Biz yaştakilerin dizilerle tanışması çok eski değildir. “Küçük ev, Dallas” gibi dizilerle başlayan ve son 10-15 yılda Türk yapımcıların birbirinin kopyası olarak yaptıkları diziler yakın tarihimizin yozlaştırma senaryolarının birer ürünü…
Tüm milli, manevi, ahlaki değerleri hiçe sayarak âdete toplumun yaşam tarzı ile alay eden dizilerde şiddet, gözyaşı, her türlü sapık ilişki, hiçbir eğitici ve öğretici yanı olmayan genel ahlaka aykırı davranışların adeta propagandasının yapıldığı kimliksiz, kişiliksiz ahlaksız geleneksiz, tarihi değerlerin dinamitlendiği diziler…
Son yıllarda ise muhafazakar temalı ve reyting kaygısı ile vurdulu kırdılı yeni dizler ile ufak tefek kıpırdamalar başlamıştı.
Kendi kültürümüzü kendi tarihimizin anlatıldığı gerçek hikayelerle TRT’ de yayınlanan ve seyirciği ekrana kilitleyen “Diriliş Ertuğrul “ dizisi bu konuda yeni bir çığır açtı diyebilirim.
Anadolu insanın kahramanlık hikâyesi, bizim hikâyemizi, bu toprakların tarihimizin değerlerimizin örfümüzün âdetimizin geleneklerimizin hikâyesi.
“Diriliş-Ertuğrul” adından da anlaşılacağı gibi Ertuğrul Gazi üzerinden küçük bir Kayı boyunun Osmanlı İmparatorluğu’na giden yoldaki süreci çok güzel bir şekilde işleniyor..
“Diriliş-Ertuğrul” dizisi kim ne derse desin şu ana kadar izlediğim 23 bölüm için söylüyorum senaryo yönetimi bakış açısı ile mükemmel... Türk geleneğini İslam ile birleştirerek nasıl mükemmel hale geldiğini bu dizide görmek mümkün.
Özellikle Güzel senaryo, önceki dönemlerde çekilen benzer dizilerdeki olduğu gibi zorlama ile katılan cinsel içerikli sahnelerin olmaması, oyuncuların diziye katkısı oldukça yüksek, sağlam oyunculuk ve iyi görüntü yönetimi bu dizide bir araya gelmiş.
Ben şahsen “Diriliş-Ertuğrul” izledikten sonra Osmanlının genişlemesini, cihan devleti olmasını, “Süleyman Şahı,Ertuğrul Gazi’yi , Osman Gazi’yi, Fatih Sultan Mehmed’i, Kanuni Sultan Süleyman’ı çok iyi anlıyorum”.. Dizi izlerken yazılıp paylaşılması gereken o kadar çok harika söylem varki bunlar koskoca bir tarih , ben sadece aklımda kalan üç beş tanesini paylaşmak istedim…
“-Atalarımızın destanlarını masal mı sandın? Onlar bebe uyutmak için değil, adam uyandırmak için!
Bilesiniz ki öldürseniz şahadettir. Sürgün etseniz hicrettir. Hapsetseniz halvettir. Elhamdülillah der geçeriz.”
“Bu cihan çok firavun gördü. Nemrud gördü. Ebu cehil gördü. Ancak Hz. İbrahim’in davası hepsine galebe çaldı.”
“Töre bilmeyen adamdan Sultan olmaz; Bey de olmaz! Adam da olmaz! Adam olmayanlada bizim işimiz olmaz...”
“Davamız kuru bir cihangirlik davası değildir. Bilakis davamız İslam davasıdır.”
Son olarak23- 24 .bölüm biterken tapınakçıkların kalesi yıkmak için savaş kararın açıklanma sahnesindeki tekbir sahnesini- Kale fethedildikten sonraki tekbir seslerini yüreğimde yaşadım diyebilirim.
Ertuğrulun Dua’sı ile bitirelim inşallah;
“Ey gökleri ve yerleri yaradan Allah’ım! Sana yöneldim… Niyetim yeni bir yola revan olmaktır. Sen yolun da menzilin de sahibisin. Sen bu yolun sonunu hayırlara çıkar. İsteğim, taht sahibi, taç sahibi, mal ve mülk sahibi olmak değildir. Yüreğimden geçen, senin adınla çıktığım yolda, senin adını yüceltmektir. Kılıcımı savurmaktan maksadım, pusatımı adaletin terazisine hadim kılmaktır. Bundan gayrıya gönlüm kayar, aklım giderse beni eğri kılıçlarla doğru yola çevir ya Rabbi! Adını yüceltmek için çıktığım yolda gönlümü dünyaya kaydırma. Aklımı şeytana uydurma, başımı yere eğdirme Allah’ım. Bana ve neslime senin davanda hizmet etmeyi uğrunda şehit düşmeyi nasip eyle Ya Rabbi.” Amin Amin Amin…