diyenler içinse, çok ama çok düşündürücüdür.

1-    Mesela KÂBE!

2-    Mesala HİRA!

3-    Mesala BEDİR!

4-    Mesala UHUD!

5-    Mesala HENDEK!

6-    Mesala KUDÜS!

7-    Mesela EBU CEHİLİN EVİNİN BULUNDUĞU YER!

8-    Mesela TAKSİM MEYDANI!    Vs.vs.vs…

 

Buyurun bakalım…

 

1-    Mesela KÂBE!!!  Kâbe: Sözlükte dört köşeli veya küp şeklinde olmak anlamındaki ka’b kökünden gelen ka’be küp şeklinde nesne demektir. 

 

Kur’an-ı Kerimde ise;

              Maide suresinin 95. Ayetinde; “Kâbe!”

              Bakara suresinin 125.127.158.ayetlerinde “Beytullah, el-Beytü’l- atik!”

         Hac suresinin 29.33.ayetlerinde “Beyt-i Atik, el-Beytü’l haramın yanı sıra Beytü’l Muharrem, el Mescidü’l haram, Beytülma’mur, el meş’arü’l haram, beniyye, Devvare, Kâdis, Kıble, Hamsa, müzheb” gibi isimlerin verildiği ve halk arasında ise daha çok Kâbe-i Muazzama ki etrafında yedi şavt’ın sonunda bir tavaf sayılan Allah (c.c.)’ın evi beytullah, hakkında, Ebu Zer (r.a.) anlatıyor. Resulullah (s.a.v.) “Şurası muhakkak ki, yeryüzündeki ilk ev, mübarek olsun ve içinde namaz kılınsın diye Mekke’de inşa edilen KÂBE’dir buyurdular. Ben Sonra hangisi? Diye sordum. Mescid-i Aksa buyurdular. Ben ikisi arasında ne kadar fark var? Dedim. Kırk yıl buyurdular.(Mekke Medine Rehberi s.28 D.Hasan ÜNAL)

         Kâbe’yi Melekler, Hz. Adem (a.s.), Hz. Şit (a.s.), Hz. İbrahim (a.s.) ve Oğlu İsmail (a.s.), Nuh (a.s.)’un oğlu olan Lavizin oğlu Sam, Cürhüm kabilesi, Hz Peygamber (s.a.v.)’in dedelerinden Kusay’ın inşası, Kureyş kabilesinin inşası, Abdullah b.Zübeyr’in inşası, Haccacb.Yusuf es-Sakafi’nin inşası, Sultan IV. Murat Han’ın inşası ile yapılmış ve Efendimiz (s.a.v.)’in Allah (c.c.)’ın yeryüzündeki evi, Kur’an-ı Kerimde de Kabi, Beyt, Beytullah, Beyt-ül Haram, Beyt-Atik, Kıble gibi isimlerle zikredilmiş ve etrafında yedi şavt’ın sonunda bir tavaf sayılan Allah’ın evi beytullah, Yani ‘KÂBE’ Yani bu kutsal mabede ölüm, kan, kin, nefret, ırkıyet, renk ayrımı, dil ayırımı yoktur. Ey postacı adamlar, Ey sağır sultanlar sizler de duyun… Alın temiz bir peçete silin o kirli, kinli ağzınızı, Kâbe düşmanlığınızı, gönlünüzü bırakın…

Mesala HİRA!!!  Hira: Hz. Peygamber (s.a.v.)’in tefekkür ocağı, uzun müddet orada ikamet edeceği, bakıldığında Kâbe’nin görüldüğü, Mekke’nin Kuzey Doğusunda, Kâbe’ye 5.Km uzaklıkta, yüksekliği denizden 621m. Mekke seviyesinde ise 281m. Olan, dağın zirvesinin 20m. kadar aşağısında bulunan Hira mağarası, 60 cm. genişlikte, 3m. Derinlikte, 1.30m. ile 2m. Arasında yükseklikte olup, insan kılıklı bazı Müslümanlardan daha çok iman fışkıran, ilim fışkıran,  irfan fışkıran, merhamet fışkıran, büyük taşların müslümanların namazdaki durumları gibi omuz omuza birbirlerine yaslanması ile meydana gelen ve karanlık dünyayı 610 Ramazan ayının 27. Gecesi sabaha karşı gelen Cibril (a.s.) Efendimiz (s.a.v.)’e “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı…” müjdesiyle güneş gibi aydınlatan, İlmi, İrfanı, Hakkı, Hakikati, kıyamet sabahına kadar hükmü geçerli olacak olan Hz. Kur’an’ın tecelligahıdır.

         Mesala SEVİR!!! Sevr: Mekke’nin güney tarafında 5Km. Mesafede bulunan Denizden yüksekliği 748 m. Mekke zemininden 458 m’dir. Efendimiz (s.a.v.) Hz. Ebu Bekir (r.a.)’le beraber günümüzün Kâbe, Mekke, Medine, Hira, Sevr, Uhud, Hendek düşmanların birlikte hareket ettikleri guruplar gibi Hicrete zorlamış ve 3,5x3,5m ebadında, 1,25m. Yüksekliğinde bulunan bir mağaradır.

         Mesala BEDİR!!!  Bedir: Medine’ye hicret. Efendimiz (s.a.v.) önce muhacirlerle Ensar arasındaki kardeşliği kurmuş, oradaki Yahudilerle bile anlaşma yapmıştır. Daha sonra anlaşmaya uyulmadığından dolayı savaş yapılmış ve başta Ebu cehil olmak üzere yaklaşık 70 ölü,  müslümanlardan ise 6 Muhacir 8 Ensar olmak üzere toplam 14müslüman şehit olduğu kaynaklarda belirtilmiş ve Kur’an-i Keriminde birçok ayetlerinde zikredilmiştir.

         Mesala UHUD!!!    Uhud: Müşrikler Bedrin intikamını almak üzere 700 zırhlı süvari, 200 at, 3000 deve olmak üzere Beni Mustalık ve diğer kabilelerden katılan 2000 askerden oluşan ordusuyla başta Ebu Sufyanın karısı hind olmak üzere savaşa başlandı. Bu savaşta ise, başta Hz. Hamza (r.a.) olmak üzere müslümanlar toplam 70 şehit vermiş ve Ali İmran suresinin 169. Ve 170. Ayetinin muhatabı olarak Hz. Hamza (r.a.), Mus’ab b.Umeyr ve Abdullah b.Cahş (r.a.) kabirlerinin bulunduğu rivayetlerin yanı sıra Efendimiz (s.a.v.)’in de “İşte Uhud, Uhud bizi sever, bizde onu severiz ve Uhud’a bakınız, zira Uhud’a bakmaz göz nurunu kuvvetlendirir.” hadisleriyle ne kadar kıymetli olduğunu bizlere işaret buyurmuş ve bir gün yanlarında Hz.Ebu Bekir (r.a.), Hz.Ömer ve Hz. Osman (r.a.) birlikte Uhud dağına çıkmıştı. Dağ birden bire sarsılmış, Efendimiz (s.a.v.) “Dur Uhud!” Senin üzerinde bir Peygamber, bir sıdık ve iki şehit bulunuyor diyerek Uhud’un ehemmiyetini dile getirmiştir. Gelecek bölümde devamını sizlerle paylaşmak üzere hoşça kalın dostça kalalım…

 

                                                                                                          Yusuf ÇAKICI

                                                                                                        Yalıhüyük KONYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.